Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yerin altında büyük, güvenli yerler yapılmalı ve alabildiğimiz kadar kitabı oralara taşımalıyız, roman ya da şiir süprüntülerini değil, felsefe ve bilim kitaplarını.
Edebiyatın ezeli düşmanı Müslümanlar mı.
Bugün çok aydınlanmış olan kıtamızdaki ülkeler, birkaç yüzyıl önce bilgisizlikten daha kötü bir durumdaydılar. Bilgisizlikten daha beter, acayip bir bilim taslağı, gerçek bilimin yerini almış ve onun yeniden doğmasına engel olmuştu. İnsanları sapıtmadan kurtarıp doğru yola sokmak için bir devrim gerekliydi. Bu devrim en az beklenilen yerden geldi: Edebiyatın bizde yeniden doğmasına, edebiyatın ezelden düşmanı olan Müslümanlar sebep oldu. İmparator Konstantin'in tahtı yıkılınca, eski Yunan dünyasının kalıntıları İtalya'ya geçti. Daha sonra Fransa da bu kalıntılarla beslendi. Çok geçmeden edebiyatı bilimler izledi: Yazmak sanatından sonra düşünmek sanatı doğdu.
Reklam
Bu dünyanın bilimini kullanıp, öbür dünyaya çalışmak...
" Artık manastırlar da bilim, sadece " ilahiyatin hizmetçisi " olarak tutulacak bir üvey evlat olacaktı."
Sayfa 241 - Say yayınları, Sertifika No: 10962, Rusça aslından çeviren: Ahmet Zekerya, PDF okuyorum.Kitabı okuyor
Bilim bu gericilikten ne zaman kurtulacak?
" Matematikçi Teo 'nun kızı İpatiya, babasının izinden yürüyüp geometri ve astronomi dersleri verdiği için parçalanarak öldürülmüştü..."
Sayfa 241 - Say yayınları, Sertifika No: 10962, Rusça aslından çeviren: Ahmet Zekerya, PDF okuyorum.Kitabı okuyor
Tanrı adil olmalıdır... Yeryüzünde adalet yoktur. Günahkarların ve sömürenlerin yeryüzündeki kısa mutluluklarından dolayı acı çekecekleri ve burada acı çekmiş olanların ödüllendirileceği bir yaşam kesinlikle olmalıdır.
Bence insanlara en çok umut lazım. Felsefe, bilim, nitelik vs. Hep hikaye geliyor. İnsan ummak için dünyaya gelmiş ve doğadan ummayı öğrenmiştir. Anlattıklarım kesmediyse bir de bu yolu tutun derim.
Reklam
404 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Felsefe ile Sözde-Felsefe
Matthew Lipman, felsefenin ilköğretimde verilmesinin etkilerini incelediği ve sunduğu bu kitapta tarafsız bir analizle karşılaştım. Bu güzeldi; bir düşünceyi -manipülatif bir çerçevede olsa dahi- empoze etmeye ve kanıtlamaya çalışmamış. Evet, kitap felsefenin her eğitim kademesinde olması gerektiğine dair bir inançla yazıldığını gösterse de içinde
Felsefe Okulda
Felsefe OkuldaMatthew Lipman · Usturlab Yayınları · 20234 okunma
Gerek cahil insanlar gerekse idealist düşünürler, mantık çarpıklıkları yanı sıra, maddeye ilişkin bilgilerinin yetersizliği nedeniyle, gözleyebildiğimiz ve gözleyemediğimiz her şeyin cevherini, madde ötesi "varlık"larda ararlardı. Dolayısıyla açıklaması yapılamayanın "yaratılması" ve "düzenlenmesi"nde ilk akla gelen, "tanrı" adını verdikleri madde ötesi "güç" olurdu, Böyle basit yoldan yapılan açıklamalar bazen, istisnai öğeler olarak bilimsel gerçeklere uydurulsa bile, genel ve felsefi düzeyde çökmeye mahkumdur.
Hawking’in en büyük sıkıntılarından biri “hayali zaman” ı, “gerçek zaman” a bağlamaktır. *** Hawking’in hayali zaman tasarımı, ne felsefe, ne fizik, ne de sağduyu açısından geçerlidir. Hawking, uydurduğu bu kavramdan gerçek zamana nasıl geçildiğini hiçbir zaman gösterememiştir. *** Görülüyor ki Stephen Hawking bu sonucu görmüştür ve kendisinin de belirttiği gibi fiziksel kanunların kesilmemesini arzu etmektedir. Birileri Hawking’e arzu edilenle gerçek olanın farkını anlatmalı! Hawking bunun üzerine kendi pozitivizmini evrene yüklemek için “hayali zaman” kavramını tasarladı. Hawking’i pozitivizmin kelamcısı (pozitivist-dinin savunucusu) olarak görebiliriz, O kendi dinine inançlı Hristiyan arkadaşlarının çoğundan daha çok bağlıdır. O, evrendeki fizik kurallarının durduğu anı kabul etmeyi dinden çıkma (pozitivist-olmama) olarak görmekte ve “hayali zaman” ile direnmektedir. Fakat Hawking’in, fizikten felsefeye geçip felsefe yaptığı anlarda, başarılı olamadığı görülmektedir. Fiziki konuları iyi takip edemeyen birçok kişi, ne yazık ki O’nun, evrendeki gerçekliği tam açıklayan bilim yaptığını sanmakta ve kötü felsefesini fark edememektedirler. Ne yazık ki bilimsel konulardan uzak durmayı marifet sayan birçok felsefeci de Hawking’in “hayali zaman” konusundaki yanlışını ve bu yanlışı kurgulayış nedenini anlayamamışlardır. Görülüyor ki bu kavram hem felsefeye, hem fiziğe, hem de sağduyuya aykırıdır. Evrene ne bu kavramı, ne de Hawking’in pozitivizmini yüklemek mümkün değildir.
