Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
D̴e̴v̴l̴e̴t̴i̴n̴ K̴ı̴z̴ı̴ L̴ü̴l̴ü̴
Bu kitapta yazanlar gerçek, hem de en acısından. Okurken öfke, gözyaşı, bazen de tebessüm olacak. Duygu geçişleri yaşatan kitabımız #devletinkızılülü den bahsedeceğim.
Lülü gerçek, kıvırcık lüle saçlarından almış bu ismi, o daha bebekken verilmiş yetiştirme yurduna. Ne yaşadıysa ve hatırladıysa yazmış. Zira unutması pek mümkün olmayan şeyler yaşamış. Yazılanlar haykırış mı? İsyan mı? Farkındalık yaratmak mı? okuduktan sonra siz karar verin ama benim nezdimde bunların hepsi.
Sisteminden pardon sistemsizliğinden, arkadaşlarından, yurt annelerinden(bazılarına bu isim yakışmıyor), yediği, içti, gördüğü, yaşadığı, yurttan ayrıldıktan sonrası ve anne oluşuna kadar her şeyden bahsetmiş. Yazarımızın kendi hayat öyküsü olan bu kitabı lütfen okuyun. Ben okurken çok etkilendim. Söylemek istediğim çok şey var aslında ama
Sevgiyle ve kitapla kalın
(Fac totum, her şeyi yapan)
Kitap, alt tabaka sınıfına dair bütün işlerde çalışan, bazılarına tutunamayan, bir yerden diğerine taşınmakta zorluk çekmeyen, sarhoş bir adam ve yazar hakkında konuşuyor. Bu kitap da Bukowski’nin Ekmek Arası kitabından sonraki ikinci egosu olarak karşımıza çıkıyor ve Ekmek Arası kitabında daha çok çocukluk ve ergenlik yıllarından bahsederken Factotum’da ise yazarın gençlik yılları, ebeveynlerin ve toplumun ondan beklentilerinden kaçmaya çalışmasından, yazma ve yayınlama girişimlerinden, aşk hikayelerinden, gizli seks karşılaşmalarından, yakınlarda bir yerde ucuz alkol olduğu sürece küçük ve kirli bir yaşam sürme yeteneğinden bahsetmektedir. Okurken bazı yerlerde düşündüren ancak bazen de CHİNASKİ’yi tokatlayıp kendisine gelmesini söylemek istediğim zamanlar oldu ama sonunda tek önceliğinin yaşamak olduğuna ve bu yaşamdan bağımsız olmasına alıştım çünkü kadın ve alkol arasında yüzen bu dünyada mutluydu. Bukowski’nin eserleri olduğu gibi hayattır gerçek haliyle abartısız, pembe gözlüksüz, kirli, iğrenç, kaba ve gerçek.
