"Bugün nelerin vaaz edildiğine kulak kabartsana. Çevremizdeki insanlara bak. Neden acı çektiklerini, neden hep mutluluk arayıp bir türlü bulamadıklarını merak etmiştin. Bir insan şöyle bir durup kendi kendine, benim hiç gerçek anlamda kişisel bir arzum oldu mu, diye sorsa, cevabı hemen bulur. Bütün isteklerinin, çabalarının, rüyalarının, ihtiraslarının hep başka insanlardan gelme bir motivasyon olduğunu görür. Aslında çabaları maddesel zenginlik uğruna bile değildir, elden düşmecinin hayali sayabileceğimiz saygınlık içindir. Bir onay arar. Kendinin olmayan bir onay. Ne o mücadeleden bir keyif alır, ne de başardığı zaman bir sevinç duyar. Bir tek şey için bile, 'Bunu isteyişim, kendim istediğim içindir, yoksa komşularım bana imrensin diye değil,' diyemez. Ondan sonra da, neden mutsuzum diye merak eder. Mutluluğun her türü, kişiye özeldir. En büyük anlarımız kişiseldir, kendimizden kaynaklanan bir motivasyondan gelir, ona el sürülemez. Bizim için kutsal olan, değerli olan şeyler, herkesle paylaşılmayan, orta malı olmayan, çekip kurtardığımız şeylerdir."
Sayfa 825 - Plato Film Yayınları, Çeviren: Belkıs Çorakçı Dişbudak, epubKitabı okudu
Yazmak için beni cesaretlendirecek bir cümle buldum.
Asla gerçekleştirmeyeceğimiz eserin kötü olacağını biliriz. Gerçekleştirmeyi hiçbir zaman istemeyeceğimiz eser ondan da kötü olurdu. Gerçekleştirdiğimiz eser ise, en azından var olmakla ödüllendirilmiştir. Pek bir değeri yoktur, ama varlığını sürdürür, tıpkı sakat komşumun biricik saksısında büyüyen cılız bitki gibi. Bu bitki onun neşe kaynağı, bazen benim bile içimi açıyor. Kötü olduğunu bile bile yazdıklarım da üzgünleri ya da talihsizleri karınca kararınca, biraz olsun oyalayabilir, daha kötü şeyler yapmalarına engel olabilir.
Reklam
"Nasıl?" diye sordu Vin. "Nasıl yapabiliyorsun? Ve insanlara nasıl hâlâ güvenebilirsin? Onun sana yaptığı şeyden ders almadın mı?" Kelsier omuz silkti. “Bence… bence Mare’ı sevmek ile ihanet de dahil, onu hiç tanımamış olmak arasında seçim yapma şansım olsa, sevgiyi seçerdim. Riske girdim ve kaybettim ama o risk yine de buna değerdi. Bu dostlarım için de aynı. Bizim mesleğimizde şüphecilik iyidir ama sâdece bir yere kadar. Eğer bana karşı dönerlerse ne olacağı hakkında endişe etmektense, adamlarıma güvenmeyi tercih ederim." "Bu kulağa aptalca geliyor," dedi Vin. "Mutluluk aptalca mı?" diye sordu Kelsier ona doğru dönerek. "Nerede daha mutlu oldun Vin? Benim çetemde mi, yoksa Camon'unkinde mi?" Vin durakladı. "Mare'ın bana ihânet etmiş olduğunu kesin olarak bilmiyorum," dedi Kelsier tekrar gün batımına doğru dönerek. "Her zaman etmediğini iddia etti."
