Eskiden disiplin anlayışları o derece sertti ki, eği­tim, zorbalık dürtülerinin bir boşalma kapısı haline gel­mişti. Çocuğa acı çektirmekten zevk almak gibi sadistçe olan asgari disiplini sağlayabilmek mümkün müdür? Es­ki kafalılar, pek tabiî, böyle sadistçe bir zevk duydukla­rını inkâr ederler. Şu hikâyeyi herkes bilir: Babası kızıl­cık sopasını kullanırken, oğluna. «Evlâdım, bu sopa seninkinden çok benim canımı yakıyor,» demiş. Çocuk da cevap vermiş: «Öyleyse babacığım, siz beni dövmeyi bı­rakın da ben sizi döveyim, olur mu?»
Calvin C.
Dünyada hiçbir şey azmin yerini tutamaz.Yetenek tutamaz, çünkü yeryüzünde en çok bulunan şey,yetenekli ve başarısız insanlardır.Deha da tutamaz, çünkü değeri bilinmemiş dahilerin hikayesi neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir.Eğitim de tutamaz, çünkü dünya eğitimli fakat hiçbir işe yaramayan insanlarla doludur.Sadece , azmin ve kararlılığın sonsuz bir gücü vardır.
Reklam
İki Mağaranın Hikâyesi
Morpheus Neo'ya "Zihnin için bir hapishanede," der. Köleler, savaş mahkûmları, toplama kampı kurbanları bile, an gelir, zihinlerinde özgür olurlar. "Bedenime sahip olabilirler, ama ruhuma asla." Köleliğe ve mahkûmiyete karşı bu direniş çağlar boyunca birçok kahramana şiar olmuştur. Örneğin Epictetus, Fredrick Douglass,
İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki büyük değişiklik, yani bilimsel-teknolojik devrim, bütün dünyayı olduğu kadar Türkiye'yi de derinden etkiledi. Kültürel değişmenin en ağır yükünü omuzlarında taşıyan ve devlet yönetimi, eğitim, ekonominin düzenlenmesi gibi birçok sorumluluğunu şiirde, tiyatroda, romanda yüklendiği sorumluluktan koparmamış,
ve Sabahattin Ali hikayesi başlar..
Eylül sayısını hazırlıyorlardı ve anlaşılan Nazım'in keşfi olan Sabahattin'in yazısı o sayıya girecekti. Gayriihtiyari sevindi şair. Bir kez daha anlattı genç Sabahattin'in Resimli Ay'a gelişini. "Siz de biliyorsunuz, bana Almanya'dan şiirler gönderirdi.Sonra kalkıp geldi. Bir faşistin gözünü patlatmış,bunu üzerine hem eğitim gördüğü okuldan hem de Almanya'dan kovmuşlar, inanabiliyor musunuz?"
Sayfa 119
Kendimi gördüm
Fotoğraf çekmeyi çocukluğundan beri sevdiğini, bununla ilgili bir eğitim almadığını, bildiğin her şeyi, dergileri, kitapları araştırıp okuyarak, deneyerek öğrendiğini söylemiştin. Bir duyguyu, bir hikâyeyi yakaladığındaki heyecanı, kağıt üzerinde donup kalmasının seni nasıl büyülediğini. Hobiden öte bir tutkuydu senin için. Gördüğün her şey fotoğraf konusuydu. Dilenciler, kediler, köpekler, kuşlar, ağaçlar, yıkık dökük evler, yollar, karlı dağlar, camiler, mezarlıklar, gemiler, teneke saksılarda sardunyalar, duvarda yeşeren çiçek, şehrin üzerinde doğan ve batan güneş... Heyecan duyduğun şeyler o kadar çoktu ki.
Reklam
425 öğeden 261 ile 270 arasındakiler gösteriliyor.