Yıl 1992 radyolar müslüman halk ve diğer etnik kökenli insanlara karşı nefret yayınları, yavaş usul usul kışkırtma politikaları... Başına gelecekleri anlayan halk;korkan,sinen ne yapacağını bilemeyen... Değerli eşyalarını,genç kızlarının çeyizlerini bidonlara koyup bahçelerine gömen, alabilecekleri kadar eşya alıp dağlara kaçan,soğuğa karşı savaşan,yollarda kıs kıvrak yakalanıp katledilen aciz halk...
Leyla kitabını yorumlarken bahsetmiştim,ailemde bu savaşta kurtulanlar ardasındaydı. Şanslılardı savaş Hırvatistan ve Bosna Hersek'ten başlayıp Kosova'ya gelene kadar Nato kuvvetlerinin el koyması ile sonuçlandı. Ama köylerindeki Sırp komşularının baskısı,savaş geldi gelecek korkusu onları da
vatanlarından etti. Uzun zor bir yolculuktan sonra Türkiye'nin kamplarına sığındılar,kalsalardı ölebilirlerdi,lakin döndüklerinde yıkılmış evleri,kurşuna dizilmiş hayvanları,yakılmış araba ve traktörleriyle karşılaştılar. Yeniden bir hayat kurmak zorunda bırakıldılar,çok şükür ki hepsi hayatta...
Gelelim kitabın içeriğine Glenn Meade çok yıkıcı bir şekilde anlatmış gerçekleri... Tecavüz kampları,aşağılanma,insan katliamı bir milletin ne kadar acımasızlaşabileceğini tüm çıplaklığı ile sunmuş bizlere...
Bir kadına yaşadıklarını anlatamıyor diye kızabilir miyim? Tecavüz anılarını taze tutmak istemeyip unutmaya çalıştığı için?.. Hepimizin cevabı ortak ancak Carla'nın annesi gibi bu acımasızlığı tüm dünyanın bilmesini,suçluların cezalandırmasını sağlamak için kimi kadınlar yaşadıklarına göğüs gerip anlayabilmiştir. Özetle adalet,korku ve ölümün içiçe geçtiği bu kitabı okumalı ve okutturmalısınız.