Bana anlatılanlar şunlar:
"Zaman alıyor. İyileşmek, unutmak zaman alıyor."
Bense şöyle diyorum onlara:
Bu iyileşme kayıtsızlık ve unutkanlıkta yatmaz. Onun yattığı yer senin hatıralarındır. Denizin tenindeki kokusudur; kumda bıraktığın küçük, kusursuz ayak izlerindir. Sona eriş diye bir şeyin olmadığının anımsanmasındadır.
Ve sen burada, şimdi ve her zaman, denizin yanı başında yatarsın. Aç gözlerini. Dokun bana. Güneş parmaklarının ucunda. İşte iyileştim. İyileştim.
..Ama artık bir kuş olmak, yağmura ve fırtınaya karşı kanat çırpmak istiyordum. Güne güneşle birlikte çiçeklerini açan ve ne olursa olsun ışıldamaya hazır bir gündüzsefasının hevesiyle başlamak istiyordum.
Nasıl bir karanlığın içinde dolaşıyor olursa olsun, yolunu kendi kendine bulmak zorunda olduğunu açıklığa kavuşturmuştu. Ona yardım teklifinde bulunamayacağımı, yolunu aydınlatmak için bir lamba bile yakamayacağımı bilmek bana acı veriyordu.