Hastalığın en ciddi döneminde insanca duyguların, işkenceli bir ölüm korkusundan daha güçlü olduğu tek bir duruma tanık olundu. Beklenenin ötesinde, acıyı aşarak aşkın birbirlerine doğru savurduğu iki sevgili vakası değildi bu. Söz konusu, uzun yıllardır evli olan yaşlı Doktor Castel'le eşinin durumuydu. Salgından birkaç gün önce Madam Castel komşu bir şehre gitmişti. Eşi az görülür bir mutluluk örneği sunan şu karıkoca ilişkilerinden biri değildi onların ki; hatta anlatıcı, o ana kadar eşlerin birlikteliklerinden aldıkları haz konusunda kendilerinin de emin olmadığını her ihtimali göz önüne alarak ileri sürecek durumdadır. Ancak bu ani ve uzatılmış ayrılık, onların birbirlerinden uzak yaşayamayacaklarına inanmalarını ve ortaya çıkan bu gerçeğin yanında vebanın önemsiz kaldığını anlamalarını sağladı.
Vebaya direkt dolandırmadan Veba diyen Castell'diKitabı okuyor
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
çünkü ayrılık da sevdâya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili
hiç bir anı tek başına yaşayamazlar
her an ötekisiyle birlikte
herşey onunla ilgili
Attila
Tesellinin geçerliliğini çoktan yitirdiği safhaya gelmişlerdi anlaşılan, günlerdir dudaklar mühürlü, çeşitli şakalar ve komikliklerle savuşturulan hüznün kocaman gövdesiyle artık ortama hâkim olduğu, sıkı sıkı içeride tutulan duyguların artık kendini koyuverdiği dakikalara erişmişlerdi. Bir babaya dahi insan içinde gözyaşı döktüren o insafsız ayrılık anı gelip çatmıştı.
Aslında o kadar da önemli biri olmadığımız ortaya çıktığında neden üzülüyoruz ki. Bunu temel bir aydınlanma anı olarak ele alabilsek daha iyi olmaz mı? İnanmak dediğimiz şey sonuçta insanın içinde başlattığı bir eylemdir ve güzelliğe, aşka inanmak kadar ayrılığa da inanmak hazır olmak gerekir. Yani her güzelliğin sonunda bir kopuş bir ayrılık pusuda bekler. Madem öyle o zaman başımıza gelen bu gibi tatsızlıklara bizi kendi bilinmeyenlerimizle yüzleştiren hayırlı felaketler gözüyle bakmamız gerekmez mi?
#ahlatağacı
Ah güzelim,
İncinmiş bir sesi vardır yağmurun;
Yanaklarına vurduğunda hissedersin.
Ve bir veda sözcüğü, saçlarına,
Titreyen bir öpücükle dokunduğunda;
Bu anı dondurmaya yetmez nefesin.
Bir film sahnesi gibi
Akar gider ayrılık,
Neylersin...
açılmış sarmaşık gülleri
kokularıyla baygın
en görkemli saatinde yıldız alacasının
gizli bir yılan gibi yuvalanmış
içimde keder
uzak bir telefonda ağlayan
yağmurlu genç kadın
Slmlr
Türk şiirini bir adım öteye taşıyan, ilk sayfasından son sayfasına kadar türlü duyguları barındıran; ara ara kendinizi, ara ara sevdiceğinizi bulabileceğinizi düşündüğüm bir eser ile karşınızdayımm.
"Yazdıkça bitmeyen şiirlerde boğuluyor insanlar
Kelimelerin ahengiyle başları dönüyor"
Kesssinlikle baş döndüren cinsten
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
çünkü ayrılık da sevdaya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili
hiçbir anı tek başına yaşayamazlar
her an ötekisiyle birlikte
herşey onunla ilgili