Hawking, “hayali zaman”ın varlığını önerirken, kendi uzmanlık alanı olan fizikten felsefeye geçmektedir. Çünkü bu kavram bilimsel gözlem ve deneyden kaynaklanan bir kavram değildir. Benim gibi, bilgide bölünme olmadığını, felsefe ve fizik gibi bilgi alanlarının hepsini gerçekliğe ulaşmak için birleştirmek gerektiğini savunan biri, bir fizikçinin felsefe yapmasını, bir felsefecinin fiziki problemlere girmesi kadar hoş karşılar. Fakat sorun Hawking’in felsefe yapması değil, ne kadar doğru felsefe yaptığıdır. Bu noktada “hayali zaman” kavramının fizik ve felsefe açısından gerçekliğini tartışma aşamasına geliyoruz. Soruyu felsefi ağız ile sorarsak “Hayali zamanın ontolojik gerçekliği nedir?” ana sorumuzdur.
Reklam
. . . kimileri de belirli kuruntular onların tüm varlıkları üzerine ışık selleri akıttığı için son derece çekicidirler: örneğin doğuştan Tanrı'nın oğlu olduğunu kabul eden ve bu yüzden kendini masum hisseden Hıristiyanlığın ünlü kurucusunda rastlanır bu duruma; böylece bir kuruntu sayesinde – ki çok katı yargılamamak gerek bunu, tüm bir antikçağ tanrının oğulları kaynamaktadır ne de olsa – aynı hedefe ulaşmıştır: Şimdi bilim sayesinde herkesin elde edebileceği tamamen masum olma, tamamen sorumsuz olma duygusuna.
Sayfa 113 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Toplumsal bir kuramı incelediğimiz zaman, bunun yalnızca bir partinin programı olmakla ve toplumu yeniden yapılandırmayla ilgili belli birtakım idealleri dile getirmekle kalmayıp, çoğu kez belli bir felsefe sistemine, doğaya ve topluma ilişkin genel bir düşünceye bağlandığını da görürüz.
AGORA KİTAPLIĞI
432 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Tek kelime ile MÜKEMMEL bir kitaptı. Bilim Tarihiseverlere kesinlikle tavsiye edebileceğim bir kitap. Okurken cidden zevk aldığım içime nakış gibi işleyen bir kitaptı -ki ben roman, hikaye şiir vb. okumayı sevmem daha çok bilim ve felsefe ile ilgilenirim.- tavsiye ederim :)
Dünyaya Yön Veren En Etkin 100 Bilim İnsanı
Dünyaya Yön Veren En Etkin 100 Bilim İnsanıJon Balchin · Güney Kitap · 202131 okunma
Seyyid Kutub'un zihniyeti 12 Eylül Amerikancı darbenin eğitim politikası
"Şu takdirde kainat, hayat ve insan hakkında en sıhhatli İslami fikrin oluşturulması için bizlere vacip olan şey, garp (Batı) felsefesinin ve ona bağlı ahlak prensiplerinin liselerimizde mutlak surette okutulmamasıdır. Üniversitelerin son sınıfında ve felsefe bölümünde ilk iki seneden sonra ancak okutulmalıdır. Fakat önce hakiki manada İslami bir tedrisat takip edilerek İslam fikriyatı yerleştirilmeli ve İslam felsefesi olarak isimlendirilmelidir." Bu zihniyetin ülkemizdeki yansısı, Amerikancı 12 Eylül darbesinin orta öğre­timde felsefe ve mantık derslerini seçmeli yaparken din derslerini zorunlu kılmasında da somut olarak görülür. Sözde sürekli küçümserren felsefeden bunca korkunun açık bir acizlik göstergesi olduğu ve toplumu daha rahat gütmek amacı taşıdığı açıktır.
Dinlere felsefik açıdan bakılır mı?
Felsefe, gücünü doğruluğundan, bilime uygunluğundan, iç tutarlılığından alır. Oysa dinin gücü, ortalama insanın kendiliğinden yargılarıyla kurduğu bütünlük ve "öbür dünya" beklencisine karşılık vermesinden kaynaklanır. Bu anlamda iç tutarlılığa, derinliğe, bilimle paralellik kaygısıyla hareket etmemiştir. Kuşkusuz sözcüğün geniş anlamıyla, bakış açısı çerçevesinde dinden de bir "felsefe" olarak söz etmek yanlış değildir; ancak aradaki nitel farkı unutmamak koşuluyla ...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.