Bir ağaç kesildiğinde ve çıplak, ölümcül yarasını güneşe gösterdiğinde,
gövdesinden geriye kalan o ak kütüğünden, o mezar
taşından tüm tarihi okunabilir: Yaş halkaları ve yumrularında
birebir yazılıdır tüm mücadeleler, tüm acılar, tüm hastalıklar,
tüm mutluluk ve serpilişler, kurak yıllar, bereketli yıllar, savuşturulmuş
saldırılar, atlatılmış fırtınalar. Ve her köylü çocuğu
bilir en sık yaş halkalarının en sert, en iyi odunda olduğunu,
dağların tepelerinde, her daim tehlike altında en yok edilemez,
en güçlü, en mükemmel ağaçların büyüdüğünü.
Tapınaktır ağaçlar. Onlarla konuşmayı, onları dinlemeyi
bilen hakikati öğrenir. Öğretiler ve reçeteler vaaz etmez onlar,
münferit şeylere aldırmadan hayatın kadim yasasını söylerler.