Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
The Rational Male
THE RATİONAL MALE Kadınlar aktarılan bilgiden çok iletişimden keyif alırlar. Çözülmesi gereken bir sorun değil, iletişimdir. “Açık iletişim kadınları ne kadar sinirlendiriyorsa, gizli iletişim de bizi o kadar sinirlendiriyor. Dilimizin onlar için hiçbir sanatı yok, bu yüzden kadınlara en iyi ihtimalle aptal veya basit görünüyoruz Ruh eşi bir
"Yok," dedi, "ölen yarışçı kıvırcık saçlı, çocuk yüzlü biri değildi. Kısa saçlı, yüzünün hatları sert, iriyarı bir adamdı. Ama rüyada bir mesaj olduğu konusunda haklısın. Ölü yarışçının ruhu mu getirdi, yoksa kontrolsüz kalan aklınmı yarattı, bilmiyorum, ama bu mesaj hepimizin bir dolap beygiri gibi aynı çemberin içinde dolanıp
Sayfa 47 - Tayfun abiKitabı okudu
Reklam
ödev yaparken ;))
Anne: Sallanıp durma, bitir artık ödevlerini! Çocuk: Yapamıyorum anne, çok zor. Anne: Tembelim demiyor da, zor diyor. Diğer arkadaşların nasıl yapıyor? Salaklık etme, kafan ver de yap! Çocuğa verilen mesaj; Bu ödev benim için kolaysa, senin için de kolaydır. Eğer yapamıyorsan ya tembel olduğun içindir ya da salak olduğun için.
Sayfa 47 - Hayy KitapKitabı okudu
… her duygusal acı veren davranış şiddet olarak tanımlanmaz. Niyete göre muhatabında tesir oluşturur. Mesela bir çocuk gün boyu televizyon izlemek istese annesi ona izin vermeyecek, sınır koyacak, bunu da evladının sağlıklı gelişimi için yapacaktır. Bu noktada çocuk istediği bir süreçten engellendiği için hayal kırıklığı yaşayabilir, ağlayabilir ya da mutsuz olabilir. Bu duyguları hissetti diye ‘çocuğa pasif şiddet uygulandı’ denilmez çünkü hayat içinde her insan zaman zaman olumsuz duygulanımlar içine girecektir. Bu gayet normaldir. İnsan ruhunda yara oluşturmak bir yana, bilakis, ruh sağlığımızı güçlendirmek için bu duyguları yaşamayı ve baş etmeyi öğrenmemiz gerekir. Ama aynı anne çocuğuna sınır koyup televizyonu kapatırken, saygısız bir tutumla, bir yandan “ ne biçim çocuksun sen, kaç kerem sana kapat dedim, salak, aptal, hiç bir işe yaramıyorsun “ gibi cümleler kuruyor, çocuğunu kolundan sertçe tutup, “ git bakayım odana”deyip iliştiriyor, “ sana artık hiç televizyon yok “ gibi cezalar veriyor ve kurallarını uygulamaya koyarken saygısızca bağırıp çağırıyorsa, o zaman o anne pasif şiddet uyguluyor demektir…Artık çocuğun içinde uyanan ilk örnekteki gibi basit bir hayal kırıklığı olmayacak, değersizlik, suçluluk,utanç, sevilmeme gibi çocukluk çağına adeta kanserli bir virüs gibi yapışıp kalan tümörlü duygu örüntüleri olacaktır. Bu, çocuk için büyük bir dramdır.
Sayfa 32 - HayykitapKitabı okuyor
Çocuğun ailede sağlıklı bir benlik algısı geliştirebilmesi, aile üyelerinin çocuğa verdiği değer ve onun şahsiyetine duyduğu saygı ile birebir ilişkilidir. Bu nedenle, çocuğa karşı kullanılan dil (sevgi ya da eleştiri dili) ve tabiri caizse onun adam yerine konması, fikrinin alınması, düşüncelerine saygı gösterilmesi ileride kendine güvenen bir kimlik edinmesi açısından son derece önemledir. "Çocuktur anlamaz, aklı kesmez." şeklindeki yaklaşımlar çocuğun kendini değersiz hissetmesine neden olurken çocuğa karşı sarf edilen "aptal, salak, geri zekalı vb." sözler çocuğun kendini bu şekilde algılaması sonucunu doğurur.
