Daha önce bir kitabı okurken bu kadar rahatsız hissetmemiştim sanırım, okuduklarımı sindirmek zor oldu benim için, bu yüzden de uzun bir süre de bitirdim. Erik, Jonas, Bel ve Ruth. Hepsi ayrı etkiledi, ayrı kafamı karıştırdı. Ama en çok Bel hem üzdü hem sinirlendirdi. Sevgisini sadece hizmet ederek gösterip mutlu edeceğine inanıp, sadece Erik’i düşündü. Erik ise sevdiği kadına tümüyle hükmedebilmek istiyordu. Ve Ruth, özgür düşünceli iken, nasıl oldu da Erik’e bu kadar itaat edebildi? Evet, dönemin şartlarını, erkek kadın ilişkilerini de düşünmekte gerek, ama Erik’in bu denli baskın olması beni yine de rahatsız etti. Özellikle Ruth ile arasında ki ilişki..