Sayfa 233 - AKILÇELEN KİTAPLARKitabı okudu
''...hem akıl hem duygu insanı olan biri için dünya ve insanlık yakında dayanılır olmaktan çıkacak, biliyor musunuz Atzbacher. Ben bu dünyada ve bu insanların arasında artık benim için değerli olan hiçbir şey bulamıyorum, dedi, bu dünyada her şey dar kafalı ve bu insanlıkta da her şey dar kafalı. Bu dünya ve bu insanlık bugün öyle bir dar kafalılık derecesine ulaştı ki, benim gibi bir insan bunu başaramaz, dedi, böyle bir dünyada böyle bir insan yaşamamalı, böyle bir insanlıkla böyle bir insan birlikte var olmamalı, dedi Reger. Bu dünyadaki ve bu insanlıktaki her şey en alttaki basamağa kadar indir, dedi Reger, bu dünyadaki ve bu insanlıktaki her şey öylesine topluma zararlı bir seviyeye ve alçak bir şiddete ulaştı ki, artık benim için yalnızca bir gün için bile bu dünyada ve bu insanlıkta durmadan ilerlemek neredeyse olanaksız oldu. Bu kadar alçak bir dar kafalılığı tarihteki en ileri görüşlü düşünürler bile olanaklı görmediler, dedi Reger, ne Schopenhauer, ne Nietzcshe, Montaigne'i bir tarafa bırakalım, ded, Reger ve bizim öne çıkan dünya ve insanlık ozanlarımıza gelince, onların dünya ve insanlık için önceden söyleyip yazdıkları iğrençlik ve çöküş, bugünkü durum karşısında hiç kalır. Dostoyevski bile, ki bizim en büyük ileri görüşlülerimizdendir, geleceği gülünç bir idil olarak tanımladı, tıpkı Diderot'nun gülünç bir gelecek idili tanımlaması gibi, Dostoyevski'nin korkunç cehennemi bizim bugün içinde bulunduğumuzun yanında masum kalır, bugünkü durum tüylerimizi diken diken eder, bugün Diderot'nun öngörüp söylediği ve önceden yazdığı cehennemleri düşünürsek de aynı şey olur.''
Sayfa 105 - YKY
Onların dediklerini tekrarlarsam benim çalışmamın bir değeri kalmaz; eğer onlara karşı çıkarsam, ki içimde sürekli böyle bir eğilim var, ardımdan gelecek başkaları da bana karşı çıkacak demektir. Alimlerin yazılarından yarına ne kalacak? Sadece kendilerinden öncekiler hakkında söyledikleri kötü şeyler. Ötekilerin kuramlarında çürüttükleri ne varsa hatırlanacak, ama kendi tasarladıkları da kaçınılmaz bir şekilde onların ardından gelecekler tarafından yok edilecek, gülünç duruma düşürülecek. İlmin kanunu budur; şiirde ise böyle bir kanun yoktur, kendinden önce gelmiş hiçbir şeyi yadsımaz ve ardından gelenler tarafından da yadsınmaz, huzur içinde aşar geçer yüzyılları. Bunun için rubai yazıyorum.
Aşksız yaşamak neye yarar Wilhelm! Sihirli fener ışıksız olur mu? Feneri yakar yakmaz, beyaz duvarda renk renk re— simler go"rürsu"n. Bunlar birer düşten başka birşey olmadığı halde, çocuklar gibi onları seyredip hayran kalır, mutlu oluruz. Bugün Lotte'yi görmeye gidemedim. Kaçınılmaz bir ziyaret beni bundan alıkoydu. Ne yapayım? Hiç olmazsa bugün onu gören biri yakınımda bulunsun diye uşağımı gönderdim. Onu ne kadar sabırsızlıkla bekledim! Dönünce de ne kadar sevindim! Utanmasam, boynuna sarılıp öpecektim. Söylenildiğine göre, Bolonya taşını güneşe koyunca güneş ışınlarını emer, geceleyin de biraz ışıldarmış. 0 delikanlı da benim için öyle oldu. Lotte'nin gözleri onun yüzünde, ya- naklarında, düğmelerinde, yakasında izler bırakmıştır diye dikkatlice baktım bütün bunlar benim için ne kadar kutsal,ne kadar değerli! Şu anda bin altın verseler 0 çocuğu vermezdim. Onun yanındayken işte böylesine avundum. ' l
Reklam
874 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.