Kızaran bir çift göz,
Titriyen bir dudak,
Islanan yanaklar,
Ve paramparça bir ben bıraktın geride,
O yüzden artık bakma arkana,
O yarattığın yıkıma tekrar bakıp umutlandırma...
Sanki o an yaşadığı bir aşk değil, ilahî bir çağrıdır. Gördüğü şey bir çift göz değil, onu sıcak ama karanlık ve esrarlı bir âleme çağıran tuhaf bir yazgının ilk işaretidir. Bu âlemin zehirli olduğunu çok sonra anladı.
“ Ansızın bir karşılaşmaydı çok tuhaftı bilemedim, ney di? Sahiden iki çift göz bir kaç cümle sadece o kadar dı nasıl bu kadar derin hissedilir bilemedim, sanki yıllardır iki çift göz ve cümleler vardı gibi nasıl bir duygu bu? Aman tanrım sanırım kalbime bi haller oluyor. Bilemedim!”
Bazen insan alıp başını gitmek istiyor. Nereye, nasıl olduğunu hiç düşünmeden...
Sonra karşısına duvar gibi bir gerçek dikiliveriyor. Sen nereye gidersen git kafanın içindekiler hep seninle geliyor. İçim daralıyor, kalbim sıkılıyor.. İnsan istiyor ki dünyada bu imtihan yurdunda, gurbette kendini anlayan bir çift göz, yanındayım ve seni anlıyorum diyebilen bir kalp...
Ve insan yine çareyi Allah'ta buluyor. Kendimi ona sığınırken onun huzurunda ağlarken buluyorum. Allah'a sarılıyorum, ona yaslanıyorum...
Bazen bir düş tutar insanı ayakta
Bazen bir hayal tutar insanı ayakta
Bazen bir umut tutar insanı ayakta
Bazen bir hasret tutar insanı ayakta
Bazen bir çift yeşil göz tutar insanı hayyata...
“Pahalı bir semtte ev sahibi olmak mı daha hayati yoksa koşulsuz şartsız ömrünü teslim edeceğin bir çift göz mü? Kendine lüks bir araç almak mı daha hayati yoksa kıt kanaat geçinip son paranla sevdiğine bir demet papatya almak mı? Karar ve tercih sizin fakat bana göre aşk; sayılabilen, ölçülebilen, hesap edilebilen her şeyin çok ötesindedir ve daha kıymetlidir.”
Bir bıçak sapla bu aciz kalbime,
Başka yapabildiği bir şey yok sevmekten başka,
Bir çift dünyalara bedel göz görüyor,
Sonra da doğru düzgün atmayı bırakıyor...