Gerçeğe ulaşmak, artık ölümden korkmamak demektir. Her ikisiyle de yüz yüze gelmek büyük cesaret gerektirdiğinden, ölümle gerçek birbirine benzer. Gerçekler de insanı öldürdüğü için, ölüm gibidir.
Sahip olmadığımız şeylere bakarken, "Benim olsaydı nasıl olurdu?" diye düşünme eğilimindeyizdir ve işte böylece yokluğu hissederiz. Oysa bunun yerine sahip olduğumuz şeyler için sık sık şunu düşünmemiz gerekirdi: "Bunu kaybetsem ne olurdu?"
İyi özelliklerimizi ve güçlü yanlarımızı olduğu gibi hatalarımızı ve zayıf yanlarımızı da açıkça gördüğümüzde hedefimizi buna göre belirleyip ulaşılamaz olanı kabullenerek kendi bireyselliğimize ilişkin bilgisizliğimizin, yanlış kibrin ve bundan kaynaklanan haddini bilmezliğin kaçınılmaz sonucu olan tüm ıstırapların o en acısından, kendimizden duyduğumuz memnuniyetsizlikten kişiliğimizin izin verdiği en güvenli şekilde kurtuluruz.
Günahlar, insanların çocukları gibidir. Bazen utanırsın, bazen gurur duyarsın, bazen o yokmuş gibi davranırsın, bazen çok kızarsın, bazen çok seversin, bazen de hiç işlememiş olmayı dilersin ama günahlarına kürtaj yapamazsın.