Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bilmek, farketmek değil elbet...
İnsan, etrafında haykıran gerçekleri inceleyip özelliklerine nüfuz ettikten sonra tanır. Ben de öyle yaptım. Önce din, inanç, ibadet kavramlarını herkes gibi yüzeysel bir şekilde bilip, tanıyordum. Fakat nasıl ki bakmak görmek değilse, ben de bildiğimi sanmıştım sadece. Sonra aradaki farkı farkettim. Hayretler içinde kaldım o vakit. Bilmek, olmak değilmiş meğer. Olmak yaşamakmış.
bakmak ve görmek …
Çakır bütün bu güzel manzaralara bakarak yürüyor, fakat galiba baktığı güzellikleri görmüyordu.
Reklam
Ne kadar değerli, Ne kadar lanet bir şey bu AŞK!
Sahi bu aşk ne şaşılası bir şeydi. İnsan âşık olunca akıl hükmünü yitiriyordu. Zira otuz dokuz yıl boyunca varlığından habersizce yaşadığı birinin, artık o olmadan yaşayamazmış gibi hissettirmesi akıl alır şey değildi. Her şey onunla ilişkilendiğinde vardı, onunla bir bağlantısı varsa anlamlıydı. Sokaklarda yürürken etrafa dikkatlice bakmak, bir yerde rastlarsam heyecanıyla dolaşmak... Zihninde sürekli onun sesini duymak, o sesin büyüsüyle başka dünyalara dalmak... Her sevinci onunla bağdaştırmak, her sıkıntıyı ondan sakınmak... Aylarca, bıkmadan usanmadan aynı şarkıyı dinlemek, uykusuzluktan harap olmak, yastığın boş kısmına onu varsayarak sarılmak... Rüyalarında onu görmek, sabahları yataktan aklında onunla çıkmak... Bazen kendi kendine konuşup onunla konuştuğunu hayal etmek, tanıdığı tanımadığı herkese yerli yersiz ondan bahsedebilmek için can atmak...
"Gözler, bakmak için değil, görmek için açıldığında işe yaramaya başlarlar."
Hoş-nazara lâ-büd olur hoş-nümâ Eğri bakan eğri görür dâimâ •Âzerî Çelebi / İbrahim Güzel şeyleri görmek için güzel, iyi niyetle bakmak gerekir; zira eğri bakan daima eğri görür.
zaten mesele, 'farklı şeyler görmek değil, şeyleri farklı görebilmek'tir. İnsana ve tüm varlığa baktığımızda kalbin gözüyle bakmak, daha önce göremediklerimizi fark etmektir.
Reklam
Kendini ilk kez gerçekten görüyordu. Gözleri görmek için yaratılmıştı, ama o ana denk dünyanın sürekli değişen görüntüleriyle dolu ve kendine bakmak yerine dünyaya bakmakla meşguldüler.
Julia'nun nefesi kesildi ve sözleri, kendi eline sürtünerek boşalır- ken çıkardığı haz çığlıkları arasında boğuldu. Saniyeler içerisinde Clay onun üzerindeydi. Fuları açmış, onun göz kapaklarının açılışını izliyordu. Gü- zel yeşil gözleri şehvetten bulanıktı. Daha önce hiçbir zaman onun gözlerinde şu anki gibi bir ateş görme- mişti. Julia
Sayfa 187
VI. Beyit
... Dolayısıyla bakmak başka şeydir, görmek başka... Güneş de her gece batıyor gibi gözükür ama aslında dönen dünyadır. Güneşin batıp çıktığı yoktur.... Görünenin arkasındakini görme şekline ''Gözün beyazıyla görmek'' derler. Gözün bebeğine yansıyan görüntü illüzyondur, aldatmacadır, eksiktir, yanıltır, köreltir.. Oysa gözün beyazıyla görmek, görünenin arkasındakini izleyebilmektir. İşte orası hakikattir, saftır, özdür..
Destek YayınlarıKitabı okudu
"Para kaybederiz ve umurumuzda olmaz," dedi Clay, Julia'nın saçlarını omzundan çekip boynunun arkasına kondurduğu öpücükle onu titreterek. "Bir şova gideriz." "Limuzinde sevişiriz," diye ekledi Clay, güçlü parmaklarını Julia'nın belinde gezdirerek. "Asansörde sevişiriz." "İşi, geçmişi geride bırakırız." "Telefonuma bakmam, telefonumu düşünmem bile." "Kimse bize ulaşamaz," diye fısıldadı Clay. "Bir- birimizle sarhoş oluruz." Julia ona bakmak, onu görmek isteyerek arkasına döndü. Parmaklarını Clay'in dudaklarında gezdirerek zevk içinde gözlerini kapatışını izledi. "Beni çoktan sarhoş ettin bile, Clay." "Öyle kal," dedi Clay. "Öyle kalmanı istiyorum. " "Kalacağım."
Sayfa 174
Reklam
Faust: Susuzluğu yudum yudum, Sonsuza dek dindiren kutsal kaynak, Kağıt mıdır yani sence? Ancak kendi gönlünden kaynarsa, Esenliği bulabilirsin. Wagner: Bağışlayın! Ama, çok büyük bir zevktir, Çağların tinine geri dönmek; Bakmak, bizden önceki bilgelerin düşündüklerine, Sonunda vardığımız müthiş aşamayı görmek için.
Sayfa 12 - Öteki Yayınları Gece
Bakmak ve görmek arasındaki fark dünyanın en klişe mevzularından biridir belki de. Ama unutmamak gerekir ki klişeler genelde yanlmaz. Bıktırabilirler çok tekrarlandıkları için ama yanıltmazlar. Velhasıl çok ciddi bir fark vardır bakmakla görmek arasında. Tabii işitmek ve duymak arasında da. Varmış. Geç de olsa anladım!
İthaki yayınlarıKitabı okudu
İnsan bazen başka türlü yaşamak istiyordu, belki de bu, kendinden memnun olmamanın taktığı en son – belki de bu yüzden – en sahici maskeydi. Bir özenme değil, bir kendine inançtı. Yapabileceklerinin düşsel beklentilerinin yanında elde avuçta kalanın yitik yığıntısı… Bir iç çekişle bakmak iç dünyana ve görmek, basit eylemlerinin – ve belki de – olabildiğin kişinin sisli ufkundaki yapmak istediklerinin küllenen düşselliğini…
Yeryüzü eril, yeraltı dişildir. Gündüz eril, gece dişildir. Beden eril, psişe dişildir. Bilim eril, felsefe dişildir. Bakmak eril, görmek dişildir. Sözcük eril, anlam dişildir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.