Bilge Üstüner
@bilus
10 okur puanı
Ocak 2019 tarihinde katıldı
“Levi Strauss’a göre temel yanlışımız , kendimizi her şeyin üzerinde zannederek daima ‘evrenin sahibi’ olduğumuzu düşünmemizdir. Biz diğer canlılardan üstün değiliz; tüm canlılar hayatın bir ifadesidir”
“İki yıldır günlük yazmadım. Bu çocukça şeyi bir daha hiç elime almayacağımı sanıyordum. Oysa çocukça bir şey değil bu, insanın kendisiyle, her insanın içinde yaşayan ilahi ben’iyle konuşmasıdır. İki yıldır uyuyordu ve benim konuşacak kimsem yoktu.”
Sayfa 163Kitabı okudu
“Acaba mutluluk katsayısı çok yüksek bir ruh hali, rasyonel karar vermemizi engelleyebilir mi?
Bunun en çarpıcı örneklerini alışveriş sırasında yaşıyoruz. Eğer hoş kokulu bir ortamdaysak, duygudurumumuz da olumlu bir irtifada seyrediyorsa, bir ürünün onu satın almamızı engelleyecek bazı olumsuz yanlarını görmezden gelebiliyoruz.”
Sayfa 306Kitabı okudu
Okur Takip Önerileri
“Sonunda Aritmetiğin Temelleri’nin ikinci cildini yayımladı ama bir ekle...
Hayatımda tanık olduğum en büyük entellektüel dürüstlük göstergesi, Gottlob Frege’nin bulduğum paradoks karşısındaki tutumuydu.
Gerçeği her şeyin üzerinde tutmak kadar büyük bir entelektüel cesaret olamaz.”
Sayfa 171Kitabı okudu
“1842 yılında hijyen üzerine yapılan bir araştırmada bir İngiliz işçisine ne sıklıkta yıkandığı sorulduğunda şu cevap alınıyor:
Vücudumu hiç yıkamam, bırakırım gömleğim kiri temizlesin. Nasıl olsa vücuduma sürünüyor ve oradaki kiri üzerine alıyor. Zaten bu renginden de belli oluyor. Ama elbette ense, kulak ve yüzümü yıkıyorum.”
Sayfa 26 - EverestKitabı okudu
Protestan Ahlakı
“Çalışmayı Adem ile Havva’nın işlediği ilk günahın bir yükü olarak gören Katolik görüşün aksine, Protestanlar için iş bir ibadetti. Bu da iş gücünün kapitalist manada şekillenmesine yol açarak modern işçiyi yarattı.
Çalışanın zengin olacağı düşüncesi, fakirin tembel olduğu ve dolayısıyla Allah yolunda çalışarak ibadet etmekten kaytardığı ön kabulünü de beraberinde getirdi. Yine bu düşüncenin bir yan ürünü olan zekat ve yardımseverliğin aslında tembelliği desteklediği fikri sermayenin sosyal dayanışma yerine yatırıma dönüşmesine yol açacaktı. Lafı fazla uzatmadan özetlersek, “münzevi Protestanlığın rasyonel ahlakı”nın kapitalist bir toplumu oluşturacak kültürel ortamı yaratmayı başardığını belirterek devam edelim.”
Sayfa 45Kitabı okudu
“Kullan-at kahve bardaklarının bilhassa kapakları çok tehlikelidir. 6 numaralı plastik, polistirenden üretilirler. Bilinen bir kanserojen maddedir ve geri dönüştürülemez. (6 numaralı plastiğin en sık kullanım alanı strafordur.) Polistiren bir kapaktan sıcak bir içecek yudumlamak pek de akıl karı değildir.”
Sayfa 29Kitabı okudu
“Aşk davetsiz bir misafir gibidir.
Kendisi istediği zaman gelir.
Sen daha fazlasını istediğinde gider.”
Sayfa 150Kitabı okudu
“ Bütün evren bir öğle yemeği kutusundaki bir elma dilimine sığar.
Ağaç, güneş ışığı, bulut, yağmur, toprak, hava, çiftçinin alın teri
- hepsi elmanın içindedir.
