Uzun süre ertelediğim bu kitabı bir gün içinde okuyup bitirdim. İnsan böyle eserleri okuyunca kendine hayret ediyor, iç aynasında neden ertelediğine bakıp hayıflanıyor. Distopya denildiğinde babası olarak anılan bu eser matematikle formüle edilmiş katı, ruhsuz bir dünya tasavvuru sunuyor. Orada “Ben” değil, “Biz” vardır. Mahremiyet yoktur, her şey şeffaf ve akla(!) uygundur. İnsan ruhun bataklığında değil, çelikten bir zırhın güvenirliği içindedir. Daha pek çok tanım ve kavram içinde bu kitabı anlatabilirim. Peki bu eserler sadece okunup geçilecek, adeta zamanı eğlenceli ve ilgi çekecek bir hâle mi sokacak şeylerdir? Kafka’dan mülhem eğer sizi değiştirmiyorsa eser ve elbette harekete geçirmiyorsa neye yarar? Yahut “ben onu okumuştum, iyiydi” gibi minvalinde bir kandırmacasına mı? Lügatimi açıyorum ve kendi adıma böyle bir bakış açısını bulamıyorum. Zamyatin, yıllar öncesinden bir gelecek okuması yapıyor. Her şeyin formüle edildiği ve katılığın tek sonuç olarak karşıya çıkacağını bağırıyor: Tektipleşme, hizipçilik vs. Bir olma elbette iyidir fakat kendi benliğimizi koruyarak, farklı olana saygı duyarak. Tarkovski’nin Nostalgia filminden bir sahne akla geliyor: 1+1=1. Bu ifadeyi nasıl okuduğunuz çok ama çok önemli.