Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ben insanın toplumsal doğasma YÜZ, içiyle, özüyle ilgili bireysel doğasına CAN diyorum. 'Yüzüm tutmaz, nasıl söylerim' ifadesindeki yüz, sosyal ilişkilerde ortaya çıkan toplumsal yönü belirtiyor. 'Can dostum' ifadesindeki can,özden bir ilişkinin altını çiziyor
İnsan ister istemez, yaşamları boyunca kitlelerin devrimci hareketi üzerine bu denli çok konuşan, tıpkı bazılarının Mesih'in gelişini beklemesi gibi, yıllarca böyle bir hareketin ortaya çıkmasını bekleyen anarşistlerin, bu harekete hemen katılacaklarını, hareketle tamamen bütünleşeceklerini ve tüm varlıklarını harekete adayacaklarını düşü­nür.
Sayfa 185
Reklam
Toplum hayatı için bireysel özgürlük ve bağımsızlık şarttır.
İslam hukuku
İslam tevhid yoluyla birey ve toplum arasında bu ince dengeye ulaştığı için, aynı sistemde bireyin gereksinimleri ile toplumun gereksinimlerini uzlaştıracak bir şekilde tüm kanunlarını yürürlüğe sokar. Dolayısıyla ne bireyi toplumun menfaatleri için kurban eder ne de toplumu bireyin hatırına feda eder ki bu durumda bireyselliğe ulaşmadaki en önemli araç yitirilmiş olur. Bu nedenle tüm özellikleriyle İslam hukuku, mutlak bireysel özgürlük için bireyin ihtiyaçları ile tam sosyal adalet için toplumun ihtiyaçlarının takdire değer bir şekilde uzlaştırılmasını yansıtır.
‘’ Herkes kendi sınıfı tarafından sınırlandırılır, fakat hiç kimse bu şartlanmaya kesinlikle mahkûm değildir; işte biz bu iki gerçek arasında bocalıyorduk o devirde;Dos Passos, bu iki gerçeği estetik planda dengelemiş, usta bir sentez yapmıştı, hayrandık onun tekniğine. Anlattığı kahramanların karşısında öyle mesafeli duruyordu ki, onları hem kendi bireysel davranışları içinde ve kişiliklerinin en küçük ayrıntılarına varıncaya kadar işliyor, hem de toplum düzeninin bir sonucu olarak ele alıyordu; kahramanlarının tümüne aynı ölçüde özgürlük tanımıyordu; meselâ; ihtiyaç içinde kıvranan, yorgunluktan bitkin düşmüş, ayaklanmaya hazır kahramanlarından, sömürülen kişilerden bazılarının, bazı anlarda içtenlikle yaşadıklarına, doyduklarına, mutlu olabildiklerine tanıklık ediyordu; onlar yaşıyorlardı; ama sömürgeci durumundaki sınıfın insanlarını ve onların yabancılaşmasını daha keskin çizgilerle ayırıyordu; onlar bütün davranışlarıyla, sözleri ve iç dünyalarındaki dengesizlikleriyle kollektif bir ölümün ürünüydüler.’’
En genel ele alışla, Perestroyka 'nın hedefleri şunlar: Ekonomik özgürlük, siyasi özgürlük, izolasyondan çıkış, ve ülkeyi uygarlığın ana akışına sokmak. Temel ilkesi ise, felsefi düzeyde bakarsanız, ne denli iyi amaçlı olursa olsun, halka "yukarıdan" mutluluk getirmek için topluma hazır modellerin empoze edilmesini kabul etmemek. Amaç, halkın kendi canlı güçlerini özgürlüğe kavuşturmak, bireysel ve hep birlikte özgür, hareket olanağını tanımak ve geleceklerine giden yolu dogmalar değil, yüzyıllar boyu Dünya çapındaki süreçte gelişmiş basit ve evrensel insani değerler bazına oturtmak.
Reklam
Toplumsal ve bireysel ihtiyaçların bu yanlış özdeşleştirilmesinde, insanların korkunç fakat karlı olarak çalışan bir topluma bu şekilde derinden "organik" uyumunda, demokratik ikna ve evrimin sınırları yatar. Demokrasinin kurulması bu sınırların üstesinden gelinmesine bağlıdır. Meta biçiminin kalıcı hale gelmesini ve yayılmasını ve buna paralel olarak davranış ve doyum üzerindeki toplumsal denetimlerini yayılmasını sürdüren şey, tam olarak insan organizmasının bu aşırı uyum yeteneğidir.
Bugün dünyanın çoğunluğu, on dokuzuncu yüzyıldan önce düşünülmesi mümkün olmayan bir özgürlük uğruna savaşa girmiş durumdadır: sömürüye karşı özgürlük: dünyanın maddi ve manevi ürünlerinden herkesin eşit derece yararlanarak yaşaması özgürlüğü. Mücadelenin daha pek çok evreden geçmesi gerekmektedir. Bu mücadele, emperyalist sömürüye karşı ulusal, ırksal ya da sınıfsal bir savaş olarak başlar. Ama bu yeni özgürlük, eski özgürlük fikrini, yani özgürlüğü bireysel ayrıcalık olarak gören fikri ve böylelikle bireysel kahramanlıkların ayrıcalıklılığına olan inancı daha şimdiden bayatlatmış ve yıkmıştır.
Sayfa 124 - 125Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.