Atatürk;
BİZİM KUŞAĞIN GENÇLİK YILLARINDA, OSMANLILIK TELKİN VE ETKİLERİ EGEMENDİ. İMPARATORLUK HALKINI MEYDANA GETİREN TÜRK'TEN GAYRİ UNSURLARA BU ARADA YANLIŞ BİR DİNSEL İNANÇLA ARAPLARA, SARAYIN, ORDU VE DEVLET İLERİ GELENLERİ ARA- SINDA BULUNAN IRKDAŞLARININ ETKİSİYLE ARNAVUTLARA ÖZEL BİR DEĞER VERİLİYORDU. ONLARDAN SÖZ EDERKEN «KAVM-İ NECİP» DEYİMİ İLE SIFATLANDIRILARAK BU DUYGUNUN BELİRTİLMESİNE ÇALIŞILIYOR, ÜLKENİN SAHİBİ VE DEVLETİN KURUCUSU OLAN BİZ TÜRKLER, İKİNCİ PLANDA GELEN ÖNEMSİZ HALK YIĞINLARI SAYILIYORDUK. BEN, İLK DEFA MANASTIR ASKERİ LİSESİNDE İKEN OKUDUĞUM, MEHMET EMİN YURDAKUL'UN «BEN BİR TÜRKÜM, DİNİM CİNSİM ULUDUR» MISRASIYLE BAŞLAYAN MANZUMESİNDE, BANA MİLLÎ BENLİĞİMİ, GURURUMU TANITTIRAN İLK ANLATIMI BULMUŞTUM. FAKAT BEN ASIL BUNU, ORDUYA KATILDIĞIM İLK GÜNLERDE, BİR ANADOLU ÇOCUĞUNUN GÖZ YAŞLARINDA GÖRDÜM VE KUVVETLE DUYDUM. ONDAN SONRA TÜRKLÜK, BENİM EN DERİN GÜVEN KAYNAĞI VE EN ZENGİN ÖVÜNÇ DAYANAĞIM OLDU
"Benim bir dinim var. Kendi dinim; hatta,onların bütün gülünç, sahte törenlerine, hokkabazlıklarına karşılık, hepsinden daha çok dindarım ben! Tanrı'ya taparım ben. Bu tanrı ne olursa olsun, hiç önemi yok. Yurttaşlık, aile başkanı görevlerimizi yerine getirmek için bizi yeryüzüne yerleştiren yüce varlığa, yaradana inanıyorum. Kiliseye gitmeye, gümüş kapıları öpmeye, bizden daha iyi beslenen bir yığın maskarayı kendi cebimden semirtmeye hiç ihtiyacım yok. Çünkü Tanrı'ya pekala bir ormanda,bir tarlada ya da eski insanlar gibi yalnız gökkubbeyi hayranlıkla seyrederek ibadet edilebilir."
iş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Karanlığın en koyu anı, aydınlığa en yakın olduğu zamandır ve karanlık denen şey aydınlığın yokluğudur.
Sayfa 185
Benim dinim aşktır' der Rumi. O aşk, hangi dinden olursa olsun bütün insanları birleştirecek ortak paydadır.
Neden olmasın, benim de dinim var. Hem benimki, o türlü türlü hokkabazlıklar, maskaralıklar eden heriflerin hepsininkinden ileri... Bilakis, ben Allah'a taparım. Bizi, vatandaş ve aile babası vazifelerini görelim diye bu dünyaya getiren, adı ne olursa olsun, bir Yüce Varlık, bir Yaradan bulunduğuna inanırım. Ama, kiliseye gidip gümüş tabaklar öpmeye, bizden iyi yiyip içen birtakım soytarıları kesemden beslemeye gereksinme duyamam; çünkü insan Allah'a saygısını bir ormanda, bir tarlada, hatta eski zaman adamları gibi, gök kubbeyi seyretmekle de gösterebilir. Benim Allahım Sokrates'in, Franklin'in, Voltaire'in, Béranger'nin Allahıdır. Ben Savoie Papazının Amentüsü ile 89 ihtilalinin ölmez prensiplerine taraftarım. Yoksa, bahçesinde elinde bastonu ile dolaşan, dostlarını balinaların karnına yerleştiren, bir feryat koparıp ölen ve üç gün sonra yeniden dirilen bir Tanrı kabul edemem. Bunlar, aslında manasız, üstelik fizik kanunlarının hepsine aykırı şeylerdir. Sırası gelmişken söyleyeyim, papazların öteden beri kendileriyle birlikte halkı da sürükleyip bulanık suda boğulmaya zorladıklarına, ne korkunç bir bilgisizlik içinde çürümekte olduklarına bu da bir delildir.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.