"Ben keyif aramıyorum. Tanrı'yı istiyorum, şiir istiyorum, gerçek tehlike istiyorum, özgürlük istiyorum, iyilik istiyorum. Günah istiyorum.’’ (s. 238)
1. Ütopya’dan Distopya’ya Geçiş
Distopik bir eseri inceleyebilmek için öncelikle, hem distopyaların ortaya çıkmasında büyük payı olan ütopyayı hem de distopyayı tanımlamak gerekir.
Bu yüzden kitapta tarihi olaylardan çok, hoşuma giden alıntıları paylaştım. Kitapta hurafeleri, iftiraları baz alarak kurgulanmış tarihi bi içerik olmayan romandır. O dönemde 100 bin haşhaşinin yaşadığı iddia ediliyor. Bu rakam oldukça uydurma bir rakamdır. Zira rakamların sayısı gerçek olsa Selçuklu'da bütün devlet kademelerini kontrol
Kitabı okuyacak olanlar ya da şu an okumakta olanlar okumak istemeyebilir. Sürpriz bozan olmayacak yazımda ancak bazı hataları örneklendirirken hikâyeye dair parçalar kullanmak zorundayım. Bunları bilerek okumak istemeyebilirsiniz.
İskender Pala bundan önceki romanı Karun Ve Anarşist’ ten sonra beni bir kez daha hayal kırıklığına uğrattı. Bir
Askerlik benim anlamakta zorluk çektiğim bir meslek. Çok zor bir meslek, zira insanın özgür iradesini kapının dışında bırakması ve -doğru olmadığına inansa dahi- verilen emri yerine getirmek zorunda kalması gerçekten büyük bir iç savaşım gerektiriyor olmalı. Hele bir de verdiğiniz emirlerle yüzbinleri -hem de 18-20 yaşındaki gencecik, size güvenen
Uzun yıllar Türk basınının başında Demokles'in kılıcı gibi sallanan bir baskı silahı da 1926'da kabul edilen Ceza Kanununun basınla ilgili maddeleri olmuştur. Bu maddelerin en ünlüsü Faşist İtalyan Ceza Yasasından alınarak 1936'da bizim Ceza Kanununa eklenen 142. madde idi. Bu madde şöyleydi:
"Sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar
_Psikolojik harp, dünyanın en güçlü silahıdır. İnsan zihnini biçimlendirme sanatıdır. Aldatmadır, hiledir, düşünceleri manipüle etmek ve zehirlemektir. Düşmanı suya götürüp susuz getirmektir. Var olmayanı varmış gibi göstermek, var olanın zihinlerde reddedilmesini sağlamaktır. Başkalarının etkisi altında oldukları halde kendi iradeleriyle hareket
Milletimiz Orta Asya’daki hayatının en eski yüzyıllarında atı ehlileştirmek suretiyle mesafeleri kısaltmayı bilmiş, böylelikle geniş bölgeleri kontrol etmek imkânını bularak büyük devlet kurmak başarısını sağlamıştır. Başka milletler ancak şehir devletleri kurabilirken, birçok şehirleri de içine alan bu devletler, Türklerde cihan hâkimiyeti ve
“Ve eğer başka herkes Parti'nin dayattığı yalanı kabulleniyorsa –eğer bütün kayıtlar aynı masalı söylüyorsa–, o zaman yalan tarihe geçecek ve gerçek olacaktı.”