- Daha önce de değindiğimiz gibi, Atatürk’ün devrimlerinin benzerlerini daha önce yapanlar da var; mesela Rusya’da Büyük Pedro var. Pedro şunu söylüyor: “Avrupalılar bize barbar diyor, yabani diyor. Biz medeni olacağız, ilk adım olarak da onlar gibi giyineceğiz. Sonra bu sakalları keseceğiz. Bir Rus Boyarına, asilzadesine sakalını kes demek,
"Oraya göç etmiştim," diye anlatıyordu, "arkamda bıraktığım şeylere acıdığım yoktu. Sınırları içinde bulunduğum sürece gücüm yettiğince hizmet etmiştim Rusya'ya. Dışına çıktığımda da ona hizmet etmeyi sürdürüyordum ama, bu kez daha geniş bir anlamda. Ne var ki, bu hizmetim, Fransızın yalnızca bir Fransız, Almanın yalnızca bir Alman
Sayfa 491 - Üçüncü Bölüm, VII - İletişim Yayınları 2. Baskı (2004)Kitabı okudu
Reklam
Hakan Günday
Pierre Simon Laplace ya da Laplace Markisi. 1749 yılında Normandiya’nın Beaumont-en-Auge köyünde doğmuş bir dahi. Astronom ve fizikçi. Ama diğerleri gibi burnu göğsünde gezenlerden değil. Gerçek bir insani deha. Dünyanın Düzeni adındaki başyapıtın yaratıcısı. Napolyon Bonaparte kendisine, “Evrenin düzenini açıklayan bir kitap yazmış olmanıza
Adam, gözlerini önüne eğdi. "Meraktan değil. Ama çocuklarımın damarlarında ne biçim bir kan var, bilmek isterdim. Büyüdüklerinde onlarda bir şeyler aramayacak mıyım?" "Evet ama seni uyarayım: Kanları değil, ama senin kuşkun onları kötü yapar. Onlardan ne umarsan, öyle olurlar." "Ama kanları..." "Ben kana filan pek inanmam," dedi Samuel. "Bence, bir adam çocuklarında iyilik ya da kötülük görüyorsa, bu, onlara ana rahminden çıktıktan sonra kendisinin aşıladığı şeylerdir." "Ama bir domuzdan da bir yarış atı çıkaramazsın ya." "Hayır," dedi Samuel. "Ama çok hızlı koşan bir domuz çıkarabilirsin."
Sayfa 189
Bir okurum yorgun anne sendromunu nasıl atlattığını on maddede şöyle anlatmış: 1. "Çocuk da yaparım kariyer de demedim, ayağıma gelen kariyer tekliflerini reddedip, işimi çocuğuma daha çok vakit ayıracak seviyede tuttum." (Ayağına gelen kariyer tekliflerini reddetmek kolay değil. Kişinin hem finansal olanaklarının uygun olması gerekir,
Sayfa 81 - Kronik
HUSREV -(Selma ile karşı karşıya) Büyük adam ben miyim? Nasıl olur? Ben bir başıma, kendi kendime, kendi gözümde büyük adam olabilir miyim? Araya bu farkı koyan başkaları. İşte bu başkalarıdır ki, bana büyüklüğü kondurduktan sonra beni en küçük insan haklarından uzak görüyor ya. (Yan tarafta kalan Mansur'a döner.) Bak sen: Bir adam çıkıyor, bir eser veriyor. Kimse onu tanımayı aklından geçirmezken o kendi kendisini tanitiyor. Artık yaptığı işin uğraşılacak yeri kalmamıştır. Bütün alâka, bu adamın miskin taraflarına dönüyor. Suratımız, nüfus kâğıdımız, hayat künyemiz... İşte meraka değer şeyler. Benim için neler yazmadılar! Nelerimi merak etmediler! (İki elini, taaccüp ifade edercesine, iki tarafa kaldırır) Söyleyin Allah aşkına! Ben nasılsa karaya vurmuş garip bir deniz hayvanı mıyım? Beni kalabalık bir sokakta, bir dükkânın çengeline mi asmalılar? Gelen geçen beni beş kuruşa seyir mi etmeli?Yosunlar, kayalar ve sessizlikler içinde yalnız kalmaya muhtaç değil miyim?(Elleri yanına düşer)Bende bir insanım hiç fevkalâdeliğim yok.Bir kadere bağlıyım.Bir takım zaaflarla doluyum.Belki herkesten daha zayıf.
Sayfa 22 - BÜYÜK DOĞU YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.