BİR VEFA HİKAYESİ
1939 senesinde Filistinli bir öğretmen, Riyad'da görev yaptığı okulların birinde, öğrencilerinden birisinin yüzünde, büyük bir üzüntü fark etti.
Öğrenciye sebebini sordu.
Çocuk:
Okulun bir gezi düzenlediğini, katılım parasının bir riyal olduğunu, ama ailesinin çok fakir olduğu için bu parayı ödeyemeyeceği için üzüldüğünü
Önceleri ona özel bir ilgi göstermiyordum, ama zamanla, nedendir bilmem, bende merak uyandırmaya başladı. Goryançikov’da esrarlı bir şey vardı. Onu karşınıza alıp sohbet etmek mümkün değildi. Gerçi sorularıma her vakit, hatta bunu önemli bir ödev sayıyormuş gibi karşılık verirdi, ama ben aldığım cevapların ardından başka bir şey sormaya
Öğrencilerin sırtlarına bir sürü ödev yükü yüklenmesi onları eve iş getiren memura dönüştürecektir. Bir nevi "Eve okul getiren" haline sokacaktır. Keşke tam tersi olsa da çocuklar evi ve hayatı okula taşıyabilseler.(...)Öğrencinin boş zamanını öğretmen tanımlamamalı.
Başarı adıyla ihtiras ve doyumsuzluğu öğrendiler okudukları okullarda. Bağlılıkları değil bağımlılıkları oldu. Politik tartışmalarımızın, dini çekişmelerimizin, slogan ve bağırışlarımızın arasında kaybolup gittiler. Telaşımızdan ve meşguliyetimizden dolayı feryatlarını bir türlü duymadık. Hep anlamlar yükledik göğüslerine. Büyük mesuliyetler yükledik sırtlarına. Fakat ne haldedirler, içten içe ne yaşıyorlar hiç merak edip dertlerini dinleyip sormadık.
“ Senin içinde bir cevher, bir arayış, bir özlem yerleştirdik ve onu gözetiyoruz. Kaybolmasına izin vermeyiz, hatta onu kesinlikle bir yere ulaştırırız. “
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî
“ Kendine ait masalları, efsaneleri, hikayeleri başkalarının hakikatine tercih etme cesaretini gösterdiğin gün, adımların yürüdüğün makamı sana ait bir yola
"Kelimeler hayatımızdan çekilirse, hayat da bizden çekilir bunu biliyorum. Ceplerimi ve de avuçlarımı kelimelerle doldurup kurulmaya hazırlanan bir cümleye doğru gidiyorum. "Hayat iman ve cihat; alnımızın yazısı"
Eğitimin sorunu evdir, ailedir, sokaktır, sokaksızlıktır, kitle iletişim aygıtlarıdır, şiirsizliktir, türküsüzlüktür, yanlış başarı tanımıdır, kendi gök kubbemizin kayıp gitmesidir üzerimizden, ahengimizi yitirişimizdir.
''Şeriat'' kanun demektir. Şeriatsızlık kanunsuzlğa eşdeğerdir bu anlamda. Kelimelerin gölgesinden korkanlar adalete olan alerjilerini şeriata olan antipatileriyle kamufle etmeye çalışırlar.
Modern bilim bir taraftan insanı yapıp ettiklerinin, icatlarının ve keşiflerinin tanrısı kılmaya çalışırken, diğer taraftan yeryüzünde bulunuşu itibariyla onu diğer canlılardan ayrıcalıklı bir yere yerleştirmez. İnsanın aşkın bir tarafı yoktur ve homo sapienstir icabında homo ekonomikustur.