Nevruz Türklerin Ergenekon'dan Çıkış Bayramıdır.
Bu yazıyı okumaya başladığınızda Bölücüler yine o tehdit dolu Nevruz kutlamalarından birini gerçekleştirmiş olacaklar. Bu yılı "çözüm Nevruzu" ilan ettiler. Muhtemelen yaktıkları nefret ateşinin üzerinden "Öcalan'a özgürlük" sloganlarıyla atlayarak "ayaklanma"
Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün tüm dünya çocuklarına ırk, dil, din ayrımı gözetmeksizin hediye ettiği;
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'mızı kutluyor, ATA'mızı bu vesile ile saygı, sevgi ve özlemle anıyorum.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, dünyada hiçbir ülkede bulunmayan iki farklı unsuru bir araya getiren
...Ve bir gün
Bilad-ı İslam'ın her semtinde kurulacaksa düğün
İşte o gün aşkına bugün bayramdır.
Bugün, o gün aşkına seyrandır.
Aşkınız bayram olsun.
Bayramınız mübârek olsun...
"Kaç yıldır görmüyorsun buraları?" diye sordu Enver.
Gözlerimi kerpiç damlarda, demiryolu boyunca uzanan tel örgüde, tel örgünün arkasındaki Suriye toprağında ve daha ötede, akşam karanlığına gömülen Resulayn kasabasında gezdirdim bir süre.
"On iki yıl," diye mırıldandım.
Sonra, on iki yıl adını verdiğim zaman dilimi,
"Alıntı"
Nedir bu #blackfriday yani #karacuma?
Avrupa'da Noel'den önceki son cuma'ya verilen isimdir. İlk olarak Amerika'da başlatılan bir alışveriş çılgınlığıdır.
Peki bundan bize ne?
Özellikle bu yıl, ülkemizde de aynı adla bu akımın yaygınlaştığını görüyoruz.
Elin gavuru, o gün çok fazla izdiham olduğu için mi, İslam düşmanlıklarından dolayı mı bilmeyiz ama, bir sebeple Noel'den önceki son cuma'ya kara demiş.
Gavur için İslam beladır. Müslümanlar düşmandır. İslam aleyhine her ne yapsalar şaşılası değildir.
Peki bizdeki ticaret erbabına ne oluyor ki, kara cuma adında indirimli alışveriş günleri başlatıyorlar?
İslam mayası ile karılmış bu topraklarda, hayret veren batı hayranlığı, gavur özentisinin anlamı nedir?
Allah Rasulû sallallahu aleyhi ve sellem'in "kertenkele deliği" hadisi geldi aklımıza. “Sizler karış karış, arşın arşın sizden öncekilerin yolunu izleyeceksiniz. (onlar) kertenkele deliğine girecek olsalar, siz de onları takip edeceksiniz." buyuruyordu hani.
O günleri ziyadesiyle gördük maalesef.
Allah’ın yarattığı günlerin karası, belalısı, uğursuzu olmaz kardeşlerim.
Hele cuma bizim için bayramdır. Apaydınlıktır.
İslama ait olan her şeyden utanan, buna mukâbil gavurun yaptığı her adeti içselleştirmeye çalışan ahmakların işlerine destek vermeyin. Tepki olarak, o günlerde onlardan alışveriş etmeyin ve tepkinizi gösterin.
Unutmayın!
.
"Kim bir kavme (topluluğa) benzemeye çalışırsa o, onlardandır." (Ebu Davud, libas 4)
"Babaannem biri hariç
bütün torunlarını severdi. O ise en
iyi talebe olandı. Bir defasında ona
dedim ki: 'Babaanne, aramızda en
başarılı talebe olan Hasan'ı neden
sevmiyorsun?" O da bana: 'Aliya, o
bana değil kendine başarılıdır. Üç
bayramdır ziyaretime gelmiyor' diye
cevap verdi. İnsanların başarılı
olmaları güzeldir ancak bununla
beraber halk için mi yoksa kendileri
için mi çalışıyorlar sorusu önemlidir.
Bu zor ve acayip bir zamandır.
Kontrol yoktur, çok şey insanların
insafina, güvenine bırakılmıştır.
Basit olarak her şeyi kontrol
edemiyorsunuz.İşte bu sebeple,
bazen kontrol mümkün olmadığı için
kimin kendine 'başarılı kimin ise
halk için başarılı olduğu görülür."
Seher Hayri ile yani aşık olduğu adamla buluşmaya gider pastaneye. O gün günlerden bayramdır. Çok seviyor Hayri’yi. Annesi Sultanda izin verir kızına. Nasılsa kızına güveni tamdır. Bir namussuzluk yapmaz asla.
“Kaç yıldır görmüyorsun buraları?” diye sordu Enver.
Gözlerimi kerpiç damlarda, demiryolu boyunca uzanan tel örgüde, tel örgünün arkasındaki Suriye toprağında ve daha ötede, akşam karanlığına gömülen Resulayn kasabasında gezdirdim bir süre.
“On iki yıl,” diye mırıldandım.
Sonra, on iki yıl adını verdiğim zaman dilimi, içinde taşıdığı on iki
"Yıllar önceydi, sene 1972. O zamanlar genç bir gazeteciydim. Türkiye’den bazı siyasiler ve iş adamları İsrail’e resmi ziyarette bulunuyorlardı. Biz de gelişmeleri izlemek için oradaydık. Bir sıcak mayıs akşamıydı. Her ziyarette olduğu gibi sıradan bir işti anlayacağınız.
Ziyaretin dördüncü günü bize tarihi ve turistik yerleri gezdirmeye
Son okuduğum birkaç kitaba bakınca kendimi iyiden iyiye bir anda Rus edebiyatının içinde bulmuşum. Haliyle okuduğum eserler neticesinde hepsi de Rusların o dönemde yaşayışları, kültürleri, dini inanışları hakkında bilgi sahibi olmama vesile oldu ki bu kitapda cok fazla hissettim. Hatta kitaptan bir alıntıyla şöyle diyor;
" Hüzünlü ve yoksul bir yasam yasayan Ruslar, dertlerini kendilerine eğlence yapmışlardı. Acılarıyla çocuklar gibi oynuyor ve hiçbir utanma duymuyorlardı.
Günlük yaşamın durgunluğu içinde, mutsuzluğun kendisi bir bayramdır, yangınsa bir eğlence. Silik bir yüz üstünde bir çizik bile bir süstür."
Maksim Gorki'nin kitabını okumak yaz tatili planımda yoktu aslında. Komşuzun kızında görünce bir anda elime geçti. Kitabı okurken çocugun yasadığı her şeyi ta yüreğimde hissetmem, onun acı ağlayışlarını düşününce bazen kitabı kapatıp bırakasım geldi ama okudum tabiki. Onun sözleriyle cocukluguna şöyle der;
" Bana öyle geliyor ki,ben çocukluğumda, birçok basit ve silik kişilerin, tıpkı arılar gibi, yaşam üzerindeki deney ve düşüncelerinin balını getirip bıraktığı bir kovan gibiydim. Bunlardan her biri ve herkes kendi tarzına göre, ruhumu cömertçesine zenginleştiriyordu. Bu bal gerçi cogu defa kirli ve acıydı, ama ne de olsa, bilginin her türlüsü değerli bir maldır." diyor Gorki. Tüm kitap boyunca o güzel edebi dilini size yansıtıyor. Okumak isteyenlere iyi okumalar :))
ÇocukluğumMaksim Gorki · İş Bankası Kültür Yayınları · 201415,7bin okunma