Temizlik yaptım bugün...
Hem de tüm benliğimde
Bütün kaslarımı,sinirlerimi, kemiklerimi hatta kanımı bile temizledim.
Kırgınlıklarımı dışarı çıkardım ilk önce.
... Görmenizi isterdim.
Nasıl da çok yer kaplıyorlarmış inanmazsınız.
Bağışlamayı yerleştirdim yerine özenle.
Titizlikle her birinin üstüne ektim tohumlarını.
Her yere görebildiğim
Zenginlerin önünde baş eğme sakın,
onlar saltanat sürmek için altın saraylarda
boyuna servet yığarlar sırtından başkalarının.
Baş eğme! Nefret alevlensin içinde!
En güçlüler önünde baş eğme sakın,
kral olsa bile adları, sultan olsa bile,
onlardır yaşanası dünyayı bize zından eden.
Baş eğme! Nefret alevlensin içinde!
Haykır acını ey halk, baş eğme haykır
Bir yol kavşağındasın ve ancak
Yaraların, haykırışlarla onarılır
Bir yol kavşağındasın ve senin
Değişmek için çırpınıyor kaderin
Kuşan alnında biriken o kara teri
Yazar özgürlük kavramını analitik olarak incelerken özgürlüğü farklı boyutlarla ele almış, aktörün ruhsal yapısı ve iç dinamiklerinden hareketle aktörün psikolojik tutumlarının topluma yansıyan yönünü değerlendirmiştir.
“ Özgürlük" ancak ve ancak çağdaş insanın kişilik yapısının bütünüyle çözümlenmesi temel alındığında tam anlamıyla
Kalbimi içime çekip bakıyorum dünyaya, âh ne boş!
Yalnızlığın ufuk çizgisinde bengi bir suyla yıkanmak dedin mi, aklına Mücellâ gelmeli. Oturduğun sofradaki bir kaşık çorbada yahut sandık lekesi olmuş iğne oyalı bir havlunun isimsiz tarafında. Yaşamı sessizce seyreden insanlar vardır hani, yangın olsa değmez ona, sel gelse götürmez ondan bir şey,
Özgürlük bir düş müdür?
Sanki herkes özgürleşmek ya da özgür kalmaya çalışıyormuş gibi görünmek istemektedir.
Eğer bu bir illüzyonsa günümüzde yaşamsal bir illüzyona dönüştüğü söylenebilir.
Ahlak, töre ve zihniyet gibi şeylere bakıldığında bu illüzyonun tarihinin derinliklerinden çıkıp gelmiş olduğu ve kesinlikle engellenemeyeceği
Nagehân: Ansızın, birdenbire.
Şehâmet: Zeka ile beraber olan cesaret, aklın kontrolünde olan yiğitlik.
Hamûle: Yük.
İhâta: Etraflı şekilde kavrama ve anlama.
Tahassür: Hasret çekme.
Mesâme: Gözenek.
İndifâ: Lav püskürtme.
Lâyemut: Ölümsüz, ebedi.
Celâdet: Boyun eğilmemesi gereken yerde gösterilen şuurlu cesaret, yüreklilik, yiğitlik.
Memleha: Tuz çıkan yer.
İnkiyat: Boyun eğme, baş eğme, itaat etme.
Mükevvenat: Varlıklar, yaratılmış şeylerin tamamı.
Şehrâyin: Gösterişli şenlik.
İhtizaz: Titreşim.
Mehip: Görünüşü çekinme, ürperme ve hayranlıkla birlikte saygı uyandıran, pek heybetli.
Nizâ: Çekişme, kavga.
Zâd ü zahîre: Azık ve yiyecek.
Miyâne: Ara.
Tâun: Veba.
Savlet: Şiddetli hücum.
Nahvet: Kendini büyük görme, gurur.
Şeyn: Kusur, ayıp.
İntihap etmek: Seçmek.
Dâm: Tuzak.
Sayd: Av.
İkrah: İğrenme, tiksinme.