“Yaşlandım,” yerine, “İlahi hayat konusunda bilge bir kişiyim,” deyin. Şirketlerin, gazetelerin ya da istatistiklerin size yaşlılık, ilerleyen seneler, düşkünlük, dermansızlık ve faydasızlıkla ilgili bir resim göstermesine izin vermeyin. Bunu reddedin çünkü bu bir yalandır. Bu tür propagandaların sizi hipnotize etmesine izin vermeyin. Kendinize ölümü değil, hayatı telkin edin. Mutlu, canlı, başarılı, dingin ve güçlü olduğunuza dair bir vizyon yaratın. Yaşlılık dediğimiz şeyi yıllara meydan okuyarak ve nezaketle kabullenin. Yaşın kendisine ait bir ihtişamı, güzelliği ve bilgeliği vardır. Huzur, sevgi, neşe, güzellik, mutluluk, bilgelik, iyi niyet ve anlayış asla yaşlanmayan ya da ölmeyen özelliklerdir. Emeklilik yeni bir macera, yeni bir görev, uzun süredir aklınızda olan bir hayalin gerçekleştirilmesi için bir başlangıç olabilir.
Zihninizi asla emekliye ayırmayın. Zihninizin bir paraşüt gibi olması gerekir – açılmazsa hiçbir işe yaramaz. Yeni fikirlere açık ve alıcı olun. Altmış beş, yetmiş yaşındaki insanların emekli olduğunu gördüm. Adeta çürüyorlar ve çok geçmeden de ölüyorlar. Belli ki bu kişiler hayatlarının sona erdiğini hissetmişlerdi ve böyle düşündükleri için de öyle olmuştu. Emeklilik yeni bir macera, yeni bir görev, uzun süredir aklınızda olan bir hayalin gerçekleştirilmesi için bir başlangıç olabilir. Bir insanın, “Artık emekli olduğuma göre ne yapacağım?” dediğini duymak son derece moral bozucu. Aslında, böyle diyerek, “Zihinsel ve fiziksel olarak öldüm. Zihnimdeki fikirler tükendi,” diyordur. Ama bu yanlış bir resimdir. İşin aslı, doksan yaşındayken altmışınızda olduğundan daha fazla şey başarabilirsiniz çünkü her gün yeni araştırmalarınızla ve ilginizle, hayatla ve evrenle ilgili bilgeliğiniz ve anlayışınız artar.
Reklam
Bütün hikâyenin başlangıç koordinatı yine Kadim Konak elbette. Bir süredir bütün dünyamın dayanağını oluşturan X, Y, Z eksenleri bu noktadan çıkıyor. X ekseninden (Bulvar 59'dan) başlangıç koordinatına yürüyordum. Kafamda dün olanlar, afallatıcı bir kasırga halinde dönüyor. Baş aşağı evler ve insanlar, azap veren yabancılaşmış kollar parıldayan makas, musluktan sivri sivri damlayan damlalar parıldayan makas, musluktan sivri sivri damlayan damlalar - geçmişte bir ara olan olaylar. Şimdi bütün hepsi etimi yararak alevlerin erittiği yüzeyin altına girmiş, “ruh”un olduğu yerde dönüp duruyorlardı.
Eşitsizliğin standart ölçülerinden biri Gini katsayısıdır. Şayet gelir, nüfusla orantılı bir şekilde dağılıyorsa -en alttaki yüzde 10'luk kesimin toplam geli­rin yüzde 10'nu, yüzde 20'lik kesimin toplam gelirin yüzde 20'sini alması gi­bi- Gini katsayısı O olur. Bu durumda toplumda eşitsizlik yok demektir. Di­ğer taraftan, şayet bütün gelir tek bir kişiye gitseydi, Gini katsayısı 1 olurdu; bir nevi "mükemmel" eşitsizlik durumu. Daha eşit toplumların Gini katsayı­ ları 0.3 veya bunun altındadır. İsveç, Norveç ve Almanya bu ülkelerden ba­zılarıdır. Eşitsizlik seviyesi en yüksek toplumların Gini katsayıları 0.5 ve­ ya bunun üstündedir. Bu ülkeler içerisinde Afrika'nın bazı ülkeleri (özellikle korkunç bir ırk ayrımcılığı geçmişi olan Güney Afrika) ve Latin Amerika'nın uzun süredir bölünmüş (ve genelde işlevsiz) toplumsal ve siyasi yapılarıyla bilinen ülkeleri yer almaktadır. ABD, henüz bu "seçkin" kulübe gireme­miştir fakat bu doğrultuda emin adımlarla ilerlemektedir. 1980 yılında, Gini katsayımız 0.4'e çok yakındı; bugün 0.47 seviyesindedir. Birleşmiş Millet­ler verilerine göre, ABD' deki bugünkü eşitsizlik seviyesi İran ve Türkiye'nin biraz daha üzerinde ve Avrupa Birliği'ndeki tüm ülkelerin ilerisindedir.
Onunki nasıl öpüleceğini unutacak kadar uzun süredir yorgun olan bir kadının öpücüğüydü.
Benim bilgeliğim uzun süredir bir bulut gibi toplanıyor, sakinleşiyor ve kararıyor. Böylece davranır zamanı gelince bir yıldırım doğuracak olan her bilgelik.
Sayfa 293 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.