Tanrıdan değil benim şikayetim; kaderimden.
...benim gideceğim yolu bir kader gibi seçmiş, telaşla kaçmaya çalışıyordu.Ben de aynı şeyi yapıyor, kaderimden kaçayım derken, yanlış yolda boşu boşuna yürüyor olabilir miydim?
Reklam
Elimi, ayağımı koparıp attıklarını, kalbimi göğüs kafesimden söküp çıkardıklarını biliyordum ama ruhumun direnişi karşı konulmaz artçılarını sürdürmeye devam ediyordu.Savaş çoktan başlamıştı ama hala kazanmak için zamanım vardı. Ruhum bedenimin önünden süngülerini koparan bir yırtıcı hayvan gibi kükrerken benim onun ardında ezilmeye niyetim yoktu.
Necid Çöllerinden Medine'ye
Süleyman Nazif, bu şiir için şöyle diyor: "Şark ve Garb'ın benim bildiğim lisanlarında ve bu vadide, gerek telif gerek tercüme suretiyle, bu kadar güzel ve pürüzsüz, kusursuz bir şiir okumadığımı fahr u lezzetle i'tiraf ederim. Bunu yazmak için yalnız Mehmed Akif kadar şâir olmak kifayet etmez: Mehmed Akif kadar dindar da olmak lâzımdır. Bu iki lâzıme-i ibdâı aynı bereket ve kuvvetle nefsinde cem' etmeyen bir şâir...İster Şarklı ister Garplı, hiç bir san'atkâr şu neşîdenin mislini vücûda getiremez. Şâirin aşk ve imanı kalbinden kalemine ve kaleminden kâğıda dökülmüştür"
Sayfa 75 - Kültür Bakanlığı Yayınları
Bizim talihsizliğimiz, insan olarak "benim" kaderimden ve toplum olarak bizim kaderimizden gafil bırakmak için bizi genellikle çok ileri, büyük, saygın ve mutluluk verici şeyleri düşünmeye davet etmeleridir.
Sayfa 38
Bu derece zarif bir yazı ancak bir markinin kaleminden çıkabilir, diyordum. Ne olsa aydın, okumuş adam olmak başka şey! Benim yerimde başkaları olsa bu bataktan nasıl çıkacaklarını bilemez, apışır kalırlardı; halbuki ben, üstelik alay da ederek kolayca sıyrılıyorum, çünkü "zamanımızın okumuş, aydın bir adamıyım".
Reklam
444 öğeden 121 ile 130 arasındakiler gösteriliyor.