Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ATATÜRK ESKİ MISIR'IN İZİNDE
ATATÜRK ESKİ MISIR'IN İZİNDE: Türkiye' de, eski Mısır uygarlığıyla Türkler arasındaki ilişkiye ilk dikkat çeken Atatürk'tür. Otuzlu yıllarda Atatürk'ün ortaya attığı #TÜRK TARİH TEZİ doğrultusunda eski Mısırlılarla Türkler arasındaki ilişki araştırılmış ve ileri Mısır uygarlığının temelinde Türk izlerine rastlandığı iddia
Sayfa 288Kitabı okudu
_Hissedebileceğiniz en güzel şey, hayatın esrarlı tarafıdır. Sanatın ve bilimin beşiğinde, bu ana duygu vardır. Onu bilmeyen, dünya karşısında şaşkınlık ve hayranlık duymayan kimse, ölü gibidir. _Delilik şüphesiz aptallıktan daha iyidir, delilik var olmuş bir zekânın yok oluşudur. Aptallık ise var olmamış bir zekânın var olmamaya devam
Reklam
Hatırlanacağı gibi Atatürk mektubunda Müslüman Arapların, "uygar dünyada, bilhassa Türk zengin uygar bölgelerinde tahrifat" yaptıklarını belirtip, "Bu zihniyetle hareket edenler, İslam'dan önce evrensel Türk uygarlığının bütün belgelerini imha etmekte engel görmediler," diyerek yazılacak İslam tarihinin bu doğrultudaki
Sayfa 86 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
İlk Çin İmparatorlukları
Avrupalı tarihçiler dünya tarihini, geleneksel olarak, Ortadoğu’da başlayan ve Yunanistan ve Roma üzerinden Batı Avrupa’ya geçen bir tarih olarak görmüşlerdir. Oysa kuzey Çin’de ortaya çıkan bir uygarlık, Avrupa’dakilerin hepsini geçmiş, şu ya da bu şekilde 2000 yıldan fazla bir süre varlığını sürdürerek, insanlığın en önemli teknik
Ortaçağ Hıristiyanlığı ile ortaçağ İslamı arasındaki bir karşılaştırma, İslam dünyasının antik uygarlıktan modern uygarlığa geçmek için yetkin yolu sunduğunu kesinlikle gösterecektir. İslam dünyası varlıklı ve genişti; bir çok değişik halkı ve büyük bir kaynak zenginliğini barındıran uçsuz bucaksız bir alanı kaplıyordu. Batı Hıristiyan alemi gibi o da Helen uygarlığının mirasına sahip çıkıyordu; ama bilim ve felsefesini daha büyük bir maharetle değerlendiriyordu ve öteki uygarlıklarla Bağları ve kendi yaratıcı girişimleri aracılığıyla bu mirası büyük ölçüde zenginleştirmiştir. Yalnızca iki örnek vermek gerekirse, Çin’den kağıdın ve ardından kağıt yapım tekniğinin getirilmesi ile Hindistan’dan basamaklı sayı sisteminin ve sıfırın alınması büyük bir bilimsel ve edebi Rönesansa giden yolu hazırladı; üstelik Rönesans teriminin alışılagelmiş biçimde yakıştırıldığı Avrupa’daki akımdan yüzyıllar önce. Buna karşılık Hıristiyan Avrupa, kaynakları bakımından yoksuldu; bakış açısı sınırlı ve yereldi; her bakımdan olmasa bile çoğu bakımdan İslâmiyetin ulaştığı düzeylerin çok gerisindeydi.
Sayfa 8 - Tarih Vakfı Yurt YayınlarıKitabı okudu
Batı Uygarlığının Kaynakları...
Batı uygarlığı, aslında ortaçağın sonlarına doğru başlayan bir gelişmenin ürünüdür. Bir iktisadi sistemin, “kapitalizm”in damgasını taşır bu gelişme. Ve bu gelişmenin bayraktarlığını yapan sosyal bir sınıf vardır bir de: “Burjuvazi”. Ne var ki, bu gelişme daha önceki çağların kültür mirasına da konmuştur. Bu gelişimin taşıdığı kendine özgü renklerin fon boyasında işte bu kültürel miras yatar. Nedir o miras? Batı uygarlığı, ilkçağdan Yunan ve Roma’nın mirasına konmuştur. İlkçağın sonlarına doğru ortaya çıkan Hıristiyanlık bir başka temel öğedir. Özellikle Hıristiyanlık, ortaçağda, Kilisesi ile, Batı’nın inanç dünyasına damgasını vurur.
Sayfa 21 - Alkım Yayınları
Reklam
"Eski Dünya" olarak nitelenen Asya, Avrupa ve Afrika kıta­larının birbirine yaklaştığı bir noktada yer alan, üç tarafı de­nizlerle kuşatılmış Anadolu, eşsiz coğrafi konumunun yanı sıra, yer şekillerinin çeşitliliği (kuzey ve güneyinde kıyılara paralel sıradağlar; batısında horst-graben sistemleri; orta, doğu ve güneydoğu bölgelerinde
Kubilay, ülkeyi yönetmek için Konfüçyüsçü Çinlileri kazanması ge­rektiğinin farkındaydı. Bu desteği elde etmek için attığı adımlardan biri, başkentini Kuzey Çin'e kaydırmak oldu. Çin kaynakları bu yeni baş­kentin yapılmasını danışmanı Liu Binğ-conğ'a bağlarlar. Bu kaynak­lara göre, kentin yerleşim planı, Cov-li adıyla bilinen eski bir metinde
Anaksimandros ve başkaldırının erdemleri Rovelli’ye göre kesinliği kabul etmeme kabiliyeti sayesinde bilim dünyaya her defasında yeni bir gözle bakabiliyor. Başkaldırının nasıl bir erdem haline gelebileceğini ve eleştiriye açıklığın yaratıcı sonuçlarını hatırlatmasıyla bile okunmayı hak ediyor Miletli Anaksimandros MÖ 6. yüzyılda her şeyin