“Büyük bir aşkın tabii neticesi, ölümdür. Aşk aldanışın kızı, hayal kırıklığının annesidir. Aşk gerçek bir ihtirasla sevilen erkekte, o erkeğin çok uzağında bulunan bir şeyler arar, bulamayınca da ümitsizliğe kapılır.” “Bazıları vardır, sevmedikleri halde sevilmek isterler; kendini feda eden kadından uçsuz bucaksız bir sevgi ve sadakat beklemekte
"Ne denli zorlu bir işe girişmek istiyorum, ama aynı zamanda da ne denli boş şeylerden korkuyorum" diye düşündü tuhaf bir gülümsemeyle. "Hmm... Evet... Hem her şey insanın kendi elinde, hem de insan yalnızca korkaklığı yüzünden ne fırsatlar kaçırıyor... Bu artık yadsınamaz bir gerçek, bir belit. İlginç bir şey, acaba insanlar en çok neden korkarlar? Atacakları yeni bir adımdan, kendi söyleyecekleri yeni bir sözden herhalde... Ben de amma gevezelik ediyorum ha! Gevezelik ettiğim için de hiçbir şey yapmıyorum. Ya da şöyle: Hiçbir şey yapmadığım için gevezelik ediyorum. Gevezelik bana şu son ay içinde günlerce bir köşede yatmaktan ve düşünmekten gelmiş bir şey. Düşündüklerim de bir şey olsa bari, ipe sapa gelmez şeyler... Peki şimdi niçin gidiyorum? Yapabilecek miyim düşündüğüm şeyi? Hem ciddi bir şey mi bu? Hayır, hiç de değil. Düşlerle avutup duruyorum kendimi; oyuncaklarla! Evet, evet oyuncaklarla!"
Reklam
Kocasını aldatan bir kadının pişmanlık mektubu...
Monsieur Maurice, Amcanızın bana söyleyebileceği her şeyi çok iyi biliyorum, başıma gelenler hususunda vicdanımdan daha bilgili olamaz. Vicdan, insanda Tanrı'nın elçisidir. Octave'ın yanına dönmediğim müddetçe affımın olmayacağını biliyorum; dinin hükmü budur. Üstelik medeni hukukumuz da beni ne pahasına olsun ona itaat etmeye mahkûm
Sayfa 91 - 92,93,94,95,96 Zeplin KitapKitabı okudu
Sevdiğim bir kıssa var dinlemeni isterim:
Hz. Musa Tur Dağı'na çıkarken, yolunu bir zat kesmiş ve demiş ki: "Ey Musa, içimi kasıp kavuran bir soru var ki, cevabını bilmezsem bana hiç rahat yoktur. Lütfen Rabbi'ne arz et ki, Ben cennetlik mi, cehennemlik miyim?" Adamın ısrarı üzerine, Hz. Musa, "peki" demiş, "sorarım..."
Yandan Çarklı
Karnı burnunda hanımını işaret ederek. “Hâlâ yeni yeni canlar peşindesiniz,” dedim. Baktı, gördü. güldü. “Ne yapayım?” “Bilmem ama, tedbirli davranamaz mısınız” Gene adeta şahlandı: “Yani ne yapmalıyım?” Düşürmek gibi, hamile bırakmamak gibi…” “Allah’ın binasını yıkamam!” dedi. “Yıkamam. Çünkü, isterse milyonların olsun, vermediğine vermiyor.
Sayfa 72 - Barış Yayınları, 1. Baskı (1966)
Gerçek önemli değil de politika için gerçeğin nasıl yansıtıldı önemlidir Medya çağında kimin kendinde nasıl ifade ettiği o kişinin gerçek düşüncelerinden daha öndedir Bu yüzdan kentte düşünmaye yatkın kişilikler kentte konuşmaları yönlendirme sanatı olan politikayı pek beceremezler Doğru bildiklerini söylemeye çalışırlar ama sonunda kendi
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.