“Kusursuz metin diye bir şey yoktur.Tıpkı kusursuz umutsuzluk diye bir şeyin olmadığını gibi,”
Bir insanı bir kanıya vardıktan sonra sevecek yerde, sevdikten sonra bir karara varmak isteyenler, işi tersinden tuttukları için her şeyi altüst ederler.
Reklam
Korkunç ihtimalleri gözümün önüne getirsem, düşünsem, hiçbir iş göremez olurdum, onun için eşek gibi çalışmaya dalıyorum, birçok etüt çıkarılyorum; içimdeki fırtına dayanılmaz gibi oldu mu, bir kadeh daha içiyorum sersemlemek için.
Asr-ı Saadet'ten sonra İslam'a muhatap olan millet ve ümmetlerin İslam'ı öğrenme ve kabul etmede tamamen uzak ve bigâne kalmalarına esefle kaydedelim ki İslam'ı hiç duymadıkları ve yanlış anladıklarından ziyade, müslümanlardan gördükleri kötü yaşayış ve davranışlar olmuştur. İslam'ı kabul edenlerin inceledigimiz zaman bunların iki ana grup teşekkül ettirdiğini görürüz. 1-Allah'a ve İslam' a samimiyetle bağlı müslümanların örnek yaşayışlarından etkilenerek müslüman olanlar 2-Hür düşünce ve tarafsız bir araştırmayla İslam'ın hakikatini anlayarak diğer dinlerin butlanından İslam'a sığınanlar. Şüphesiz birinci grup ikincide kat kat fazladır. Müslümanlar bilmelidirler ki kendi yaşayışlarını İslam'ın hükümlerine göre tatbik eder iseler, Avrupası ile Amerikası ile bütün bir cihan kapıları İslam'a kapısını sonuna kadar açacaktır.
Sanıyorlar ki, hem Hilafet ile yönetilir, hem Tam Bağımsız olabiliriz! Bilmiyorlar ki, Hilafet ile yönetilirsek, Misak’ı Milli sınırları içinde yaşayan Hıristiyanlara vs. İslam ’ın bir buyruğu olarak özerklik, yani devlet içinde devlet vermek zorunda kalırız. Bu ayrıcalıkları bizden ‘İslam ’ın gereği budur' diye diye alırlar; Türkiye'deki Hristiyanlara vs. özerklik verince de, Misak’ı Milli sınırları içerisinde Müslümanların borusunun ötmeyeceği özerk bölgeler kurulur, bu ise ‘Tam Bağımsızlık’ı içinden yıkacak bir durumdur!
Sayfa 254Kitabı okudu
Aşkına, gerçek bir korkunun zehri karışmıştı artık. Bunun sonu da zulümdü.
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.