Sühân-ı bihudeden hoş gelir âvâz-ı hurûz Bârî ma'nâsını bilmezse de hengâmı bilir" [Horozun sesi boş sözden iyidir; zira horoz, ötüşünün anlamını bilmese de zamanını bilir.]
Sayfa 127Kitabı okudu
Dünyanın Tabiatı
Tehi-mağzân-ı dehri mahrem-i ezkâr eder dünyâ Fena bezminde dânâyı hâkir ü hâr eder dünyâ. Boş kafalı olanlara yüksek makamlar verir bu dünya. İrfan sahibi olanları da bu fani alemde ezer, ayak altında bırakır.
Sayfa 29
Reklam
"Ruhunu besle, yola o çıkacak ; beden boş kapsül, bırakıp gideceksin. Bütün measini bedenine harcarsan ayağı çamura çakılıp yürüyemeyen eşek gibi olursun."
İnanç
Bir toplumun başına inancın yitirilmesinden başka ne büyük bir felaket gelebilir ki? Ondan sonra her şey çürümeye başlar. Akıl; meclise ve pazara gitmek için ibadethaneyi terk eder. Edebiyat manasını yitirir. Bilim sevimsiz ve soğuktur. Gençlerin gözleri başka dünyalara dair ümitlerle parlamaz artık. Yaşlılar ise hürmet görmez. Toplum boş şeyler için yaşar ve insanlar öldüğünde artık onlardan söz etmez oluruz.
Sayfa 174 - OkuyanUsKitabı okudu
Hatırlamalıdır; ‘Ölmeden önce hayatın, fakir düşmeden evvel zenginliğin, meşguliyet gelip çatmadan boş vaktin, ihtiyarlık gelmeden gençliğin ve ölüm gelmeden evvel hayatın kıymetini bilin’ meâlindeki emr-i Peygamberîyi.
96 syf.
8/10 puan verdi
Bu kitabı, Sabahattin Ali'nin şu sözleri çok güzel özetleyecektir sanırım: "İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı." Farklı düşünen, farklı olan herkesi, her cağda ve tarihte dışlamamış mıdır zaten, toplum... Sürü psikolojisine sahip olanların farklı düşünene, farklı olana hiç tahammülü yoktur zaten; ya kendileri gibi sürüye uyulmalı ya da derhal toplumdan dışlanmalıdır onlar. Yazar aslında insanın birey olmadaki mücadelesini, sürü psikojisinden ibaret toplumla olan savaşımını, martı Jonathan Livingston'un ağzından yalın bir dille anlatıyor. Bu asırlardır var olan bir savaşım değil midir zaten, bitecek gibi de değildir... Kitabın konu içeriği felsefi bir bakış açısıyla içiçe geçmiş, yazar , bir dizi, boş ve anlamsız gelenek, inanç ve değerlerin bizi sınırlandırmaktan başka işe yaramadığını yaşamın özünü ancak kendimizi öğrenmeye, anlamaya adayarak kavrayabileceğimizi kitabın ana kahramanı martı Jonathan Livingston üzerinden dillendiriyor. Yaşamın özüne ve sırrına ancak öğrenerek ve bizi kuşatan sınırları aşma çabasıyla ulaşabileceğini dile getiriyor. Yalın, akıcı, çok doğal ve samimi bir kitaptı; ben severek okudum. Ancak kitabı okumaya karar verenlere kitabın Epsilon Yayınevi çevirisini okumanısı tavsiye ederim.
Martı Jonathan Livingston
Martı Jonathan LivingstonRichard Bach · Epsilon Yayınları · 201167,6bin okunma
Reklam
1.000 öğeden 971 ile 980 arasındakiler gösteriliyor.