Ne yapayım, kızmıştım. Yine de düşünme yetimi kaybetmediğim için yerinde bir karar verdim. Parayı geri verirsem onu bedbaht edebileceğimi düşündüm. Onu, benim yüzümden bahtsız olmak, ömrünün sonuna kadar bana beddua etmek zevkinden mahrum edecektim. İnanın bana dostum, böyle bir felakete düşünce kendini tamamıyla haklı, yüksek ruhlu hissetmenin, kötülük edenin suratına alçaklığını haykırmanın üstün bir zevki vardır. Elbette bu çeşit nefretle mest olmak ancak Schillervari ruhlara has... Belki yiyecek parası kalmamıştır; ama mutlu olduğundan şüphe edemezsiniz. Onu bu mutluluktan mahrum etmek istemedim, parayı geri yollamadım. Böylece "Cömertlik büyüyüp göz kamaştırıcı hal aldıkça ondaki iğrenç bencilik o nispette artar" savım bir kere daha doğrulanıyor. Apaçık, değil mi?...
Sevgili Sahra Hanım; "Aşk'a uçarsan kanatların yanar! "demiş Şirazi, tıpkı sizin gibi . "Aşk'a uçmazsan kanat neye yarar?" demiş ona Mevlana . "Aşk'ı bulduktan sonra kanadı kim ne yapar?" diye karşılık vermiş Yunus Emre. Söylesenize haklı değiller mi? Belki de o yanmasından korktunuz kanatlar başından beri ona uçmak içindir... Sevdiğini sevdiğine söylemezsen başkasına fırsat vermiş olursun. Gönlünde olanı gizleme onun gönlündeki de orada ortaya çıksın. Siz ne söylerseniz söyleyin, ben hâlâ kelebeğin sevdiğine uçmasından yanayım. Ve ben hâlâ kelebeğin mutlu ölmesinden yanayım... Mutlu Kelebek
Sayfa 59
Reklam
Gülseli İnan - Omega Kapısından Giriş
Çevresindeki insanların çoğu. Nilgün’e göre başka insanlardı. Gerçek insanı aradığını duyumsamıştır . Soğuk hayırseverlikleri , can sıkıcı biçimciliği , tüketici görselliği tuhaf buluyor ve onlarla alay ediyordu (Okur notu: Haklı olarak) Bu , aynı zamanda ona derin bir acı vermekteydi . Günlük yaşama uygun yaşamıyordu. Ne var ki öte yandan bütün yüce fikirlerin tehlikeli olduğunu biliyordu . Günlük yaşamda kullandığı çoğu araç gereç , tutum ve davranış sistem ötesiydi . Hiç kimseyle menfaat ilişkisi kurmuyor , hiç kimseden bir şey istemiyor , hiç kimseye baskı yapmıyordu . Yerleşik ahlakın ve ruhun karşısına bir meydan okuma gibi dikilen duruş onu nereye dek götürecekti ? Kan kardeşsizliğin alıp yürüdüğü bu çağa daha ne kadar direnebilecekti ? - Okur notu : Kusursuz insan tanımı yukarıdadır İnsan her bitirdiği kitaptan sonra bir şeyler öğrenirmiş ya Bende bugün şunu öğrendim Bazı kaderler ikizmiş O yüzden taşırmış bazı insanlar Bazı insanların ruhunu O yüzden idol alınırmış kimi büyük kişilikler Yaşam bana bunu gösteriyor Göstermeye de devam ediyor Kan bizi akraba yapardı belki de Ruhların aynı olması , kaderin bu denli benzemesi Bizi çoktan aile yapmış bile
O kendisi olmak için beni unutmaya muhtaç! Fakat ben ancak onun sayesinde biraz kendim olabiliyorum. Bu, belki de onun hiç anlayamayacağı bir şey. O benim kaderimi bitmiş biliyor ve bunda haklı! Fakat ben onun kaderi üstüne acz içinde titriyorum.
Üstelik iki içten duygu destekler beni: Parmaklığın haklı yanında bulunmanın verdiği doyum ve genellikle yargıçlara karşı duyduğum içgüdüsel küçümseme. Bu küçümseme belki de o denli içgüdüsel değildi; şimdi biliyorum ki, bunun nedenleri vardı. Ama, dışarıdan bakılınca, daha çok bir tutkuya benziyordu.
Sayfa 18
Bir vakitler çok kırılıyordum ama sonraları alıştım, belki kendince haklı olduğu taraflar vardır, belki kalbine söz geçiremiyordur, istese de başka türlü yapamıyordur diye düşünüp kendimi daha fazla üzmekten vazgeçtim. Aramızda olup bitenleri kötülüğüne değil, çaresizliğe yordum. Diğer türlüsüyle baş etmem kolay olmuyordu.
Sayfa 130Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.