Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ne söyleyebiliriz yarın bir taş konuşmak isterse? Bir portakal ağacı saçını başını yolarak Yollara düşerse birden? Çiçekler ölülerin yüreklerinde büyür Toprak öyle çok ölüyle dolar ve Deniz, bir ölü yıkayıcısı olarak vurursa kıyılara? Fundalıkların dibinde biriken kireç Suların saçlarındaki yakamoz duvak Sorarsa, sorarsa yineleyerek: Neden? Benim ne işim vardı, insanların tarihinde? Yerde sürüklenen ölü, gazetede bir resim Çiçekler götürüyoruz sevgililerimize Senin yattığın topraktan koparılmış Bir yaz günü, geceyarısı uyanıp Bir bardak su içiyoruz musluktan O su, senin damarlarından geçerek gelmiş Kimse düşünmüyor beyninle yüreğinin Arasında durduğunu dünyanın ekseninin... İşte o zaman bir suç çağrışımı oluyor yaşamak Dünya özür dileyecek senden bir gün Biliyorum, tarih orda başlayacak... Yere sürüklenen ölü, göğe kıvrılan bıçak Yüzün, dünyaya yakılan ağıtların önsözü olacak...
Bir zamanlar insanlar çocukluklarını yaşarken mutlaka bir ölüyle karşı karşıya kalırlardı. Ama refah içindeki Batı’da, iki Dünya Savaşı’nın kitlesel kıyımından sonra, ölümle karşılaşmadan yaşamak, korunmuş bir kuşağın ayrıcalığı ve kırılganlığı haline geldi. Cinselliğe ve mala ve daha pek çok şeye aç olan bu gürültücü kuşak yok olma fikrine karşı çok hassastı.
Sayfa 277Kitabı okudu
Reklam
_Totem: Kutsal sayılan herhangi bir şey. Tanrılar, putlar, uğur getiren eşyalar, dilekler, dua, kara kedi,13 sayısı vs. totemdir. Olması istenen dileklerin, kutsal varlıklar aracılığıyla yerine gelmesi için totemler devreye sokulur. Totem yapabilmek için, şans getirdiğine inanılan bir sözün söylenmesi ya da hareketin yapılması gerekir. Sözlü
Ölüm idraki, ölümle birlikte yaşamak bence insanın hayattaki duruşunu çok etkiliyor. Yaşarken ölüp yeniden doğabilirsin ve hayatın içinde yeni bir hayata başlayabilirsin. Ya da öldükten sonra hayatın başka bir şekilde, başka bir boyutta devam ettiğini düşünebilirsin... Öyle bir çağa yaşıyoruz ki ölüm yasaklanmış durumda. Uzun zamandır evinde ölmüş bir insan görmedim, duymadım. Herkes hastanede ölüyor. azından büyük şehirlerde böyle. Evde ölsen bile hemen morga, oradan da cenazeye... Halbuki çocukluktan hatırladığım, ölüler evde bekletilirdi, bir gece kalırdı, başında dua okunur, konuşulur... Evin içinde ölüyle birlikte durmak bir başka deneyime ve ölümle ilgili düşünmemize yol açardı. Şimdi hayat ölümü yasakladı. Ölümü düşünmemiz bile istenmiyor. Bütün bu hobi sektörlerinin, boş zaman sektörlerinin hafta sonu ve tatil programlarının ve buna benzer şeylerin temelinde ölümden kaçma, ölümle bağlantımızı koparma isteğimiz var diye düşünüyorum.
" On dört yıl bir ölüyle yaşamak . Sevmeyen , hiç sevmeyecek olan bir erkek değil yalnızca . Bir ölü . "
Sayfa 175 - Can yayınlarıKitabı okudu
Canlısıyla nasıl yaşadıysa, ölüsüyle de öyle yaşamaya karar verdi. Artık mezarına onu hatırlamak için değil, onunla beraber olmak için gidiyordu; ona bakan, ama geçmişten değil, şimdiki andan ona bakan o gözleri görmek için gidiyordu. O zaman onun için yeni bir hayat başladı; ölüyle birlikte yaşamak. Zamanını yeni bir duvar saatine göre düzenlemeye koyuldu.
Reklam
Canlısıyla nasıl yaşadıysa, ölüsüyle de öyle yaşamaya karar verdi. Artık mezarına onu hatırlamak için değil, onunla beraber olmak için gidiyordu; ona bakan, ama geçmişten değil, şimdiki andan ona bakan o gözleri görmek için gidiyordu. O zaman onun için yeni bir hayat başladı; ölüyle birlikte yaşamak. Zamanını yeni bir duvar saatine göre düzenlemeye koyuldu.
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.