Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Puslu Sözlük
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
İhanetin kitabı. İnsan psikolojisinin ve ateş & barut davasının küçük çaplı muhakemesi. Kitap, karakterlerin birbirlerine gönderdikleri mektuplardan oluşuyor. Ortada var olan bir olayı ana karakterler ve yan karakterlerden görmek, görme açımı genişletmeme kendi hayatımda da fayda sağladı diye düşünüyorum. Bu çok hoşuma gitti çünkü yaradılış gereği mahremiyet yazılarını, insanın duyguları en güvendiği kişiye anlatışını okumak (dinlemek) gibi bir imkana kavuşmak, bir karakterin sırlarını diğer karakterlerden saklamak benim gibi okuduğu romanları gerçek hayat hikayeleri saymayı zevkle kabul eden okuyucular için gayet hoş. Hayatımın toyluğu benim ihanet zincirlemelerine korkuyla yaklaşmama sebep olsa da, Halide Edip okumaktan büyük mutluluk duyuyorum. Can yayınlarının kelime çevirisi desteği olmadan aynı zevki alamayacağımı da belirtmek isterim.
Bu kitabı okuyan da okumayan da en azından bir cümlesini bilir: "Büyük suçun gölgesidir bu. Tarihin örneğini yazmadığı kurtlar boğuşmasına girip yenik düştük. Kurtlukta düşeni yemek kanundur." Ancak söz konusu Kemal Tahir olunca bir cümleyle sınırlamak haksızlık olur kitabını. Milli Mücadele ve Cumhuriyet dönemlerini en iyi anlatan
Kan Yemini, Barut Büyücüsü üçlemesinin ilk kitabı. Üstelik ödüllü kitaplardan. Aynı zamanda yazar, Brandon Sanderson'un öğrencilerinden biri.
Bu kitapta da değişik türlerde büyücüler var. Bunların ne olduğunu oturtmanız için biraz zaman gerekiyor. Yazarın ilk kitabı olduğundan acemiliğini de mazur görmeniz gerek.
Konudan da bahsedeyim biraz. Kötüye giden bir krallık, halkını umursamayan bir kral var. Kitap krallığın yıkılışıyla başlıyor. Zaten halk aç ve mutsuz. Bir de üzerine kargaşa ekleniyor. Ayrıca bu yıkılmadan hiç memnun olmayan kesimler, halkı toparlamaya çalışanların önlerine taş üzerine taş koyuyor.
Şimdi böyle anlatınca çok da fantastik gibi görünmedi değil mi?
Merak etmeyin o konuda da tam olmasa da doyacaksınız. Genel itibariyle yazar strateji yarıştırmış aslında.
Başlarda biraz Brandon Sanderson'un Sissoylu'sunu çağrıştırdı bana. Sissoylu'da kahramanlarımız metal yutup yakıyorlardı. Burada da barut büyücüleri, barutu yutarak ya da koklayarak güçlerini arttırıyorlar. Bu kısımda özgünlük yok ne yazık ki.
Yarıya kadar kitap beklentimin altında ilerledi benim için ama sonrasında yazarın güzel hamleleri ve son sayfaların aksiyonu beni mest etti. Yalnız o sonla 2.kitap beklentim aldı başını gitti. Umarım devamında hayal kırıklığına uğramam.
İşin özü epik fantastik seviyorsanız göz atmanızda fayda var ama beklentisiz başlayın ve en azından kitabın yarısına gelene kadar sabrınızı koruyun.
464 syf.
9/10 puan verdi
Ve sonunda aranan kan bulundu!Uzun zamandır heyecanın dorukta olduğu,kitabın başından sonuna kadar atraksiyonun hiç bitmeyeceği olay örgüsü üzerine kurulmuş bir distopya arıyordum. Kitap bittiğinde işte bu dedim.Kül,renkler üzerine kurulmuş bir distopya. Doğdunuz anda kaderiniz belirleniyor ve kadere karşı gelme şansınız yok. Size ne biçildiyse
Terör, savaşın soğuk yüzü, acı, barış, kardeşlik, birlik beraberlik ve sevgiyi konu alan, aynı zamanda birçok yazarın görüşlerini samimiyetle dile getirdiği, şiirlerinin de yer aldığı derleme bir kitap (Teröre Hayır! Savaşa Hayır!)
Terör; şiddet, baskı, korkutma, yıldırma politikası ile, bunların neticesinde kaos yaratarak, güzelim ülkemizi
O karanlık, kan ve barut kokan dönemi güzel aktarmış. Okurken harita üzerinden takip etmeniz daha iyi olacaktır. Bahsi geçen cephelerin konumunu bilmek daha da anlamlı kılıyor anlatılanları...
youtu.be/BV1rmuUydnQ - Cân Meryem.
