Bir ilaç içsem bari diye düşündüm,
Biraz kolonya sürünsem,
Ferahlasam, pencereyi açsam.
Şöyle bir şey yazdım sonra:
Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre
Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde.
Berbattı,
Bir şiire böyle başlanmazdı.İç ses diye söylendim,
Ardından Yıldırım Gürses...
Aptal aptal güldüm bir de buna.
Ayşecik vazoyu
"1-
Bir ilaç içsem bari diye düşündüm,
Biraz kolonya sürünsem,
Ferahlasam, pencereyi açsam.
Şöyle bir şey yazdım sonra:
Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre
Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde.
Berbattı,
Fantastik roman alanında ilk okumam oldu. İlk olması hasebiyle olsa gerek garipsemekle birlikte merak uyandırdı :) Edebi dilinin daha güçlü, betimlemelerin daha etkili olmasını beklerdim. Birçok kelime hatası ve yazım yanlışları da vardı ayrıca umarım sonraki baskılarda düzeltilmiştir. Yine de kurgu hoşuma gitti :)
Kitabın adı olan İtbarak; eski Türk/Oğuz Kağan destanlarında sözü edilen, Türklerin sürekli savaşa tutuştukları, o zamanki Türklerin kuzeybatısında yaşayan "köpek başlı insana benzer yaratıklar" olarak geçiyor. Dünyayı ele geçirip yönetme gayesinde olan itbarakların dışında aynı emele sahip kan emenler de (vampir) var.
Mücadele sadece bu iki gurup arasında olmuyor. Aynı zamanda hem bu iki guruba karşı hem de devletindeki hainler ve kötü yönetime karşı savaş açan Oğuz (Kağan) ve en yakın dostu olan Börteçine amansız bir mücadele veriyor.
Çinliler, Yüeçiler, kan emenler, büyücü Kitana, itbaraklar, rahipler, şamanlar, Hunlar derken olayların yeri ve zamanı tüm dünyayı dolaştırıyor size :) Oğuz'un tahta çıkıp Kağan olmasıyla beraber serinin ilk kitabı bitiyor. Bakalım Ay Baltasını kim nasıl elde edip bu savaşı kazanacak? İkinci kitabı meraklar bekliyorum...
Keyifli okumalar... :)
İtbarakÇağlayan Yılmaz · Nesil Yayınları · 2015450 okunma
"Cadılar, hortlayan ölülerdir. Onlar üzerine de pek çok hikâyeler anlatılır. Çokluk, kadınların cadı olduklarına inanırlar; cadı-karı sözü bu inanıştan gelmeli. Ama erkeklerinden de 'cadılaşan'ların bulunduğuna tanıt belgeler vardır. Türk geleneğindeki cadı, aşağı yukarı Batı inanışlarındaki vampir'i karşılar. Cadılar, mezarlardaki taze ölüleri çıkarıp ciğerlerini yerlermiş. Bir Rumeli anlatmasından öğrendiğimize göre eskiden cadıları zararsız hale sokan uzman 'cadıcılar' olunmuş. Cadılar üzerine inanış ve hikâyeler Anadolu'dan çok İstanbul ve Rumeli 152bölgelerinde yaygın olsa gerek..
‘Ah’lar Ağacı
1-
Bir ilaç içsem bari diye düşündüm,
Biraz kolonya sürünsem,
Ferahlasam, pencereyi açsam.
Şöyle bir şey yazdım sonra:
Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre
Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde.
Selamlar, herkese! Serimizin 4.kitabı ile karşınızdayız. Rose'u en son nerede bırakmıştık? Üçüncü kitabın sonunda Rose, Adrian'dan para yardımı alarak Sibirya'ya gidip, Dimitriyi bulmak için okuldan ayrılıyordu. Kitabımızda Sibiryada başlıyor.
Rose, haftalardır Sibiryada gezmekte ama bir türlü Dimitri'nin izini bulamamaktadır. Zaten buralarıda
youtu.be/RMH5pPfVS3w
Bir ilaç içsem bari diye düşündüm,
Biraz kolonya sürünsem,
Ferahlasam, pencereyi açsam.
Şöyle bir şey yazdım sonra:
Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre
Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde.
Berbattı,
Bir şiire böyle başlanmazdı.İç ses diye söylendim,
Ardından Yıldırım Gürses...
Aptal aptal güldüm
youtu.be/0vUXANO34YE
1-
Bir ilaç içsem bari diye düşündüm,
Biraz kolonya sürünsem,
Ferahlasam, pencereyi açsam.
Şöyle bir şey yazdım sonra:
Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre
Vaovv demek istiyorum sadece. Kesinlikle berbat çeviriye kurban giden müthiş bir kitaptı. Sarışın Vampir ne Allah aşkına? Nereden aklınıza geldi demek istemiyorum, maalesef direkt aklına geleni yazdı çevirmen falan ama adıyla, arka kapağıyla, ön kapağıyla görünen görünmeyen tarafıyla alakasız bir seri.
Asla klişe değil. Hint mitolojisi buram
📚
Vampirlerin cadıları katlettigi,diri diri yaktıkları o günde adamın gözlerinde ki vicdani,merhameti gören Sarah,David in kolunu yakalayıp biricik yavrusu Sera yı hiç tanımadığı adama emanet edip,gözden kayboldu.
O gün Sarah a söz veren David eşi ile birlikte Sera yı sanki kendi kızlarıymış gibi sevgiyle,huzurlu ve güvenli bir ortamda
Rastgele kitaplara bakarken dikkatimi çekmişti bu kitap. Daha önce kimsede ne gördüm ne de duydum. İş bankası kültür yayınlarından çıkmış olması ise daha da cezbetti beni. Çünkü bu yayınevinin daha önce fantastik bir kitap bastığını hiç görmemiştim. Neyse, özün sözü nihayet kitabı okuyabildim. Çok büyük beklentilerim yoktu bu kitaba dair ama yine
Bir ilaç içsem bari diye düşündüm,
Biraz kolonya sürünsem,
Ferahlasam, pencereyi açsam.
Şöyle bir şey yazdım sonra:
Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre
Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde.
Berbattı,
Bir şiire böyle başlanmazdı.İç ses diye söylendim,
Ardından Yıldırım Gürses...
Aptal aptal güldüm bir de buna.
Ayşecik
“I would beg,” he murmured. “For you, I would. You have fucking destroy me, Oraya. Do you know that?”
Öncelikle kitaba bayıldığım söyleyerek başlayayım. Kitabımız ana kadın karakterimiz Oraya’nın 20 yok önce bir katliam sırasında Bir vampir klanının Kralı olan Night King Vincent tarafından evlat edinmesiyle başlıyor. 20 yıl geçiyor, Oraya