Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Oncelikle Aristo'nun, yasadigi dönem için çok iyi bir gözlemci oldugunu belirtelim. Özellikle solucan, böcek gibi küçük hayvanlarda yaptigi gözlemler çok ilginç bir sonuçla karsilasmasina neden olmustu. Zira inceledigi hayvanlarin hiçbirinde belirgin bir beyin yapısı yoktu. Eger beyin, aklin ve ruhun bulunduğu merkezi bir yapi ise bu canlilarda da muhakkak olmalıydı. Çünkü bu canlılar hareket edebiliyor, besleniyor ve çoğalabiliyorlardı. Eğer bu canlilarda beyin yoksa o zaman aklin ve ruhun bulundugu yer baska bir organ olmalıydı. Aslına bakarsaniz Aristo'nun bakis açisi oldukça mantıklı gözükmektedir. O nedenle burada hemen araya girerek bir konuya açiklik getirelim. Solucan ve böcek gibi insana göre daha ilkel olan canhlarda bildigimiz anlamda bir beyin olmasa da gangliyon adini verdigimiz yapilar bulunmaktadir. Bu yapilar bir bakıma beyin görevi görüp canlının sinir sistemini idare ettirerek hareket etme ve beslenme gibi birçok olay kontrol edebilirler.
Sosyal Çevre Modelleri
Sosyal/çevre bakış açısı, bağımlılık ediniminden ve bu davranışın devam ettirilmesi sorumlu olan mekanizma olarak toplumsal etkilerin baskınının sosyal polikaların, ulaşabilirliğin ve aile sisteminin rolünü vurgulamaktadır.
Reklam
144 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
İsmiyle ve konusuyla beklentimi hayli yükseğe çıkardıktan sonra, okumanın beni hayal kırıklığına uğrattığı kitap… Belki de benim çok daha iyi bir şey beklememden kaynaklanıyor bu durum, emin değilim. Ancak kitabın incelemelerini okuduğumda, genelin bu kadar olumlu yorum yapmasına şaşırmadan edemedim. Kitap bana baştan sona, ilgi çekici, farklı ve yüksek potansiyeli olan bir konunun harcandığını hissettirdi, dürüst olmak gerekirse. Kitabın akışına bakacak olursak, depresif bir anlatıdan ziyade, umut verici bir içerik bekliyordum; bu yüzden Alan karakteri beni şaşırtmadı. Ancak başarılı bir karakter olduğunu da hissettim diyemeyeceğim. Alan başta olmak üzere, tüm karakterler oldukça yüzeysel hissettirdi. (Ek olarak, Alan’ın küçük olduğunu vurgulamak için mi yoksa daha sevimli olmasını sağlamak için mi yapıldığını bilmediğim konuşma bozukluğu durumu, karakteri benim için daha da irite edici bir hale getirdi.) Eğer bir karakter gelişimi varsa bile, bunu hissettiğimi söyleyemeyeceğim. Karakterlerin değişimleri ve gelişimleri o kadar hızlı ve mantıksızdı ki, nasıl bu kadar değiştiler pek anlamış değilim. Sonuç olarak, benim için ilgi çekici bir konunun iyi değerlendirilemediği yavan bir okuma deneyimiydi. Karakterler derinlikten yoksun, verilmek istenen mesajın bağlamı ise fazla basit ve aceleye gelmiş gibi olmasıyla, adeta bir çocuk kitabı tadındaydı. Farklı bir bakış açısı arayanlar bu kitabı okuyabilirler, ancak yüksek beklentilere girmeden okumalarını öneririm. Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar.
İntihar Dükkanı
İntihar DükkanıJean Teule · Sel Yayıncılık · 20207,1bin okunma
perspektif
İki bakış açısı da olmadan olmaz, ikisinde de denge şart. Fazla genel bakınca hiçbir şeyin anlamı kalmaz, kişi benliğini geliştiremez. Fazla özel bakınca da bencil ve dar görüşlü olunur.
202 syf.
9/10 puan verdi
Harika bir bilim kurgu romanı okuduğumda gerçekleşme ihtimali olan olaylar hakkında belirgin bir bakış açısı sundu. Yazarın dil ve üslubu kitabı daha da güzel hâle getirmiş.
