Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
senin yaşamın benimkinden daha zengin, daha acı dolu ve sıkıntılıydı, ama
Bununla, senin böylesine anlamlı bir şey yaşamadığını kastetmiyorum; tersine, senin yaşamın benimkinden daha zengin, daha acı dolu ve sıkıntılıydı, ama işte tam da bu yüzden başına bu türden bir şey gelmedi. Birinin önünde çıkacağı beş alçak merdivenin basamağı, bir başkasının önündeyse tek ama o beş basamağın toplamı kadar yükseklikte bir basamak olması gibidir bu.
Sayfa 45 - Türkiye İş Bankası, Kültür Yayınları, 22. Basım, Franz KafkaKitabı okudu
İlkokulun birinci sınıfını asla geçemem diye düşünüyordum, ama başardım, hatta dereceye bile girdim; ancak lise giriş sınavını asla kazanamam sandım ya kim başardım; ama artık lise birinci sınıfta mutlaka sınıfta kalırım dedim; hayır, sınıfta kalmadın ve sürekli başardıkça başardım. Ancak bunların sonucunda bir güven doğmadı, tersine - senin aksi yüzünden bunun adeta kanıtını bulurdum - ne kadar çok başarırsam, işin sonunun o ölçüde kötü biteceğinden kuşkum yoktu.
Sayfa 42 - Türkiye İş Bankası, Kültür Yayınları, 22. Basım, Franz KafkaKitabı okudu
Reklam
Aslında fiziki bir hastalık değildi. Ancak hiçbir şeyden emin olmadığım için, her an varlığımın yeniden doğrulanmasına ihtiyaç duyduğum için, gerçek anlamda, kuşku barındırmayacak şekilde, tek başıma, yalnızca bizzat açıkça belirlediğim hiçbir şeye sahip olmadığım için, aslında mirastan yoksun bırakılmış bir erkek evlat olduğum için en yakınımdaki şeye, kendi bedenime de güvenim kalmamış elbette.
Sayfa 40 - Türkiye İş Bankası, Kültür Yayınları, 22. Basım, Franz KafkaKitabı okudu
-Senin İçin- Şiiri (Gündüz Aydın)
Açılan her kapıda, hatıran var, gelsene Bulutların döktüğü, yaşlar senin içindir. Nazlarından yoruldum, artık kadrim bilsene Bağırlara basılan, taşlar senin içindir. Şu kuşların feryadı, rüzgârların sorduğu Dalıp dalıp giden göz, rüyaların gördüğü Her saat, her dakika, hayâllerin kurduğu Kırık-dökük yaşanan, düşler senin içindir. Kader dedim
Sayfa 72 - Ay YayınlarıKitabı okudu
Maksat güneşe yerleşmek değildir aslında, güneşin zaman zaman ısıttığı, ışığını saçtığı küçük bir köşede yaşayabilmektir amaç.
Sevgilinin diyarından gelen ve mektup getiren bu güzel haberci, adeta onun miskler kokan siyah hattından bize bir can hamaili getirdi.
Reklam
Önemli bir mektup hadisesi daha var şüphesiz. Biliyorsunuz. Enver Paşa da saraydan bir sultanla evlenmiştir. 1914'te evlendiği eşi Naciye Sultan, Sultan Abdülmecid Han'ın torunu ve Şehzade Süleyman Efendi'nin kızıdır. Kendisi Sultan Reşad ile Vahdeddin'in de yeğeni oluyordu. Neticede hükümdar damadıydı; bu kişilere "Dâmâd-ı Şehriyârî" denir. Enver Paşa, Naciye Sultan'ı çok sevmiş ve hayatının sonuna dek ona mektuplar yazmıştır. Bu mektupların bir önemi, Paşa'nın fikirlerini ve ideallerini eşiyle paylaşması bakımından getirdiği yeniliktir."
Sona Doğru 10 Aralık 1975 Çarşamba, Ankara. Sabahın sekizi. Küçük Esat'ta Refet Körüklü Bey'in evinin önünde bir araba bekliyor. Arabanın aynası arızalı. Muzaffer Eriş, vidayı sıkıştırıp aynayı onarmaya çalışıyor. Ayna birden fırlıyor, düşüyor ve paramparça oluyor. Ayna kırılmıştır. Bu bir felaket habercisidir. Aynı saatlerde İstanbul.
Hürriyet bizim memleketimizde bir gazete ismidir, bir de Anka kuşudur. Konuşmak korku… Yazmak korku… Çok şükür ki düşünmek korku değil!
Sayfa 190 - Şadi UsalKitabı okudu
HPL'nin kullandığı yazım tekniklerinin peşine düşenler, onun genç mektup arkadaşlarına yazdığı mektuplarda, yorumlarda, tavsiyelerde de işaretler aramayı deneyebilir. Ama yine de sonuç şaşırtıcı ve yanıltıcıdır. Bunun sebebi öncelikle Lovecraft'ın muhatabının kişiliğini dikkate almasıdır. O her zaman yazarın ne yapmak istediğini anlamaya çalışmakla başlar işe; akabinde de sadece, söz konusu hikâyeyle tam olarak uyumlu, kesin ve nokta atışı öneriler getirir. Dahası, sık sık önce kendisinin ihlal ettiği tavsiyelerde bulunduğu olur; hatta "canavarca, ağza alınamayan, adlandırılamayan gibi sıfatların kullanımının abartılmamasını" öğütleyecek kadar ileri gider... Ki bu, onu okuyan için oldukça hayret vericidir. Genele uyarlanabilecek tek belirti aslında 8 Şubat 1922 tarihinde Frank Belknap Long'a yazdığı bir mektupta bulunur: "Asla hikâye yazmaya çalışmam, hikâyenin kendisinin yazılma ihtiyacı duymasını beklerim. Bile isteye bir hikâye yazma amacıyla işe koyulduğumda sonuç yavan ve düşük nitelikli olur."
Sayfa 49 - 50Kitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.