Bahşı, Kaknusia, Evrennik İshak ve Gunala. Her biri bize aşkın farklı bir yönünü gösteren, hayatları birbiri ile kesişmiş dört divane.
“…Kaknusia Bahşı’yı tanımıyordu bile. Kaknusia onun zihnindeki sevgiliydi, belki mizaçları bile artık katışmayacaktı…” Okurken dikkatimi çekmiş, aklımı bambaşka bir sahneye götürmüştü Gunala’nın bu düşünceleri. Bilen bilir, 1965 yapımı Sevmek Zamanı filminin etrafta çokça dolaşmış bir sahnesi vardır. Ben senin resmine aşığım, demişti Halil. Meral, ben buradayım seni dinliyorum dese de Halil için durum farklıydı, “Resmin sen değilsin ki. Resmin benim dünyama ait bir şey. Ben seni değil resmini tanıyorum. Belki sen benim bütün güzel düşüncelerimi yıkarsın.” Eh, Bahşı da böyle düşünseydi ne Gunala ne Evrennik İshak ne de Kaknusia’nın sonu böyle olur muydu, meçhul…
Okurken en çok dikkatimi çeken kişi sanırım Gunala’ydı. Güzelliği, asaleti ve sadakatiyle çok başka bir karakterdi. “Dördünden hangisinin aşkı diğerinden aşağıdaydı ki?” diye düşünmüştü Gunala. Her şeyin farkındaydı ve bu farkındalığı yıllar boyu onu bazı şeyleri görmemek zorunda bırakmış, daha fazla acı çekmesine sebep olmuştu.
Gel gelelim tahmin ettiğimiz gibi, hiç kimsenin kazanamadığı, belki de kazandığı, bilemeyiz, bir sona kavuştu. Her şey daha farklı olabilir miydi? Evet pek ala olabilirdi.
Okumanızı tavsiye ederim.