“Çünkü hadiselerle beraber biz de değişiriz; ve biz değişince mazimizi de yeni baştan kurarız.” İnsan kafası böyleydi. Zaman, onda daima yeniden teşekkül ederdi. Hal bu bıçak sırtı,hem mazinin yükünü taşır, hem de onu çizgi çizgi değiştirirdi.
---
Sene 2010. HAYATIM yarıya kadar toprağa gömülmüş ağır bir kaya parçası. Kayanın üzerinde toz, toprak, pislikten başka hiçbir yaşam belirtisi yok. Arasıra rüzgar esiyor, rüzgar kayanın üzerinden ancak bir miktar tozu alıyor. Hiçbir yaşam belirtisi yok hayatımın üzerinde. Kafam ağırıyor, kafamın içi ağırıyor nefes alamıyorum. Girdiğim lüzumsuz
Sürekli film isteyip post atanlar için filmler
Ölmeden Önce Filmleri ;
Memento (2000)
Fight Club (1999)
Forrest Gump (1994)
Children Of Men (2008)
V For Vendetta (2006)
Kitaplarda kaybolmak....
Nasıl anlatılır ki bu duygu... Elinize aldığınız her kitapla başlayan farkı serüvenler, farklı hissiyatlar... Çevirdiğiniz sayfayla gözünüzden akan yaşlar, kahkahanız duyulmasın diye ağzınızı kapadığınız anlar, ya da kalakaldığınız zamanlar... Kaybolduğunuz sıradışı saatler. Ve sadece sizin anladığınız, sizin gibi
" " Gördüğüm o ilk an, sevdiğim o ilk an; birbirimize tutunduk biz... Neyi bulsak, tutunduk ona… Bitmeyen gecelerin kabuslarından; güneşin tabir ettiği güzel bir rüyanın, tomurcuklarına tutunduk… Uzun ömürlü sancılarla defalarca öldük, mahşeri sabahlardaki dirilişimize tutunduk… Hüzünleri indirdik hikayelerin son durağında; çocuksu tebessümlerle ve ışıltılı sabahların büyüsünde, yeniden düşlere tutunduk..! Kalplerimiz masumdu ezeli bir davada; bıçak sırtı bir dengeyle, Aşk’a tutunduk… Sırrımızı kuşanırken, yüreklerimizin güvenirliliğine tutunduk… Görmeden, ama çok inanarak hem de… Cümle değildik, cümlesine nokta koymadık; Aşk’ın sonsuzluluğuna tutunduk… Velhasılı; tutunduk işte..! Yola ve Aşk’a seçildik, edeple yürüdük… Yan yana değil, göz göze tekleşen bir çift yüreğin rahminde; er gibi vulüduna kalbimizi serdik… Ne Leyla ne Mecnun, ne Ferhat ile Şirin, ne Tahir ne de Zühre; ben hepsini bertaht eyledim Yunus’ça ve edeple… Bir gün ardıma dönüp baktığımda, kalbimi göremedim, yerinde yoktu… Ve yaşadığım hiçbir şey ve yazdığım hiçbir şiir, aynı etkiyi bırakmadı bir daha; ruhumda… Aşk imkansızdı, kaderimiz imkansızdı; yan yana olamadık asla bir evin içinde, kalplerimizle bir kitabın içine girebildik hürmetle… İşte o kitap, bu kitaptır… Artık Aşk’ımı ispatlıyorum! Bakma; seni sevmiyorum dediğime, al gözlerini geriye senin olsun... Dilimdedir, hileli oyunun kirli ihtimalleri… Ben; seviyorum be seni!!! Seviyorum…
// Yusef Masadow //
Cumhuriyet öncesi Türk yazarların eserlerini nedense hep bir anlayamama korkusuyla okuyacağımı düşünerek uzak durmuşumdur. Bilmediğim-iz eski Osmanlı kelimeler bildiklerim-izden çok olduğu için hem okuma senkronunu, hem zevkini, hem de anlaşılırlık derecesini bozacağını düşündüğüm için hep bir önyargıyla bakardım bu yazarlara ve eserlerine. Ancak,
Türkiye'de Kadın olmak daha küçük bir kız çocuğu iken toplumsal alanda güvende olmadığını öğrenmek demek.
Parkta, bahçede, sokakta, meydanda, sahilde, otobüste, akla gelen her yerde her an sözlü veya fiziksel tacize uğrama ihtimalinin bilincinde olmak demek.
Kimse öğretmez, yaşayarak, bizzat deneyimleyerek öğrenir bu ülkede her kadın bunu.
Ve
Hüsn ü Aşk
"Gayret dedi Aşk’a ey birâder
Gel yol eri yolda olmak ister"
Besmele-Hamdele-Salvele..
Merhum Şeyh Galib Hazretlerini Rahmetle yâd edelim. Hamd ile salvele getirip evvala; Hazretin ruhuna bir Fatiha armağan edelim.
Elimden geldiğince ve kalemim yettiğince, bu şaheseri terennüme ve dahi izaha yelteneceğim. Haddimiz ile