İkinci kitap birinci kitaba göre daha derindi bu yüzden daha çok severim diye düşündüm. Aslında sevdim ilk yarısı gerçekten fenaydı ama sonlara dogru bir tık yavaşladı orda pek sabredemedim ama asla akıcılığından ödün vermedi ve bir arkadaşım 3. kitabın en iyisi olduğunu söyledi bu yüzden okumayan varsa hemen ikiye ardından üçe geçsin kdoamskwsm
Herkese iyi akşamlar. Yine https://1000kitap.com/yagmurkizilkoca 'nın şahane bir eseriyle geldim. Yazarın yine pek sevdiğim eserleri olan Kadın Korkusu ve Kadınlar Harikadır eserlerinde geçen, bizim de aşina olduğumuz bir cümle vardı: "Senin için kel bir kediyi kör edebilirim." Peki neydi bu cümlenin manası? İşte bu eserde o cümlenin anlamını
(Fac totum, her şeyi yapan)
Kitap, alt tabaka sınıfına dair bütün işlerde çalışan, bazılarına tutunamayan, bir yerden diğerine taşınmakta zorluk çekmeyen, sarhoş bir adam ve yazar hakkında konuşuyor. Bu kitap da Bukowski’nin Ekmek Arası kitabından sonraki ikinci egosu olarak karşımıza çıkıyor ve Ekmek Arası kitabında daha çok çocukluk ve ergenlik yıllarından bahsederken Factotum’da ise yazarın gençlik yılları, ebeveynlerin ve toplumun ondan beklentilerinden kaçmaya çalışmasından, yazma ve yayınlama girişimlerinden, aşk hikayelerinden, gizli seks karşılaşmalarından, yakınlarda bir yerde ucuz alkol olduğu sürece küçük ve kirli bir yaşam sürme yeteneğinden bahsetmektedir. Okurken bazı yerlerde düşündüren ancak bazen de CHİNASKİ’yi tokatlayıp kendisine gelmesini söylemek istediğim zamanlar oldu ama sonunda tek önceliğinin yaşamak olduğuna ve bu yaşamdan bağımsız olmasına alıştım çünkü kadın ve alkol arasında yüzen bu dünyada mutluydu.Bukowski’nin eserleri olduğu gibi hayattır gerçek haliyle abartısız, pembe gözlüksüz, kirli, iğrenç, kaba ve gerçek.
Orhan Kemal’den okuduğum ilk kitap Vukuat Var. Diline daha ilk sayfalardan itibaren rahatlıkla alıştım ve sevdim. En beğendiğim yanı olayları size bir portre çizerek güzel ve ince detaylarla da süslemesi.
Kitap kadın haklarının yok sayılması, para hırsı, dinin kullanılması gibi -maalesef hala günümüzde de yaşanan- sorunları ele alıyor. Şunu
Doğan Cüceloğlu'yu ilk kez Var mısın? kitabı ile tanımıştım kitap bana ciddi anlamda ışık oldu. Bu zamana kadar okumadığım için pişmanlık duydum diyebilirim. Sadece bir kitabını okuduktan sonra tüm kitaplarını okuma istediği uyandırdı bende. Arkadaşımın da tavsiyesi üzerine bu kitabına da şans vermek istedim çok kıymetli hocamızın. Kitapta okuyucularından gelen mektuplara yer verip düşüncelerini ve söylemek istediklerini örneklerle desteklemiş ve çok iyi oturmuş tüm anlatmak istediği şeyler. Diğer okuduğum kitabında da aynı şeylere rastladım hemen hemen bütün kitaplarında kendi belli başlı tespit ve kalıpları var kitaplarını okudukça ne demek istediğimi anlayacaksınız. İnsanların evlilik hikayeleri örneklerinin bazılarına çok üzüldüm bazılarına çok mutlu oldum ara ara duygulandım okurken. Kitabı okuduktan sonra şunu çok iyi anladım ki, insan sadece eşiyle değil eşinin ailesiyle kültürüyle değerleriyle de evleniyor. Kapıyı kapattığımızda geride kalan diye bir şey yokmuş aslında, kapının arkasında sandığımız şeyler her zaman farklı bir şekilde bi yerlerde ortaya çıkıyormuş meğerse. Bu kitabı iyi ki okumuşum beni çok düşündüren bazı şeylere derin bakmamı sağlayan ve bakış açımı genişletmeme vesile oldu bu kitap. İmkanım olsa da evlenecekmiş diye duyduğum her insana hediye etsem keşke bu kitaptan.Ama bu kitabı tavsiye edebildiğim kadar edeceğim herkese. Aslında kitapla ilgili söylemek istediğim o kadar çok şey var ki hepsini kelimelerle anlatmam mümkün değil. Bu kitabı bence herkes okusun okuttursun.
