Bir Aurelio Zen romanı.
İtalya'nın Perugia şehrinde, ünlü bir sanayicinin kaçırılması ile ilgili olarak görevlendirilen Zen, uzun zaman aktif bir soruşturmada yer almamasının sıkıntılarını kitap boyunca yaşasa da en sonunda okuyucuları ciddi bir sürpriz bekliyor.
Bu arada yazarın anlatımından yola çıkarak, İtalya ve Türkiye arasında bürokrasinin işleyişi, devlet içerisindeki çürük elmalar gibi konularda pek de bir fark olmadığını görebiliyoruz.
Okurken aynı bizim memleket diyebilirsiniz.
Altın Hançer ödülü alan bu kitap mutlaka okunması gerekenlerden.
Ve Labirent Yayınları'nın bu yazarın diğer kitaplarını da yayınlaması dileğiyle
Fare KralMichael Dibdin · Labirent · 201329 okunma
ÖLÜMÜ BEKLERKEN
Sanırım yaşlandığımdan olsa gerek, eskisi kadar ilgimi çekmiyor çamurunda oynadığım topraklar. Dibine uzanıp da yapraklarının arasında hayallere daldığım elma ağacıyla, aramıza bir soğukluk girmiş. Nedendir bilmem en derine saklanmış anılar, kapının asma kilidini açmaya başlamamla gün yüzüne çıkmaya başladı. Sanki belleğimin
— Bu memleket böyle, dedi Hikmet Bey kızgınlığını saklamaya çalışarak, öyle kolay düzelmeyecek. Padişah gitti, bir zaman sonra göreceksin bunlar da gidecek, bunların ardından gelenler de gidecek ama burası bazı acıları hep yaşayacak. İstibdadı tabiatın bir parçası zannediyorlar sanki… Başka bir hayat bilmiyorlar. İstibdattan başka bir hayatın da mümkün olduğunu bilenler bunu ellerinden geldiğince halka anlatacaklar.
— Sonra ne olacak?
— Bir gün düzelecek.
— Düzeldiğini siz görecek misiniz?
— Hayır.
— Ben görecek miyim?
— Hayır.
— Benim çocuğum olursa o görecek mi?
— Zannetmiyorum.
— Onun çocuğu?
— Herhalde o da görmez… Nizam, burası kolay düzelmeyecek ama bir gün düzeleceğini ümit ederek yaşayacağız, bunun için elimizden geleni yapacağız. Bu memleket sakat doğmuş bir çocuk gibi, kolay iyileşmeyecek ama bu hakikat bizim onu sevmemize mani olmayacak, onu iyileştirmeye uğraşmaktan bizi vazgeçirmeyecek.
— Kusura bakmayın ama bana bu söyledikleriniz benim içimi rahatlatmıyor… Nasıl bir memleket burası? Katiller hep iktidarda, düzelmesi için umut yok ama burayı seveceğiz…
— Bir gün düzelecek oğlum.
— Bir gün benim için mana taşımıyor baba, bana bugünü söyleyin… Ben bugünde yaşıyorum.
— Hayat, her zaman sadece hemen elde edilebilecekler için verilen bir mücadele değildir, bazen çok ilerde muvaffak olacak bir mesele için bir basamak olmayı göze alırsın, merdiven basamak basamak yükselir, bir gün gayeye ulaşırsın.
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu davet bizim...
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim...
( Nazım Hikmet )
Tayyip Erdoğan “ister kabul edilsin, ister edilmesin” diyerek, kendi kendine rejimi değiştirip, kendi kendini başkan ilan edince… Van, Hakkari ve Şırnak şehirleri de “ister kabul edilsin, ister edilmesin” diyerek, kendi kendilerine rejimi değiştirip, özerklik ilan etti.
Kastamonulular bizim başımız kel mi dedi, derebeylik ilan etti. Kütahya,
DURUM: Bir tavuk, bir yolda karşıdan karşıya geçer.
SORU: Tavuk karşıdan karşıya niçin geçer?
YANITLAR:
RENE DESCARTES:
Yolun öbür tarafına geçmek için.
EFLATUN:
İyiliği için. Gerçek, öteki taraftadır.
ARISTOTELES:
Hikmet Kıvılcımlı'nın tarihi Eyüp Sultan konuşması
06.01.2013 16:59
Hikmet Kıvılcımlı'nın tarihi Eyüp Sultan konuşması
Türkiye'de Sosyalizm'in en büyük savunucularından Hikmet Kıvılcımlı'nın Eyüp Sultan'da yaptığı tarihi konuşma.
TIMETURK / Haber Merkezi
Muhterem Vatandaşlarım! Sevgili İşçi kardeşlerim!Bugün, Müslüman
MEMLEKET MESELESİ
Olamam çok sevsem de bir aşkın kölesi,
Senin derdin aşk , benimki memleket meselesi.
Olamam çok sevsem de bir aşkın kölesi,
Senin derdin aşk , benimki memleket meselesi
Siyah beyaz filmler belki anlatır beni,
Asabiyim ama bir çocuk ağlatır beni,
Mahçup delikanlıyım yok gönlümün hilesi,
Benim derdim güzelim , memleket