İzmir benim Elif yani morkide kısaca ben yazıyorum işte annem ve teyzem alışverişe gittiler telefonu benle merveye bıraktılar annemin seni engellediğini gördüm engelden kaldırdım mesaj atayım diye sonra tekrar engellerim anlamasınlar diye birde mesajları silmiş artık ne yazdıysa umarım birşey yazmamıştır kalbini kıracak en ufak bir şekilde seni
Seni sordum kalbim kırık
" Dün buradaydı
Kanatlarım uçuştaydı
Sanırsın çeliktendi
Gördüm onu
Kapıldım yüzünün güzelliğine
Senin gibi
O an unuttum bir kuş olduğumu
Hızla kumsala çarpmışım
Kanadım kırılmış"
Martı güldü neşeyle
"Üzüldüğün şeye bak
Senin kalbin kırılmış onun yokluğunda Bir kanadın sözü mü olur"
AFORİZMAYI SEVEN OLUR SEVMEYEN OLUR. BURAYA BIRAKIYORUM :)
HALİL CİBRAN - AFORİZMALAR
1- Ne söylediklerime inanmanı, ne de yaptıklarıma güvenmeni isterim –çünkü sözlerim senin düşüncelerinden ve yaptıklarım gerçekleşmiş umutlarından başka bir şey değil.
2- Sana açıkladıklarında değil, açıklayamadıklarındadır insanın gerçeği. Bu yüzden, onu
Seni son kez hatirlayacagim. Ebediyen unutmak icin. Ve hatirlanacagin tek yer sana yazilan bu son satirlar olacak. "Ihanet, kendini; sadakat, iradeni dinlemektir" derler. Bu mantikla dusunup karakterine baktigimda ne oldugunu degil ama kendini ne sandigini gorebiliyorum. Umarim soylediklerimden yola cikarak soyleyemediklerimi
_Kanatsız uçmaya kalkışma!
_Ham, pişkinin halinden anlamaz; öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm.
_O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma!
_Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder; içten gelmeyen vaadler ise insanı ıstıraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri görünen hazinedir; ehil olmayanların vaadleri ise
Ruhun Gizli Elbisesindeki Sıkıntılar: “Ten Düğmeleri” – Belki De Düğümleri –
23 Ağustos 1995 yılında Diyarbakır’da doğdu. Asıl adı Yusuf KORKUTAN. Mahlası, Yusuf ARAF. İlköğretim, ortaöğretim ve lise öğrenimini Diyarbakır’da gördü. Üniversite öğrenimini ise Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde Radyo ve Televizyon Programcılığı Bölümü’nde
Yokluğun buz gibi soğuk
Uzaklardan bir ses olmanı isterdim, bir selam, bir nefes... 'Üşüme' diye seslenmeni isterdim... Bir el olmanı isterdim, bir kol... 'Özledim' deyip sarılmanı... En karanlık yerinde düşlerimin çıkıp gelmeni isterdim kınalı bir bahar gibi, umut ışığı olmanı isterdim hayatıma... Gelseydin ve yaslasaydım başımı omuzuna,
Gökyüzüne bakıyorum usul usul. Gökyüzünün özgür kanatları da orada, bir de küçükken hiç uçuramadığım uçurtmalar. Önceden de izlerdim onları,izlemek büyük bir keyif. Şimdilerde keyif duymuyorum izlemekten. Göğe baktığımda acı bir siren sesi kulaklarımın derinliklerinden sızıp içimin ucube köşelerine dolaşıyor, alıyor beni benden. Gitme vakti diyor
Ne Diyarbakır anladı beni ne de sen
Oysa ne çok sevdim ikinizi de bilsen.
Sevince ölesiye sevilir kalınırdı
Gidince kırılmış bir dal gibi gidilirdi
Sonra
Şehirler uyur kalbim örselenirdi.