~
Ah, tatlı Meryem. Çoçukluğu kadınlığa, kadın çağında yüzü ölümle solacak kadın. Bir kadın için üzülmenin" Allahı gücendirir " dendiği, yerde toprak kadar kıymeti olmayan, birinin karısı olmak dışında ana , kardeş, evlat kabul edilmeyen Meryem.
Malûmat içerir
Yaşlandıkça şefkât kazanan büyüklerin aksine kana, kadın etine, mülke ve ölüme susamış. Tanrı'yı da, emirleri de dragunovlara, ak 47 silahlarına doldurmuş ölümle İslamı meşrulaştırıp, korkuyu huzurdan üstün tutan Taliban, zulmunü arttırmış, küçük çoçuklar ölmüş ve ortada kalan genç bir kızlar, erkeklerin bilmem kaçıncı karısı oluyordu. Bütün güzellikler soluyor, üniversiteler boşaltılıyor, kadınlar çador giyiyor, heykeller yıkılıyor, her şey soluyordu. Baştan sona Afganistan'da, barut kokularına karışan ezan sesi ve camiye gitmemeye korkan adamların gizlenirken yakalandığı, kadınların sokakta gülmesini yasak olduğu, her şeyin Allah için olduğu, Hristiyan Tom amcadan daha tevekkül sahibi sabır eden, acıya aldırmayan müslümanlar yaratılıyordu. Meryem ve diğerleri, tam olarak böyle yasak sıfatının yaşamaktan daha üstün kabul gördüğü halde yaşam fiiline sarılmıştı.
Fatıma, Hatice, Esma, Elif sadece bir isim ama Meryem Meryemdir. Anadır, peygamberdir, acıdır, hüzzam makamı gibidir Meryem. "Hüzün tomurcuklarıyla filizlenir ". Toprak ananın verdiği bir buğday başağı gibi savrulur daima, dünyanın bütün nimetleri bir yana o da tıpkı annesinin boynuna asılan urgandan miras kalan ölüm ile gözlerini kapatır, Meryem.
Yazarı hiç tanımıyordum ve kitap tanıtımında Brandon Sanderson'ın öğrencisi olarak geçtiği için bu kitabını aldım. Kitabı alırken beklentimi düşük tuttum çünkü "öğrencisiymiş nasılsa, ne kadar yaratıcı olabilir ki?" diye düşünüyordum. Düşük beklenti ile okumaya başladığım için mi bilmiyorum ama kitap çok hoşuma gitti. Büyü sistemi güzel. Barut büyücülüğü kısmı dışındaki büyülerin gerçekleşme olayı çok yaratıcı olmasa da bu eksiklik, hikayenin akıcılığı ile kapatılmış bence.
Yıllar önce, birer lira ile kiralayarak sahaflardan alıp okuduğum dev şahsiyetin gözde eserleri. 1k sitesi ile tanışmamın ardından, alıntı ve pekiştirme adına, bu güzide yazarımızın eserlerini uygun vakitlerde sıkılmadan tekrarlayıp okuyacağım. Okumadığım bir eseri var: O da rahmetli Cengiz Aytmatov'un son eseri
Kızıl Elma - Oğulla Buluşma - Beyaz Yağmur - Asker ÇocuğuCengiz Aytmatov · Elips Kitap · 20123,623 okunma
Dünyada tek bir günah vardır aslında; o da hırsızlıktır… Bir insanı öldürdüğün zaman bir yaşamı çalmış olursun, karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın veya birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun...
Kurgusunun muazzam olmakla beraber radikalizmin ne kadar tehlikeli olduğunu gözler önüne seren,çocukların silah sesi, barut kokusu yüzünden barıştan sevgiden uzakta nefret ile büyümelerini güzel kaleme almış.
Böyle bir mecrada ne yazıkki çocuklar da olduğu gibi kadın da nasibini alır.
Kadının sex objesi olarak görülmediği bir dünya umudu ile...
Distopyaaaa seviyorum...
Kitabın devam kitabı mor ve ötesini de merakla bekleyeceğim..
Dünya renklerle mor kırmızı yeşil sarı kahve barut ve kül halkalara ayrılmış. Halkaların çocukları doğar doğmaz kaderleri çıkarılıyor. Yani herkesin bir kaderi var küller dışında..
Madden Summer ve Dax Harris'in kaderleri değiştirilmiş bir mor ve külün verdikleri savaşları..