Dostoyevski'nin ana karakterle bütünleşmemizi istemediğini düşündüğüm roman. Zaten anlatım tarzı da sohbet ediyormuş gibi hitap sözcükleriyle doludur.
Baş karakterimiz toplumdan dışlanmış, kendini fildişi kulesine hapsetmiş, ciddi iç çatışmalar yaşayan bir tiplemedir. Başlarda ben de ana karakter ile empati kurup onunla bütünleşmeye çalıştım ancak bunda başarılı olamadım ve bütün o çabalarım karakterden iğrenip, ona acımakla sonuçlandı.
Bence Dostoyevski'nin göstermek istediği şey, bir insanın ne kadar çirkin, iğrenç, art niyetli bir yeraltı yaratığına dönüşebileceğini göstermek... ve bunu başarıyla da yapıyor.
--- spoiler ---
Dostoyevski, kitabın ikinci kısmında, karakterin bir hayat kadınıyla yaşadıklarıyla mutlu bir son okuyabileceğimize yaktığı ufak ışığı da acımasızca söndürüyor ve okuyucuyu hayal kırıklığı ve biraz da öfkeli bir şekilde bırakıp gidiyor.
--- spoiler ---