Teslimat kamyonu, mazot, pazar, para, kasiyerin gülümsemesi
-hepsi elmanın içindedir.
Buzdolabı, bıçak, kesme tahtası, anne sevgisi
-hepsi elmanın içindedir.
Koca evrendeki her şey birbirine bağlıdır.
Şimdi senin içinde var olanları düşün.
Bütün evren içimizdedir. “
Sayfa 121Kitabı okudu
“Bazı insanlar kendi çemberlerinin dışında kalanlara nazik ve cömert davranırken çemberin içindekileri ihmal eder.
Aileyi ve yakın çalışma arkadaşlarını olağan kabul etmek hatadır.
En yakınındakiler mutsuz olduğunda, inşa ettiğin her şey bir anda yıkılabilir. “
Sayfa 88Kitabı okudu
“ Bir karar alırken kaç kişinin o karardan faydalanacağını anlamaya çalış. Sadece senin egonu tatmin ediyor ve gereksiz yere pek çok insanı incitiyorsa o zaman yanlış karardır “
Sayfa 87Kitabı okudu
“Aydınlanmış bir insan sen ve ben ikiliğini aştığı zaman hayatı uzun bir oyun olarak görür. Nüktedan ve gamsız kalabilmesi bu yüzdendir. Rolünü oynar ama bunun bir gösteri olduğunu hiçbir zaman unutmaz.
Hayat bir tiyatro gibidir. Sana bir rol verilir. Rolü beğenmezsen, istediğin rolü yeniden yaratma gücünün sende olduğunu aklından çıkarma.”
Sayfa 71Kitabı okudu
“Uyanıkken bile bir uyurgezerden farkımız olmaz. Bir şeyleri farkında olmadan yaparız. Gözlerimizin açık olması uyanık olduğumuz anlamına gelmez. Uyanık olmak, farkındalık alanında neler olduğunu bildiğin anlamına gelir. Düşünce ve duygularını körü körüne takip etmek yerine uyanık kal ve ruh halini çok geç olmadan tanı.”
Sayfa 66Kitabı okudu
“Sorunun, çözümü bulmak için kendini çok fazla zorlamadan zihninde zaman geçirmesine izin verirsen cevap kendiliğinden gelecektir.”
Sayfa 36Kitabı okudu
“Hayat bize hatalarımızın üzerinden dersler verir. Bir hata yaptığın zaman kendine sadece o hatadan ne öğrenmen gerektiğini sor.
Bu tür dersleri alçak gönüllülük ve minnetle kabul ettiğimiz zaman çok daha fazla büyürüz.”
Sayfa 29Kitabı okudu
Yaygın Öfke Efsanelerini Yok Etmek
Öfke tamamen ödeşmekle alakalıdır :
Öfkenin arkasındaki en yaygın güdünün otorite veya bağımsızlık kurma arzusu ya da kişinin imajını iyileştirme arzusu olduğu kanıtlandı. İllaki zarar verme amacının olmasına gerek yok. İntikam ikinci sıradaki güdü. Üçüncü sıradaysa yine başkasına zarar vermeye yönelik hiçbir açık niyet olmaksızın birikmiş engellemelerden kaynaklanan enerjinin atılması var.
Sayfa 10Kitabı okudu
İnsanın hayvandan farkı, düşüncelerini yönetiyor olmasıdır. Oysa hayvanlar tabiat ana ne derse onu yapar. Örneğin göç etme zamanı gelmiş bir kuş hiçbir zaman “Ben bu sefer gitmek istemiyorum”diyemez. Yani kendi başına karar alamaz, hayata bırakır kendisini. Bu adam, bu sefer göç etmek istemiyor, hatta mevsimleri durdurun, ben göç etmeyeceğim diye bağırıyor sanki.
Sayfa 202Kitabı okudu
Tokyo Kumamoto’dan geniştir. Japonya da Tokyo’dan geniştir. Ve Japonya’ya kıyasla da insanın kafası geniştir, aklını ele geçirmelerine izin verme. Yoksa Japonya’ya hizmet ettiğini sanırken bile sadece ona zarar verirsin.
Sayfa 28Kitabı okudu
