Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Uzun alıntılar kuşağına hoş geldiniz.
Sezgi pompalarının felsefede oynadığı merkezi rol felsefenin bir bilim olmadığını ve makul bir şekilde bilim olmaya çabalamaması gerektiğini gösterir. Ara sıra da olsa felsefenin sezgi pompaları olmaksızın kavramsal bir alanı bilimlere devredecek kadar temizleyip düzene sokmayı başardığı olur, ama bunlar genel olarak ana akım felsefi zaferler olarak nitelenmezler. Sezgi pompalarıyla çalışan felsefe hiçbir şekilde bilim değildir ama kendi meşrebince bilimin değerli -hatta yeri geldikçe vazgeçilmez- bir yoldaşıdır. Felsefedeki kalıcı işin büyük bir bölümünü yapanın iyi kötü sezgi pompaları olduğunu itiraf etmek filozofları utandırmamalıdır. Ne de olsa felsefenin ne için olduğuna ilişkin en iyi bilinen görüşlerden birini ciddi ciddi benimseyeceksek, sezgi pompası bir filozof olarak alet çantamızda bulunması gereken ideal bir gereç konumundadır. Söz konusu gereç mümkün olana yönelik bakış açımızı genişletmeye ve kötü felsefi düşünme alışkanlıklarımızı kırmaya yarar. Wittgenstein'ın dediği gibi, "felsefe zekâmızın dil vasıtasıyla efsunlanışına karşı verilen bir savaştır." (Wittgenstein, 1953, bölüm 109) Bu tip görevler açısından titiz bir iddianın düzen vericiliği, yeni bir bakış açısını şart koşmuş olan çığırından çıkmış sezgi ticaretine karşı sigorta poliçesi olmanın ötesine nadiren geçer.
DİN-YOBAZLIK: Atsız ilk olarak 1932 yılında, "Aynı tarihî yanlışlığa düşüyoruz” başlıklı yazıda din konusuna temas eder. Konuya bir tespit ve bir soruyla girer: "Bugün din hayatta birinci safta bir rol oynamıyor. Devlet dini bit kenara atmıştır. Fakat din, halk yığınları üzerindeki büyük nüfuzunu yapmakta devam ediyor. Ve Bolşevik Rusya
Reklam
günde üç dört saat ayna karşısında olanlar bile, bir kez olsun "kendilerini görmemişlerdir!" Kendini bilmek, felsefe bilgisinden, bilim bilgisinden, teknik ve sanat bilgisinden daha yüksektir. Bütün bunlar "bilgi"dir, "özbilinç" değildir.
Darwin
Darwin'in kendisiyle başlayalım istersen. 1809'da doğdu Darwin. Shrewsbury adlı küçük bir kentte. Babası Dr. Robert Darwin kentin tanınmış hekimlerindendi ve oğlunu çok sıkı bir tarzda yetiştirdi. Charles Shrewsbury'deki liseye giderken okul mü- dürünün gözünde aylaklık eden, boş gezen, gereksiz yere böbürlenen ve hiç aklı başında iş yapmayan bir öğrenciydi. Müdürün 'aklı başında' dediği şey, Yunanca ve Latince fiil çekimlerini ezberlemekti. Aylaklık etmek diye kastettiği ise aslında Charles'ın her türden böcekleri toplamakla uğraşmasıydı." "Herhalde pişman oldu böyle söylediği için." "Darwin tanrıbilim okurken de derslerden çok kuşlar ve böceklerle ilgileniyordu. Bu yüzden tanrıbilim eğitimini tamamlarken pek iyi bir derece almamıştı. Ama öğrenciliği sırasında doğa araştırmacısı olarak yavaş yavaş ünlenmeye başlamıştı bile. İlgi alanlarından biri de, o zamanların belki de en hızlı yayılan bilim dalı olan jeolojiydi. 1831'de Cambridge'de tanrıbilim sınavlarını tamamladıktan sonra dağ oluşumlarını incelemek ve fosil aramak üzere Kuzey Galler'e gitti. Aynı yılın Ağustos ayında, henüz yirmi iki yaşındayken hayatının bundan sonraki kısmını belirleyecek bir mektup aldı..."
