Moskova sokaklarında gerilim yüklü bir romanı tamamladık. Polisiyenin dışında ağırlık olarak Casusluk olarak değerlendirebileceğimiz bu romanda Rusya Kafkas Ordusu cephaneliğinden tam 100 adet nükleer füze çalınması gerilimiyle başlıyoruz. Bunun gerçek olduğunu düşünmek bile istemiyorum. Bu öğrenildiğinde diğer devletler haliyle bunun terör
Aliya İZZETBEGOVİÇ
“Hayat kısa değil, ben onu uzun buluyorum.”
Aliya”nın SDA”nın Genel Kurulu”ndaki veda konuşmasından;
“Selam sana ey halkım!”
“Bu günleri gösteren yüce Allah”a hamd ediyorum.
Tarihimizi kanımızla yazdık. Evlerimiz yakılıp yıkıldı. Düşmanlarımız mert değildi, alçakça katliamlar yaptılar. Yapılan katliamları dünya şimdilerde ortaya çıkartılan toplu mezarlardan anlamaktadır.
Bu gerçekleri haykırmıştık, duyan olmamıştı. Tüm acılara rağmen çok şükür ayaktayız. Yıkılan ev ve camilerimizi yeniden inşa ettik.
Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Onlarla inşallah cennet”de buluşacağız, onları Allah”ın ve meleklerinin huzurunda şanlı direnişlerinden dolayı kutlayacağız.
Gelinen noktada herşey bitmiş değil, yeni başlıyoruz. Başlattığımız mücadelede eksiklikler olmasına rağmen bir yerlere geldik. Bundan sonra görev sizlerindir. İlerleyen yaşım ve sıhhatim nedeniyle aktif siyaseti bırakıyor, bir nefer olarak ömrümü halkıma hizmet etmek isteyen siyasilere destekle yaşayacağım.
Allah”a hamd ediyorum ki bugün elimdeki dalgalanan bayrağı teslim edeceğim inanmış yüzbinler var. Artık Bosna Hersek hür ve bayrağımız kendi topraklarımızda dalgalanıyor. Selam sana ey halkım.
İmanınıza, bayrağınıza ve devletinize sımsıkı sarılın.”
İçinde doğduğu ve geliştiği koşullar veri kabul edildiğinde, Bosna Ordusunun yaratılması ve donatılması küçük bir mucize sayılır. Hangi normal askeri mantık açısından bakılırsa bakılsın, onun, savaşın daha ilk aylarında bastırılması ve Bosna-Hersek'in işgal edilmesi gerekirdi.
Ordu, başlangıçta çoğu askeri bölükler düzeyinde olan, birbiriyle bağlantısı zayıf fakat cesur bir dizi gruptan oluşuyordu. Fakat savaşın sonuna gelindiğinde altı kolordu içinde toplanmış 96 tugaya sahip bir ordu olmuştu.
Birinci yılın en önemli olayı 1908 genel seçimlerini takiben Osmanlı parlamentosunun (Meclisi Umumi: Ayan ve Mebusan meclisleri) büyük merasimle ve şenlikler içinde açılması olmuştur (3). Dikkatlerin meclis çalı şmaları üzerinde toplandığı sırada devletin unsurlarını ve yapısını değiştirici mahiyetteki olaylar birbirini kovalamı ştır.
