Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
248 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Evvela elimizde, "Liseden itibaren askeri okullarda okumam Rumeli'ye yönelik hassasiyet sahibi oluşumda bir faktör olmalı." diyen asker-müellifin eserini tutmaktayız. Müellifi, Balkanlar'ın, Türkler ve Müslümanlar için ehemmiyetini izah ederken emperyal güçlerin denge üzerindeki stratejilerine de değinmekte. Türklerin çekildikten sonra Rumeli'deki yetersizliklerinden, ilaveten Balkan devletleri ile güncel ilişkilerden de söz etmiş. Eser Türkiye'deki karar vericilere, aşıladığı tarih şuuru doğrultusunda mantığa uygun, günübirlik değil, orta ve uzun vadede sarih devlet politikaları geliştirmelerini tavsiyede bulunuyor. Bölgeye ilişkin politikalar geliştirirken ilgili ülkelerde ana akımın Türk karşıtlığı olduğunu görmelerinin, herkes bize hayran kolaycılığına kendini kaptırmamaları ikazında bulunuyor. Müellif, her bir kısımda ziyaretinde bulunduğu yahut görev başında olduğu yerlerin sosyal yaşantısından bahsetmiş. Bölge coğrafyası ve nüfus yapısı hakkında da malumat vermiş. Okuduğumuz kısımların büyük çoğunluğu görseller ile zenginleştirilmiş. Dil konusuna gelirsek zaman zaman anlamını bilmediğim kelimeler ile karşılaşsam da gayet anlaşılır ve akıcı bir dil kullanılmış. Saygılı beyin geniş kelime bilgisi ile donattığı kitapta yer alan ve anlamını bilmediğim kelimelerden mini bir sözlük oluşturduğumu da söylemeliyim. Müellife ait olan bir diğer 'Osmanlı'nın son 40 yılında Rumeli Türkleri ve Müslümanları' eserini de edinip kitaplığıma ekleyeceğim. Benim içimde Rumeli'ye ve Rumeli'deki tarihimize merak uyandırdığınız için sağ olun, var olun. Hasip Saygılı hocam, kaleminiz daim olsun.
Kitap Şuuru
Kitap Şuuru
'na teşekkür ederim.
Rumeli’de Bizden Ne Kaldı?
Rumeli’de Bizden Ne Kaldı?Hasip Saygılı · İlgi Kültür Sanat Yayınları · 201986 okunma
Modern Ortadoğu'nun Osmanlı Geçmişi
Bir zamanlar Türklerin - sadece bugün Türkiye olarak adlandırdığımız yer değil; Balkanlar, Arap Yakındoğusu ve Kuzey Afrika kıyı bölgesi de dâhil olmak üzere - idare ettiği toprakları ziyaret eden bir kimse, Osmanlı damgasının ne kadar derine vurulduğunu ve birçok farklı ülke ve halklara getirdiği birliğin ne kadar devamlı olduğunu fark etmek durumundadır: ...
Albert HouraniKitabı okudu
Reklam
Balkanlar'dan gelen soğuk rüzgârlardan bahsediyor haber spikeri. Oysa İstanbul kimsesizlikten üşüyor, haberleri yok.
Edirne'nin elden gitmesi, iktidarı bir darbe ile ele geçiren İttihatçıların itibarını da sarsti. Muhalefet intikam peşinde idi. 11 Haziran 1913'te Sadrazam Mahmut Şevket Paşa, muhalefet partisi fedaileri tarafından Beyazıt Meydanı ile Divanyolu arasında öldürüldü. Bu olayı iktidarın terörü takip etti.... Talât Bey kabinenin en güçlü üyesi oldu. Balkanlar ise karışıyordu. Galipler kendi aralarında miras kavgasına düşmüşlerdi. Anlaşamıyorlardı. Haziran 1913 başlarında Sırplarla Yunanlılar Selânik’te kendi aralarında, Bulgarlara karşı bir ittifak hazırladılar.
Müslüman düşünürler, İslam’ın oluşturduğu yeni medenî havzada olağanüstü bir iletişim ağı kurarak bilginin dolaşımını sağlamışlardır. Endülüs, Afrika, Hicaz, Şam, Irak, İran, Mâverâünnehir, Türkistan, Hindistan, Anadolu, Balkanlar, Kırım, Kafkasya gibi mamur dünyanın belli başlı bölgelerini siyasî sınırlardan bağımsız bir bütünlüğe kavuşturmuşlar
Divanü Lügat'it-Türk ve Kutadgu Bilig'in Kültürümüzdeki Önemi
Kaşgarlı Mahmud'un Divanü Lügat'it-Türk'ü ile birlikte Kutadgu Bilig, İslam kültür dairesine girmiş Türk topluluklarında ve devletlerinde Orta Asya Türk kültürünün nasıl ve ne dereceye kadar devam ettiği meselesini araştırırken başvuracağımız en zengin hazinedir. Yukarıda sadece devlet anlayışı üzerinde durduk. Bu kaynak üzerinde kamu müesseseleri, medeni-siyasi terimler, adet ve telakkiler üzerinde yapılacak mukayeseli incelemelerin, Osmanlılara kadar Orta Asya Türk kültürünün devamlılığı meselesi hakkında bizi büyük ölçüde aydınlatacağına şüphe yoktur. Rahmeti Arat, bu kaynağı ilmi bir şekilde ortaya koymakla Türk antikitesinin büyük bir hazinesini önümüze açmış bulunmaktadır.
