Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"İbret al gönlüm," dedi, "eğer sende azıcık adamlık kalmışsa bu attan, bu kuştan ibret al." Elindeki kuşun başını okşadı: "Sen de ibret al alıcı kuş," dedi. "Bak o at atken bile, ağzı dili yokken bile kimseye teslim olmuyor. Olmayacak da... Bu dağlarda ölecek, kemikleri un ufak olacak ama, o da Köroğlunun atı gibi teslim olmayacak. At atken, ağzı var dili yokken bile... İbret al deli gönlüm, bu kuştan, bu attan."
Hiç rahat yok mu bana şu yalancı dünyada Kimin ne hakkı var ki karışır hayatıma Hesap soramaz bana kim çıkarsa karşıma Kimin ne hakkı var ki karışır hayatıma Hür doğdum hür yaşarım kime ne kime ne Köle miyim sana ben sana ne sana ne Zararım kendime kime ne kime ne Sen bak kendi derdine sana ne sana ne open.spotify.com/track/5JGpYrILU...
Reklam
Tomarla muştuyu omuzlayarak genç adamlar polisin sevmediği genç adamlar sokaklarda patronları kudurtan gazteler satarlardı. Ey şehre başaklar: militan ruhlar ekleyen hayat! Gün turuncu bir hayalet gibi yükseliyorken izmarit toplayan çocukların üstüne çekleri imzalanıyorken devlet katlarında faşizmin bacımı koyvermiyorken şizofreni, yüzüme bak ve rahmini bana doğru tekrarla ben öyle bilirim ki "yaşamak berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır."
Sayfa 51 - ADAM YAYINLARI
Elemle geçirme ömrünü gafil Hoş bir yanı vardır bak hayatın da Kahpe felek dönmez boyuna tek yanlı Gönlünü karartma geçer bunlar da Ne varsa dünyada seninle vardır Sen sensin unutma, boş verme sakın Bir gün ecel gelip can uçtuğunda Dünyada ölümsüz bir adın kalsın "Boş ver yahu!..." diyen kim ise Pâre, pâre olma güçlen gülümse Işıksız cahille kelâma girme Bil sevgi cihanda en büyük şey Fanisin diye boşvermek neden Fani sen değilsin sadece beden Bak şu ana bak geçmeden dem Doldurun dostlar içelim birden Bu ana, bu meclise sunulsun mey!... Ölüm değil aslolan yaşamak hey!... Ölüm değil aslolan yaşamak hey!...
Sayfa 163Kitabı okudu
1929 Nobel ödüllü öykü
Elbette anne, bunu anlıyorum.Ama bak, beden ve ruh ikisi bir bütündür, psikolojik olan da fizyolojik olandan daha az değildir, doğa onu da kapsar...
Sayfa 25 - Can YayınlarıKitabı okudu
Cemil Topuzlu’nun komik bir anısı ;
Uzatmıyalım, emirnamemi alıp hastahaneye gittim. Fakat kapıdaki fevkalâdelik nazarı dikkatimi celbetti. Her yer silinmiş süprülmüştü, antre kalabalıktı. Ben, bunları tabiatiyle üstüme mal etmiyerek Başhekim Mehmet Paşanın odasına girdim. Emirnameyi verdim. Mehmet Paşa, bunu okur okumak kahkahayı basmasın mı! Hem de nasıl, adamcağız, kasıkları çatlarcasına gülüyor, gülüyor, gülüyor… Bu zaviyet karşısında, alınmış, kızmağa başlamıştım. Öyle ya, ne emirnamede, ne de bende gülmeyi icap ettirecek bir şey yoktu!… Muhatabım, mâfevkim olmasına rağmen - ben o zaman Kolağası idim dayanamadım. Niçin güldüğünü sordum. Mehmet Paşa daha çok gülmeğe başlamasın mı?!… Nihayet, başhekim, kapıçuhadarını çağırttı : -Lâfı kulağınla dinle, bak, imparator değil, operatör imiş, dedi. Meğer meselenin aslı şuymuş: Kapıçuhadarı bir gün evvel herhangi bir idarî sebeple Sıhhiye Reisinin nezdine gönderilmiş. Reis : Yarın sizin hastahaneye operatör gönderiyoruz, demiş. Zavallı kapıçuhadarı ömründe ilk defa işittiği bu sözü imparator şeklinde anlamış, O sırada Alman Kayzeri Wilhelm II nin akrabasından adlı bir Fransız müdür tayin edilmiştir. bir prens de İstanbul'a hekime: gelmiş bulunuyordu. Adamcağız, koşa koşa Baş hekime Yarın hastahaneye imparator geliyormuş, haberini vermiş. Başhekim de, kapıçuhadarı gibi yanlış anlamış, Wilhelm'in akrabası olan prens İstanbul'da ya, o gelecek diye düşünmüş… İstikbal hazırlığı yaptırmış! Gele gele de ben gelmişim!
Reklam
Ben de bilirim belden aşağı espri yapmasını, Havana puromun dumanlarını havaya savurarak, köylü, işçi kardeşlerim! deyip arkalarından laz, kürt taklidi yaparak, aşağılık fıkralar anlatarak eğlenmesini. Bunun adına düpedüz ibnelik derler, anladın mı? Sen bile kalkmış, Viola diye bir ad takmışsın. Menekşe desen, âdi kaçardı değil mi ya! Çoğu hizmetçi, gündelikçi kadın adıdır çünkü Menekşe. O da ayılmış bayılmış buluşuna! Türk kaşığıyla Fransız boku karıştırmak derler buna! Kızma. Yalan mı? Milyoner babanın el bebek gül bebek kızı. Muhakkak kan tükürerek cenneti boylamıştır anacığı. Vah, vah! Firketeyle, bir kutu kininle, maydanoz sapıyla düşük yapmaya kalkıştığından ötürü değil yani. Senin sülalen öz be öz köylü. Toprak ağası deden bile, köylüsünden farklı değildi. Ondan dolayı, daha bir nesil bile göçüp gitmeden, çobanlar, kâhyalar kapışmış mirasını, zırnık kalmamış sizlere. Yoksul doğmuş, yoksul öleceksin, kader ne diyelim. İmdi sen, ona ne kadar kültürlü olduğunu kanıtlamak için didineceksin, o da, ne ulu idealler peşinde- sin diye kasideler döktürecek sana! Bunların hepsi boş efendim, boş iki gözüm. Biraz sıkıştır da bak, hoş sıkıştırmaya ne gerek, şimdiden garantiye alıyor kendini, anlayamadın mı? Kocamı da seviyorum, seni de. Buz gibiymiş de bilmem ne, sen onu külahıma anlat benim!"
Sayfa 219 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Hâlbuki Kur'an-ı kerim'de tasvir edilen neydi? "Gözünü çevir de bir bak! Bir delik (kusur ve eksiklik) görebilecek misin? Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (bozukluk ve düzensizlik) görüyor musun?"² Bu hem âlemin yaratılışına ilişkin kevnî bir ayettir hem de bize verilen bir mesajdır: "Gök kubbenizi deldirmeyin!" İlahi hikmet ve hüküm de bunu gerektiriyor. ² Mülk 67/3-4
Hırsıza Methiye
Dününü hiç düşünme, bugüne, yarına bak Vurgun vur, kese doldur, her şeyin kârına bak Nimetin haramına, etin murdarına bak. Hele böyle devam et... gün senin, devran senin Çöker elbet midene yediğin saman senin.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.