-Ne işimiz var anne bu mahallede? Neden cevap vermiyorsun?Neden bu binada durdun?
-Hiçbir şey sorma,sadece gel.
(Anne kız bir binadan içeri girerler ve bir dairenin önünde dururlar, anne anahtarla dairenin kapısını açar ve içeri girerler)
-Anne bu evde kimin, neden anahtarı var sende?
-Satın aldım, bize ait artık bu ev.
-Seni anlamıyorum anne.
Dirilmek yeniden
Yerin uyanması gibi, kımıldaması gibi toprağın
Bulutları yarması gibi gün ışığının
Yağmurun ansızın boşanması
Binlerce kuşun bir anda parlaması havalanması
Erimesi gibi karların ve buzulların
Patlaması gibi dal uçlarında tomurcukların.
Dirilmek yeniden
Yüzyıl süren bir berzahtan geçmişiz gibi
Kandan kinden öfkeden
Üstümüze bir
Sen de bir zamanlar çocuktun unutma!
Kendine ait fikirlerin, başkasına tuhaf gelebilecek düşüncelerin, uçuk kaçık hayallerin vardı.
Çocukken daha özgürdük; herkes gibi düşünmek, herkes gibi davranmak, herkesle aynı pencereden bakmak, herkesle aynı hayalleri kurmak zorunda değildik. Belki hala değiliz ama yine de artık sanki biraz daha mecburuz.
"Bu hayatta bir şey öğrendiysem, o da şudur: Aşkta kim olmak istediğimizi, savaştaysa kim olduğumuzu keşfederiz."
Bu cümleyle başlıyordu okumaya başladığım kitap, bu cümleyi okur okumaz bıraktım okumayı. Bu cümlede beni, bütün hayatımı gözden geçirmeye çağıran bir şey vardı.Buna bağlı olarak bu cümle beni,şimdiki zamanıda içine alan
Hepimiz yaşamışızdır, kitapçıda gezerken yüzlerce hatta binlerce kitap arasından bir kitap çarpar gözümüze. Adının çarpıcılığıyla veya büyüleyici kapak tasarımıyla sizi kendine hapseder. Hatta öyle kapılıp gidersiniz ki belki de konusunu dahi okumadan satın alırsınız. İşte, Gizli Bahçe böyle bir kitaptı benim için. Arka kapağını, satın alıp eve
Kuyucaklı Yusuf 1903 senesi sonbaharında ve yağmurlu bir gecede Aydın’ın Nazilli ilçesinde Kuyucaklı köyünde başlayıp Balıkesir’in Edremit kasabasında kötü bir olayla sona ermiştir. Romanın çok geniş konuları vardır ve dönemini eleştirebilen çok cesur bir romandır. Roman Kuyucaklı köyünde bir karı kocanın öldürülmesi ile başlar. Olay erkek
Türk Ocakları Ankara Şube Başkanı TÜRKÂN HACALOĞLU’nun toplantıyı açış konuşması
“20 yıl önce ebediyete gönderdiğimiz Türk milliyetçilerinin Galip Abisi için bugün burada toplanmış bulunuyoruz. Siz Galip Abi dostları, hepinize ‘Hoş geldiniz.’ diyorum. Bugünün anlamı benim için çok önemli. Çünkü çok değer verdiğim üç önemli şahsiyet şu anda
‘’Yaşamak, kendisi olabilmeyi ve yaşama etkin bir biçimde katılabilmeyi tanımlar.’’*
İnsan Olmak, bana çok sevdiğim Dostoyevski çözümlemelerini anımsatıyor. O yoğun, okuyunca bazen saatlerce, bazen günlerce düşündüğümüz; içinde kendimizden ve sevdiklerimizden, ‘’insanlıktan’’ birçok şey bulduğumuz değerli çözümlemelerin harika bir psikiyatristten