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 202289,1bin okunma
·
Puan vermedi
Kimi hikayeler insanı uyandırır ve yaşamda bir dönüşüme yol açar. Maya'nın hikayesi de öyle. Yaşadığı birkaç gün onun hayatında dönüm noktası olacak ve kendine, geçmişe, geleceğe kısaca dünyaya bakış açısını değiştirecektir. Geçmişi unutturmak istemiyorsanız bunu hikayeleri ustaca anlatarak, o duyguları hissettirerek yapabilirsiniz. Aksi takdirde bir düz yazıda yazılan ölüm sayıları, adaletsizlikler, aşk acısı gibi hiçbir şey insanda bir iz bırakamaz. O zaman yaşanmışlıklar, acılar kendi dönemlerinde gömülür kalır ve sonrasında hissedilmezler. Yazar yaşanmışlıkları öyle anlatıyor ki sanki olaylar hiç geçmişte yaşanmamış, o insanlar hâlâ aramızda ve bir yerlerde acı çekiyorlar gibi. Kitapta aşk, tarih, siyaset gibi pekçok kavram iç içe. Hikayeyi okudukça bir yandan duygulanıp bir yandan da olup bitenleri sorguluyorsunuz. Öte yandan aşkı iliklerinize kadar yaşıyorsunuz. İnsanlar duyguların tümüyle tanışık değildir. Bazen aşkı, bazen bir bir ölümü acısını, bazen başka bir duyguyu bilemezsiniz. Bunların nasıl bir his olduğunu nasıl bir psikoloji yaşattığını anlayamazsınız ama bir kitapta bu duyguları hissedebilir anlayabilirsiniz. Bazı kitaplar sizi bilmediğiniz anlam veremediginiz duygularla tanıştırır. Serenad da benim için o kitaplardan biriydi. Bana daha önce hissedemediğim yaşayamadığım duyguları yaşattı.
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · İnkılap Kitabevi · 2021136bin okunma
Reklam
240 syf.
8/10 puan verdi
Keyifle değil hayretle
Yine keyifle okuyacağınız bir Ahmet Şerif İzgören kitabı demek isterdim ama keyifle değil hayretle okuyacağınız bir eser.Bu kitap yayımlandığı dönemde eşikaltı uygulaması çok gizli gizli yapılıyordu.Yıl 2024 lere geldiğimiz de eşik oldu delik deşik.Artık her anlatılmak istenilen açık açık gizli olmadan sunulmaya başladı.Bundan ileri ki yılları düşünmeye gerek bile yok.Alanın da yayımlanan Türkiye de ilk eser olma özelliği bakımından son derece önemli bir eser diyebilirim.Her nekadar mantıklı olarak nitelendireceğiniz bir çok unsur olsa da mantıklı olmayacağını düşündüğünüz bir çok unsurun olacağı bir eser.Bu yüzden bazı durumlar kafanıza yatmayabilir.Bence bazı yerler de yazar abarttığını düşünüp yazara katılmasak da sorgulayıcı bakış açısı ile bakmanın çok yararlı olabileceği kanısındayım.
Eşikaltı Büyücüleri
Eşikaltı BüyücüleriAhmet Şerif İzgören · Elma Yayınevi · 2006164 okunma
137 syf.
·
Puan vermedi
·
37 günde okudu
Eserde, olay örgüsünden ziyade, anlatıcı konumundaki ana karakter Wahrlich’in gözlemleri ön plandadır. Felsefe doktoralı Wahrlich 41 yaşında, 27 yaşında iken eğitim düzeyine uygun bir iş bulamadığı ve 8 yıl boyunca aldığı öğrenim kredisini ödemek zorunda olduğu için bir çamaşırhanede şoför olarak işe başlar ve sonrasında organizasyon müdürü
Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
Mutsuzluk Zamanlarında MutlulukWilhelm Genazino · Ayrıntı Yayınları · 20204,053 okunma
"Biz insanlar güzel günlerin azlığından, kötü günlerinse çokluğundan sık sık yakınırız," diye konuşmaya başladım, "bana kalırsa bu doğru bir bakış açısı değil. Tanrı'nın bize her gün sunduğu güzel şeylerin tadını çıkaracak kadar kalbimizin kapıları açık olursa, başımıza gelen kötü şeylere katlanacak gücümüz olur."