"İnsan doğanın bir parçası. Beyni de öyle. Dolayısıyla insan beyninin ürünleri de doğanın bir parçası. Toprağa karışlayan plastikten doğanın dengesini bozacak kadar şiddetli hidrojen bombasına kadar, her şey doğal. Kimse insanın doğaya zarar verdiğini bana anlatmasın. Çünkü bu imkânsız. Çünkü doğaya zarar veren doğanın kendisidir. Düzeneği
Reklam
"İnsan doğanın bir parçası. Beyni de öyle. Dolayısıyla insan beyninin ürünleri de doğanın bir parçası. Toprağa karışan plastikten doğanın dengesini bozacak kadar şiddetli hidrojen bombasına kadar, her şey doğal. Kimse insanın doğaya zarar verdiğini bana anlatmasın. Çünkü bu imkânsız. Çünkü doğaya zarar veren doğanın kendisidir. Düzeneği böyle çalışır. İçinde barındırdığı insan zekâsıyla, depremleriyle, harekete geçen volkanik dağlarıyla, doğa kendine zarar verme eğilimi olan yaramaz bir çocuk gibidir. Bir nükleer santralın, bir ağaçtan farkı yoktur. İkisi de doğaldır. Çünkü ikisi de doğanın içinden gelir. Biri insandan, diğeri topraktan. Teknolojiyi doğallıktan uzaklaşma olarak görenlerin salak olduklarını düşünüyorum. Tabii bunlar işin teknik yanı. Bir de bu tekniğin psikoloji ve sosyolojiye yansımaları var. İnsanların çırpınırcasına savundukları gibi, doğallık, yemeği elle yemek, sahte mimiklerden kaçınmak, dürüst olmak, sosyal maskeler takmamak değildir. Doğallığın bütün bunlarla hiçbir ilgisi yoktur. Mağaralarda ya da saraylarda yaşamıyoruz. Her çağın kendine ait doğallığı vardır. Bu çağın doğallığı da insanın üzerinde bir karakter taşımamasıdır. Doğal olmak isteyen insan çağın gereklerine boyun eğecek ve karakterini her sabah yenileyecektir.
"İnsan doğanın bir parçası. Beyni de öyle. Dolayısıyla insan beyninin ürünleri de doğanın bir parçası. Toprağa karışlayan plastikten doğanın dengesini bozacak kadar şiddetli hidrojen bombasına kadar, her şey doğal. Kimse insanın doğaya zarar verdiğini bana anlatmasın. Çünkü bu imkânsız. Çünkü doğaya zarar veren doğanın kendisidir. Düzeneği
Sayfa 157Kitabı okudu
"İnsan doğanın bir parçası. Beyni de öyle. Dolayısıyla insan beyninin ürünleri de doğanın bir parçası. Toprağa karışlayan plastikten doğanın dengesini bozacak kadar şiddetli hidrojen bombasına kadar, her şey doğal. Kimse insanın doğaya zarar verdiğini bana anlatmasın. Çünkü bu imkânsız. Çünkü doğaya zarar veren doğanın kendisidir. Düzeneği
Şimdi durup düşününce onların bu kadar yakınındayken dönem sonunda olup bitenlerden nasıl olmuş da neredeyse hiç haberim olmamış diye merak ediyorum. Herhangi bir şey olduğuna dair elle tutulur çok az işaret vardı -bunu belli etmeyecek kadar zekiydiler- ama aldıkları bütün tedbirlere rağmen su yüzüne çıkmayı başaran anlaşmazlıkları bile bile göz
Sayfa 115Kitabı okudu
56 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.