Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Ne yapıp edeceğini şaşırmış fabrikatörler, işçilerinin çalışmaya yönelik bu rayından çıkmış, ölçüsüz tutkusunu tatmin etmek için artık hammadde bulamaz halde. Yün üreten bölgelerimizde lekeli ve neredeyse çürümüş paçavralardan sökülen ipliklerden, adına rönesans denen ve ancak seçim vaatleri kadar ömrü olan kumaşlar dokunuyor. Lyon'da ipek liflerine, kendi doğal sadeliği ve yumuşaklığı korunacak yerde mineral tuzlar emdiriliyor ki hem ağırlığı artsın hem de kolay yırtılsın ve dayanıksız olsun. Kullanım ömrünü kısaltmak ve sürümü artırmak için her ürü nümüzün ırzına geçilmiş halde. Nasıl ki insanlığın ilk çağları üretim tipine bağlı olarak taş devri, bronz çağı diye adlandırılmışsa bizim dönemimiz de sahtecilik çağı diye adlandırılabilir pekâlâ"
Fakat sadece liderleri yok etmek, Kuva-yı Milliyecileri ortadan kaldırmak için yeter bir tedbir olamazdı, bu liderlerle birlikte çalışanları ve teşkilatı kaldırmak ise kolay bir iş değildi. Çünkü bu teşkilat hem çok kuvvetlenmiş hem de ordu ile iş birliği haline girmişti. Onun için, gerektiği vakit ordu birlikleriyle çarpışabilecek yeni bir askerî kuruluşa ihtiyaç vardı. Bu hususun gerçekleşmesi için en çok çaba harcayanlardan birisi Damat Ferit Paşa idi. Gerçekten bu paşa, 8 Nisan 1920'de İngiliz Yüksek Komiseri Amiral de Robeck'i ziyaret ederek, Anadolu'da, "Sözde milliyetçi denilen hareketin bastırılması" işini konuşurken, milli kuvvetlere, kuvvetle karşı konulmasını ileri sürmüş ve bu yolda "İngiltere ile müttefiklerinin kendisine ne ölçüde yardım edebileceklerini" sormuştu. Bunun üzerine amiral, Anadolu'daki milli kuvvetlere karşı İngilizlerin fiilen harekete geçmeyeceklerini fakat bunlara karşı kurulacak bir teşkilata yardım edebileceklerini Ferit Paşa'ya bildirdi³³⁷. Belki de bundan sonra gerekli hazırlıklara girişilmiş ve 18 Nisan 1920'de Kuva-yı İnzibatiye kurulmuştu. ³³⁷ Böyle bir kuruluşu İngilizler istemekte idiler. Çünkü onlar, Rusya'da Denikin ordularını teşkilatlandırmak suretiyle nasıl Rusya'yı parçalamak istemişlerse Türkiye'yi de, milli kuvvetleri vurmak suretiyle parçalamayı düşünmüşlerdi. Bak, T.B.M.M. Zabıt Ceridesi, I, s. 220.
Reklam
En güç görevlerden birini Yirminci Kolordu yapacak, yani Eskişehir'i, İngilizlerin elinden kurtaracaktı. Ancak, en iyi şekilde silahlandırılmış 1000 kadar İngiliz askerinin bulunduğu bu şehri elde etmek kolay değildi. Bununla beraber, Ankara'da bulunan 24. Tümen'in 143. Alayı, hazırlıklarını bitirerek 17/18 Mart gecesi, "Ankara
Belki bu kadar çok, bu kadar kolay öldürülemezdik, bu kadar unutkan olmasak.
Dua
Göklerdeki Yüce Babamız! Bir insanın, diğer insanların arasında, bahusus mahşeri kalabalıkta, o kadar güç öğrendiği şeyi, ve şayet onu başka yerde öğrenmiş ise, insanların ara­sında, bahusus mahşeri kalabalıkta, o kadar kolay unuttuğu şeyi - insan olmanın ne demek olduğunu, ve insan olmak için dini bakımdan neyin gerek olduğunu - öğrenebilmek bize de nasip olur inşallah, yahut, unutulmuş ise, bunu bu se­fer zambaktan ve kuştan yeniden öğrenmemiz nasip olur in­şallah; hepsini bir çırpıda olmasa da, kısmen, dirhem dirhem; ve kuştan ve zambaktan bu sefer suskunluğu, itaati, sevinci öğrenebilmek de bize nasip olur inşallah!
Sayfa 11 - Pinhan Yay. Birinci Basım: Mart 2020
- Ne zaman seçim yapacağınıza karar verin: Hayattaki her şeyi seçim yapmanızı gerektiren durumlar haline getirmeyin. Bu zihinsel olarak epey yorucu olur. Çoğu durumda alışkanlıklara ve rutinlere yaslanmak iyidir. Rutin bir şekilde hareket etmekte bir sakınca yoktur. Alışkanlıklardan ve rutinden yoksun bir hayat katlanılmaz olur. - "Ancak en
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kader ne güzel bir şeydir azizim? Beni sana yazan Allah ne güzel yazmış böyle. Dilim kilitlenir kalbim genişler ve tüm çıkmazlarım sana çıkar oldu. Ne kadar kolay görünür ama ne kadar büyük bir tevafuktur bu."
İyilik yapma ve can yakma, insanın diğer insanlar üzerine uyguladığı güçtür- insan bundan fazlasını istemez! Böyle bir can yakma ile gücümüzü duyurmak isteriz; çünkü acı hazdan daha etkilidir bu amaç için: - Acı daima kaynağını sorar; oysa haz, kendisinde kalıp, geri dönmeme eğilimi taşır. İyilik etmek ve böyle bir iyi niyet göstermek, bir biçimde
Sayfa 35
Aşk hissini hepimiz severiz; insana kendini ayağını yerden kesecek kadar mutlu hissettirir ama aşk tek bir histen ibaret değildir. Kolay da değildir. Mutluluğun yanında öfke, sıkıntı, incinme gibi zorlu duygular da beraberinde gelir. Bunun yanı sıra, zorlu ve kaçınılmaz korku yığını vardır: reddedilme korkusu, hayal kırıklığına uğrama korkusu, kendini kaybetme korkusu, terk edilme korkusu, sevilmeye değer görülmeme korkusu. Bu korkular mantıksız olabilir ama yine de gerçekleşme olasılıkları söz konusudur.
Okumuş kimseler bu kadar kolay alışıyorlarsa eğer, yoksul halka ne demeli?
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.