Sayfa 29
162 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
(arkakapakyazısından) “Kendi kendini eğiten insanın hikâyesi olan Hayy bin Yakzân, Ortaçağ’ın en önemli dinî-felsefî eserlerinden biri sayılmaktadır. İbranice, Latince, Flamanca, Fransızca, Almanca, İngilizce çevirileriyle XVII. Ve XVIII. Yüzyıl Avrupası’nın en popüler eserlerinden biri olmuş, Avrupa edebiyatında azımsanmayacak bir iz
Hayy Bin Yakzan
Hayy Bin Yakzanİbn Tufeyl · İş Bankası Kültür Yayınları · 20211,583 okunma
Reklam
240 syf.
·
Puan vermedi
Hüseyin Emre Coşkun/ Nuh'suz Tufan. Peygamberin Gözyaşları. Hüseyin Emre Coşkun, 1993 Bornova doğumlu Kocaeli Üniversitesi Siyaset Bilimi Kamu Yönetimi lisans mezunu, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi yüksek lisans yaptı. Doktora çalışması yapan yazar, lise yıllarında edebiyata olan ilgiyi keşfedip çeşitli platformlarda editör, editör yardımcısı ve yazar olarak görev aldı. Ölümsüz Öykü Kulübü, Buzul Dünya Yayınları gibi oluşumlarda çalıştı ve 15 yaşında kaleme aldığı Nuh'suz Tufan adlı eseri Callisto Kitap etiketiyle raflara girdi. Birçok e-kitap projesinde yazar olarak yer aldı.Halen çeşitli kısa öykü, kısa roman ve romanlar devam etmekte, Güzelbahçe Belediyesi Ragbi Kulübünde oynamakta ve eğitim hayatını sürdürmektedir.  Kitabın içeriğinden çok, birçok yerde yazılı olan yazarın 15 yaşındayken bu eseri yazdığına takıldım. Gerçekten 15 yaşında bir çocuk böyle bir eseri yazabilmişse edebiyat dünyasında bir dahi kabul edilmeli. Tevrat, İncil, Kur'an-ı Kerim gibi kutsal kitaplardan alıntılarla zenginleştirdiği mitolojik eserde, Nuh'suz tufandan çok tufansız bir Nuh anlatılmaktadır. İnsanlığın ikinci atası olan Hz. Nuh, peygamber olarak görevlendirildikten sonra ne yazık ki peygamberliğini kabul eden az sayıda mümini etrafında toplayabilmişti. Tüm irşad faaliyetlerine rağmen istenen sonuca ulaşamayınca, tufan'la inanmayanlar cezalandırılmış ve dünya yeniden kurulmuştu. Bu yüzden tarih boyunca tufan insanların dikkatini çekmiştir. Yazar mitolojik bir öykü ile konuya farklı bir bakış açısı getirmektedir. #Kitapşuuruinsanlıkşuurudur.
Nuhsuz Tufan; Peygamberin Gözyaşları
Nuhsuz Tufan; Peygamberin GözyaşlarıHüseyin Emre Coşkun · Callisto Yayınları · 201219 okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
Kafa dağıtmak için beklentisiz bir şekilde başladığım bu kitap, beni içine çekmeyi başardı; öyle ki kendimi kitabı birkaç saat içinde bitirmiş buldum. Uluslararası İlişkiler öğrencisi olarak, insan ilişkilerine diplomatik bir bakış açısı sunması beni cezbetti. Özellikle Roosevelt ve Lincoln başta olmak üzere, tarihteki önemli isimlerden bolca örnek ve alıntı içermesi dikkat çekiciydi. Hayatta bazen tekrar tekrar kendimize hatırlatmamız gerekenler vardır; bu kitap bunu bana sunmayı başarabildi. Kesinlikle okunması şart diyemesem bile kafamızın insan ilişkilerine dair karışık olduğu zamanlarda kesinlikle işe yarayabilecek bir kitap. İyi okumalar dilerim
İşten ve Yaşamdan Zevk Almanın Yolları
İşten ve Yaşamdan Zevk Almanın YollarıDale Carnegie · Epsilon Yayınevi · 2004437 okunma
Ortada tek amacı gerçeğe ulaşmak olan bir siyasi sistem, dini inanç, psikanalistik yöntem, bilimsel tavır veya felsefi bir bakış açısı olduğuna inanmıyorum.
Sayfa 160Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.