Reklam
Hükümdarın Adaletsizlikleri Takip Edişi
Özellikle kamu temsilcilerinin adaletsiz davranışlarına mani olmak için onların hareketlerini takip eden teferruatlı bir istihbarat ve casusluk teşkilatının tesis edildiğine inanılmıştır. Ayrıca, Osmanlı padişahlarının tebdil-i kıyafet çıktıkları gizli dolaşmaları da suistimalleri keşfetmek ve adaletsizlikleri telafi etmek gayesiyle tasarlanmıştır. Bütün bu Osmanlı adetleri Nizamu'l-mülk'ün Siyasetnamesini okuyanlara çok tanıdık gelecektir. Aslında gelenek kuttab yani bürokratlar tarafından kuttab için hazırlanmış nasihatnameler, devlet maliyesi ve muhasebeye dair rehberler yahut inşa' ve tarih kitapları gibi geniş bir literatür vasıtasıyla nakledilmiştir. Osmanlı edebiyatındaki ilk tercümelerin bu alanlardaki ki kitaplardan oluşması tesadüf değildir.
Osmanlı Hükumetinde Karar Alma
Bu hükumet sisteminde hükümdarın devlet işlerini şahsen ele almasının hayati öneme sahip olduğu kabul edilirdi; daha sonraysa, tenkitçiler gerilemeyi bu vazifenin ihmaline bağlamışlardır. Bürokratik süreç içerisinde ve askeri seferler esnasında, her karar doğrudan sultanın şahsından çıkmış olarak resmi şekilde ifade edilirdi. Fakat bir şahsın bu kadar geniş bir imparatorluktaki her sorunla ilgilenemeyeceği tabii olduğundan işlerinden büyük kısmı uygulamada bürokratlara teslim edilmiş ve sadece mühim siyasi meseleler, bilhassa devlet politikaları, asli tayinlerle alakalı ve sultanın yetkisine dair hususlar haftanın belli günlerinde yapılan özel görüşmelerde veziriazam tarafından yahut hükumetin başı tarafından takdim edilen raporlar (arz ve telhis) vasıtasıyla sultanın dikkatine sunulurdu. En mühim meselelerde sultanın emri çoğu zaman el yazısı suretinde (hatt-ı hümayun) alınırdı.
Sayfa 112Kitabı okudu
I. Mehmed Döneminin Karakteristiği
I. Mehmed'in saltanatı boyunca en temel mesele, Osmanlı Devleti'nin Anadolu ve Balkanlar'da 1402 felaketinden sonraki olumsuz şartlarda, hakim bir güç olarak yeniden ortaya çıkmasının sağlanmasıdır. İlk önce, Ankara Savaşı'nın ardındaki askeri çöküntüye rağmen Osmanlılar, her iki bölgede de büyük askeri güç olmaya devam etmişlerdi. İkinci olarak Osmanlı Hanedanı, feodal beyler ve bölgedeki diğer hanedanlar üzerinde tek meşruiyet kaynağı olan üstün padişah geleneğini tesis edebildi.
Balkanlar
Schäfer savaştan sonra bir Alman ceza mahkemesinde yargılandı. 6280 kadın ve çocuğu gazla öldürme suçundan altı buçuk yıl hapse mahkûm edildi. Bölgenin askeri valisi General Franz Böhme intihar etti. Yugoslav hükümetine teslim edilen Devlet Danışmanı Turner ise idam cezasına çarptırıldi. Yine aynı hikâye: Nürnberg Duruşmaları'ndan kurtulan ve suç mahallinin bulunduğu ülkeye iade edilmeyenler ya adalet önüne bile çıkmadılar ya da Alman mahkemelerinde inanılmaz bir "anlayışla" karşılandılar.
Sayfa 192 - Metis
Reklam
Balkanlar
Auschwitz'de, Yunan Yahudilerinin çoğu ölüm komandosu olarak çalışıyor, yani gaz odalarını ve krematoryumu idare ediyordu.
Sayfa 196 - Metis
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.