Sayfa 458 - Pan
Felsefeyle ilgili temel sıkıntı, der bazıları, onun bilim olmamasıdır. Yani eğer felsefe bilime daha çok benziyor olsaydı, çözülebilecek problemleri rahatlıkla çözüp kalanları ıskartaya çıkarır, onlardan kurtulurdu. Felsefeden kaynaklı sıkıntı, diye öne sürer başkaları, onun ancak sanat vasıtasıyla üstesinden gelinebilecek olan meselelerin halliyle ilgili olarak fazla "bilimsel" olmaya çalışmasıdır. Bir başka deyişle felsefe eğer bilimsel yöntemle arasındaki aşk ilişkisini sonlandırsa, elindeki projeleri başarısızlığı garantileyen bir kalıba dökmekten de kurtulmuş olurdu. Benim düşünceme göre felsefeye özgü sıkıntı, felsefenin bilim insanları ve sanatçılara göründüğünden çok daha zor olmasında yatıyor, zira felsefe bu ikisinin de özlem ve yöntemlerini paylaşıyor; hatta paylaşmak mecburiyetinde.
Felsefeyle ilgili temel sıkıntı, der bazıları, onun bilim olmamasıdır. Yani eğer felsefe bilime daha çok benziyor olsaydı, çözülebilecek problemleri rahatlıkla çözüp ka­lanları ıskartaya çıkarır, onlardan kurtulurdu. Felsefeden kaynaklı sıkıntı, diye öne sürer başkaları, onun ancak sa­ nat vasıtasıyla üstesinden gelinebilecek olan meselelerin halliyle ilgili olarak fazla "bilimsel" olmaya çalışmasıdır. Bir başka deyişle felsefe eğer bilimsel yöntemle arasın­ daki aşk ilişkisini sonlandırsa, elindeki projeleri başarısızlığı garantileyen bir kalıba dökmekten de kurtulmuş olurdu. Benim düşünceme göre felsefeye özgü sıkıntı, felsefenin bilim insanları ve sanatçılara göründüğünden çok daha zor olmasında yatıyor, zira felsefe bu ikisinin de özlem ve yöntemlerini paylaşıyor; hatta paylaşmak mec­buriyetinde.
Sayfa 12 - PdfKitabı okudu
Reklam
İbni Sina, İslam bilim ve düşünce tarihinde ilk defa felsefe ve ilimlerin ansiklopedisini vücuda getirdiği gibi aynı zamanda nesir, nazım ve hikaye tarzında felsefi eserler kalemi alan sanatkâr-filozoftur.
(Allah'ın varlığının, bu bilimin) konusu olması mümkün değildir. Şöyle ki, her bilimin konusu, o bilimde varlığı verili olarak kabul edilen bir şeydir ve (varlığı verili olarak kabul edilen şeye ait)l durumlar o bilimde araştırılır. Bu, başka yerlerde de bilinen bir husustur. Şanı yüce olan Allah'ın varlığının, konu gibi bu bilimde verili kabul edilmesi mümkün değildir, bilakis o, bu bilimde araştırılan bir şeydir. Şöyle ki, böyle olmasa, (Allah'ın varlığının! bu bilimde ya (i) verili olarak kabul edilmesi ve başka bir bilimde araştırılması, ya da (ii) bu bilimde verili olarak kabul edilmesi ve başka bir bilimde de araştırılmaması gerekir. İki seçenek de geçersizdir. Zira (Allah'ın varlığının) başka bir bilimde araştırılması mümkün değildir, çünkü (ilk felsefe| dışındaki bilimler ahlâk, siyaset, tabiat, matematik ve mantıktan ibarettir. Felsefi bilimler kapsamında, bu tasnif dışında başka bir bilim bulunmamaktadır. Bu bilimlerin hiçbirinde şanı yüce Tanrı'nın (el-ilâh) ispatı araştırılmamaktadır ve araştırılması da mümkün değildir. Sana pek çok kez tekrarlanan ilkeler üzerinde birazcık düşündüğünde bunu zaten anlarsın.
Sayfa 103 - İbn SinaKitabı okuyor
Bir bilim olarak felsefenin, inanılabilecek, inanılacak yahut inanılması gereken şey­le hangi türden olursa olsun hiçbir alıp vereceği yoktur, o sadece bilinebilir olanla ilgilenir.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.