Dünya halkları Hilafet'in kaldırılmasından bu yana milyonlarca insana karşı kimyasal silah kullanımına şahit oldu. Sadece iki dünya savaşında yaklaşık 200 milyon insan öldü. Günümüzde ise demokrasi hamiliği yapan ABD, Ortadoğu'da sadece Afganistan, Pakistan, Irak ve Suriye'de 2 milyondan fazla Müslüman kanı döktü, 13 milyon insan yerinden yurdundan oldu, mülteci durumuna düştü. Suriye'de ise yaklaşık 1 milyon insan hayatını kaybederken 10 milyona yakın Müslüman topraklarını terk etmek zorunda kaldı. Yine aynı şekilde ABD'nin 1991 yılından bu yana devam eden Irak işgalinde ise bugüne kadar 1 milyondan fazla insan hayatını kaybetti. Irak devleti adeta paramparça oldu. Binlerce insan evsiz ve yurtsuz kaldı. Yüzbinlerce insan mülteci konumuna düştü. Irak'ın yer altı zenginlikleri yağmalandı, bölge halkına fakirlik, kan ve gözyaşında başka bir şey kalmadı. Yine aynı şekilde geçmişte ise Bosna-Hersek'te, Vietnam'da, Kore'de, Latin Amerika'da, Cezayir'de, Filistin'de, Afrika'da, Rohingya Müslümanlarında ve Keşmir'de olduğu gibi bir bölge halkının neredeyse tümünün katledildiği olaylara şahit oldu. Tüm bu katliamlar ise halkların sömürülmesi ve yağmalanması için yapıldı. Bütün bunlara rağmen ABD, İngiltere, Fransa ve Rusya borazanları İslâm'ın terörle irtibatlandırılması saçmalığından vazgeçmediler.
Sokullu Mehmet Paşa'nın yaptığı tarihlere konu olmuş Sırbistan-Bosna Hersek sınırı üzerindeki Drina Köprüsü'nde, isyanların, salgınların, savaşların ve doğal felaketlerin gölgesinde Balkanlar'ın tarihini, eski Bosna'yı, orada yaşayan halkların paylaştığı hayatı ve bu hayatın nasıl değiştiğini anlatıyor.
Akıcı ancak 300 350 yıllık zaman dilimlerinde git-gel yaşandığı için tarihlerde kopmalar olabiliyor.
Kitabı okurken sahneler,olaylar insanın gözünde canlanıyor ve yine görüyoruz ki savaşların, kavgaların halkları nasıl kırıp geçiriyor...
Selanik'in tehlikeleri - Kiz Vakası
Linç edilen konsoloslar - Asılmışların ağıdı
Baştan çıkarici eğlence hayatina, iliman iklimine, kozmo-polit halkına, beș ayrı dilde çıkan günlük gazetelerine
ve ateşli fikir tartişmalarina ragmen Selanik' in tekin bir yer
olduğunu kimse söyleyemezdi. Çünkü Istanbul'daki mer
kezi yönetim zayifladıkça Yunanistan'dan, Karadağ'dan,
Bulgaristan'dan, Bosna Hersek'ten Sırbistan'a kadar her yerde
huzursuzluklar artmiş, otoritenin ortadan kaybolduğu bir
kargaşa dönemine gidişin ilk işaretleri görülmeye başlanmışti.
Bu işaretlerin en önemlilerinden biri Abdülhamid tahta çıkmadan hemen önce Selanikte yaşanan "Kız vakası"
Abdüsselâm Bey'in konağı Meşrutiyet'in ilânına kadar bu şekilde devam etti. Bu konağın kalabalığı ve masrafı hakkında bir fikir verebilmek için semtin iki bakkal, bir şekerci ve bir kasabının hemen hemen bu konakla geçindiğini söylemek yeter. Aristidi Efendi'nin eczanesinin belli başlı hasılâtı da bu konaktandı. Hürriyetin ilânından
Anne, o egzotik asma mıyım ben?
Dokunan defolu basma mıyım ben ?
Bu kahpe oyunu yazmalıyım Ben,
Hoyrat ayakların bastığı Bosna,
O hikayedeki yosma mıyım ben ?
11.10.1996 günlü Cumhuriyet gazetesinden
İzzetbegoviç'in İslam Deklarasyonu:
"Atatürk Türkiye'yi barbarlığın eşiğine getirdi!"
"Dış Haberler Servisi- Bosna-Hersek devlet başkanı Aliya İzzetbegoviç'in İslamiyeti yaymak amacını taşıyan "İslami Deklarasyon" kitapçığında Türkiye'deki reformlar ve Atatürk eleştiriliyor. Şapka Devrimi'ne de karşı çıkan İzzetbegoviç, Arap alfabesi yerine Latin alfabesinin getirilmesini eleştiriyor, bu devrimle Türkiye'nin barbarlığın kıyısına getirildiğini savunuyor."