Dorian Gray'in Portresi
okumayı birkaç dakika önce bitirdim ve henüz düşüncelerim sıcak iken kendimce bir inceleme yazmam gerektiğini düşündüm ama sorun şu ki bu müthiş kitaba kelimelerimin yetebileceğini sanmıyorum. öyle ustaca bir kalemle yazılmış ki her satırını hayran hayran okudum diyebilirim. ne yazık ki dorian gray'in portresi, oscar wilde'ın tek romanı ya da yayınlanmış tek romanı mı demeliyim? bilemiyorum. her neyse. dorian gray'in çiçek gibi tazecik, saf ruhunun zamanla ilginç değişimini okumak hem çok keyifliydi hem de kitabın sonlarına doğru iyice kanıma dokunmaya başlamıştı. lord henry'nin kendi felsefesince kurduğu cümleleri tekrar tekrar okuyup düşündüm. söylediği bazı şeylere hak verdim bazılarına ise hak vermem söz konusu bile olamazdı. oscar wilde şöyle söylemiş "basil hallward, ben olduğumu sandığım kişidir; lord henry dünyanın ben sandığı kişidir; dorian ise benim olmak istediğim kişidir, belki başka bir çağda..." bu üç karakterin üçünden de bir şeyler barındırıyordu içinde fikrimce. kitapta bol bol felsefi düşünceler ve psikanalizler bulunmaktaydı. ilginizi tamamen kendisine çeken sizi o tuhaf edebî dünyasına alan bir eser kesinlikle. söylemek istediğim çok şey olsa da spoiler vermekten kaçındığım için dillendiremiyorum. büyüleyici bir romandı.
"bir hüznün resmi gibi.
kalpsiz bir yüz."
herkesin okumasını istediğim bir yorumumu paylaşmak istiyorum.
Çoğumuz ensestin ne olduğunu biliyoruz. Peki Türkiye’deki ensest gerçeğini biliyor muyuz?
Cinayet, tecavüz, istismar haberlerini hemen hemen her gün duyuyoruz fakat bana kalırsa ensest bunlar kadar ön planda değil, bunlar kadar çok konuşulmuyor. Olay aile içinde yaşandığı için sürekli üstünün kapatılmaya çalışıldığını, bu yüzden medyaya
Herkese merhaba.
Sürekli karşıma çıkan ama bir türlü fırsat bulup alamadığım bir kitapla geldim sizlere. Ama sonunda alıp okudum ve mutlu olduğumu belirtmek isterim.
Beyaz Geceler, bir kadın ve bir adamın rastlantı sonucu karşılaşmasıyla başlıyor her şey. Petersburg'un dört gecesinde geçiyor. Bu dört geceye Dostoyevski Beyaz Geceler ismini
blogs.discovermagazine.com/outthere/files/...
(Harita Ukrayna’nın Belarus sınırında bulunan Çernobil’i, patlamadan etkilenen şehir Pripyat’ı, bölgedeki radyasyon miktarını ve dağılımını gösteriyor.)
Çernobil…
Чернобыль (Rusça)
Чорно́биль (Ukraynaca)
Kelime anlamı “kara hikaye” imiş.
(Черный =
Nasıl anlatsam ki bu kitabı?
Hayatta en hayran olduğum şeylerden biri farklı aidiyetlere sahip insanların bir arada, canciğer dost olmasalar da birbirlerini üzmeden, hoşgörüyle yaşayabilme kabiliyetidir. Sen sensindir, ben benimdir ve burada sorun teşkil edecek bir durum yoktur. Böyle de yaşayabilir, iletişim kurabiliriz. Bu bana insanın en çok
Herkese merhabalar
Norveç edebiyatından bir kitapla buradayız. Benim için bir ilkti. Öncelikle şunu söylemeliyim ki biraz Rus edebiyatı tadı bıraktı damağımda hatta yalapşap yazılmış bir Dostoyevski etkisi diyebilirim - ki bu kesinlikle iyi anlamda bir kullanım benim için-.
Olayların biraz daha geri planda kaldığı, daha çok duygu dünyasını
