Filistin sorunu çözülebilseydi, teröristlerin temel gerekçesi ortadan kalkmış olacaktı: Batı’nın ikiyüzlülüğü ve adaletsizliği. Ancak Batı kör ve dilsiz kalmakta ısrar ederek terör saldırılarının gitgide artmasına sebep olan bu nefreti
uyandırıyor.
Her yere yayılan ve hiçbir ordunun durduramayacağı bir terör bu...
Batı’nın ikiyüzlülüğü kendini her alanda gösterir: bilim, sanat, edebiyat, spor, vb. Eğitimli Batılılar en az istihbarat, ordu veya siyaset adamları kadar Batı’dan başka insanlık ve medeniyet tanımaz.
1948'de Filistin topraklarında İsrail devletinin yaratılması, Batının ününe yıkıcı bir darbe oldu. Batının 1916'da gizli Sykes-Picot Anlaşması'yla (Bolşevik Devrimi'nden sonra Lenin dünyaya açıkladı) sergilediği ikiyüzlülüğü doğruladı; bu gizli anlaşmayla İngilizler ve Fransızlar Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Arapça konuşan ülkeleri kendi aralarında paylaşmayı planladı; Paris Barış Konferansı'nda açığa çıkan ırksal kibir, Ortadoğu'ya Avrupalı göçmen bir ulusun dayatılmasıyla kurumsallaşmış gibi göründü.
İKİ ŞEHRİN HİKAYESİ ÜZERİNE
ÖNCE ESERDEN ALINTILAR…
* Öldüğümde çok sevdiğim şu kitabın sayfalarını artık ceviremez olacağım, bu yüzden de ölmeden önce hepsini okumuş olmaya dair nafile bir umut besliyorum. Bir an ışık vurduğunda yüzeyin altındaki hazinelerin ve batıkların hayal meyal göründüğü şu dipsiz suyun derinliklerine bakamayacagim.
*
Batının kadına getirdiği özgürlüğü kabullenemeyen, kadını kendisi gibi bir birey olarak kabul edemeyen tipik ezik muhafazakar zırvası. Bunlara göre kadının hayatta erkeğe hizmet etmekten ve dinine düşkün olmaktan başka herhangi bir isteği olamaz. Dans etmek, açık elbise, mini etek giymek, bir erkeği veya kadını beğenmek, şarkı söylemek, güneşlenmek, eğlenmek kahpelik, orospuluk göstergesi bu zihniyete göre. Hele bir kadının seks isteyebileceği neyim Haşa! Dünya yerle yeksan olsun daha iyi! Kadın dediğin ancak bir erkeğin yönlendirebilmesiyle yaşayabilir bu dünyada, kendi istekleri olamaz olabilemez.
Uzun uzadıya yerden yere vurulur da değmez o kadar uzun yazmaya. Sıkıntı bu düşünceleri kendi o yenik kapalı kabuklarından çıkarıp etrafındaki özgür yaşamak isteyen insanlara zorla kabul ettirmeye çalışmalarında. Halbuki kendi yağında kavrulmayı çok büyük bir yücelik, ölene kadar insanlığa zerre bir katkı sunmadan, hayatta hiç bir şey yapmadan bok gibi gelip bok gibi gitmeyi erdemliliğin nirvanası sayan bu zihniyet nedendir bilinmez aynı zihniyeti tüm topluma zerk etmek için elinden geleni ardına koymama ikiyüzlülüğü göstermekten de "hayâ" etmez.
Kısaca okumasanız hayatta hiç bir şey kaybetmezsiniz.
Fatih HarbiyePeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 202047,4bin okunma
Dikkat spoiler içerir.
Araştırmacı gazeteciden güzel bir araştırma eseri. Ermeni soykırımı olarak iddia edilen olayların detaylarını anlattığı bu kitaplarda kızına hitap eden bir yöntem ile yazmış kitabı. O dönemin tarihi olaylarından bahsederken bizzat kendisinin şahit olduğu röportajlardan da bahsediyor. 1800'lü yılların sonuna kadar Ermeni milletinin sadakatinden bahseden yazar, Rus ve İngiliz kışkırtması ile kurulan örgütler, bunların faaliyetleri ve en sonunda tehcire giden yollardan bahsediyor. Batının ikiyüzlülüğü, öldürülen Türkler ve Kürtlerden hiç bahsetmemesi, İttihat ve Terakki paşalarının faaliyetleri, Batı yüzünden kendilerini savunmasına rağmen mahkum edilip idam edilen Türk askerleri, sonrasında Ermenilerin bu olayı çarpıtmalarından bahsediyor. Kitabın sonlarına doğru Asala terör örgütünün faaliyetleri ve kızına bu olayla ilgili olarak verdiği nasihatlerden bahsediyor. Olayları dönemine göre yargılamak, her şeye iki taraftan da bakmak, ölenleri unutmamak ama bunun kasıtlı yapılmadığı bilmek, olaya soykırım olarak değil nefsi müdafaa olarak bakmak gerektiğinden bahsediyor. Bu açıdan değerlendirildiğinde bilgi ve belgelere dayandığı için mutlaka okunması gereken kitaplardan biri.
Boşnakları bir bir ele geçirmişlerdi. Genç erkeklerin tümünü orada kurşuna dizmişler, kadınların ve genç kızların ırzına geçmişlerdi. Bölgeden canhıraş bir şekilde kaçmaya çalışan yaşlıların da, evlerinden hiçbir şey almalarına izin vermemişlerdi...
Ben öteki ve ötesi:
1. Kalın’a göre her “ben” iddiası, beraberinde bir “öteki”nin varlığını gerektirir. Aynı şekilde her “öteki” vurgusu da bir “ben” inşasını zorunlu kılmaktadır. Bu kalkış noktasıyla tekmili birden bir anlatımla Batı özelinde Hristiyanlık ile Doğu özelinde İslamın tarihsel, felsefik, antropolojik, sosyolojik ve kısaca tüm sosyal
9. BÖLÜM
SONSUZ SABIR
Bir zamanlar cennet meyvesini işitmiş olan bir kadın vardı. Ona tamah etti.
Adına Sabar diyeceğimiz bir dervişe sordu, “Bu meyveyi nasıl bulabilirim ki böylece mevcut bilgiye erebileyim? “Sana verebileceğim en iyi tavsiye benimle çalışman olur,” dedi derviş. “Fakat böyle yapmazsan, kararlı bir şekilde ve bazen yerinde