Kafka'nın Dönüşüm adlı kitabını çoğunuz okumuşsunuzdur. Gregor Samsa bir sabah uyandığında kendini dev bir hamamböceği olarak bulmuştu yatağında, ve ondan sonra hayatının çığrından çıkışını hem okuyup hem de naklen ultra HD izlemiştik kendi kurduğumuz hayal dünyamızda. Şimdi iyi de Ömer, konumuzun Kafka'yla Dönüşüm'le ne ilgisi var.
YouTube kitap kanalımda Victor Hugo'nun Sefiller ve diğer kitaplarını nasıl daha bilinçli okuyabileceğinizi anlattım: ytbe.one/nYN27KVPeFY
Sefillik* temalı bu inceleme bana 13 gün boyunca arkadaşlık etmiş 1724 sayfalık dünyanın en uzun sefalet destanının sadece birkaç sayfalık özüdür. Elek hayat, elekten geçemeyen taşlar ise sefil
Elbette bir şairi anlatacak nitelikte değilim. Özellikle bu şair eskileri imrendirecek yücelikteki kelimeleri ve şiiri oluşturansa
Tek bir anım olsa tek bir an ne Shakespearlar ne Puşkinler sadece Anday'ı isterdim o ölümsüz dizeleri ve büyüsü unutulmuş ölümsüzlüğü isterdim. ( vay be 2 yıl önce böyle demişim. Anday'ı hala seviyorum ama
Yaklaşık bir sene önce aranıza katıldığımda duygularımı,düşüncelerimi, hissiyatımı serbestçe ifade edebileceğim,paylaşacağım sanal da olsa bir ortama kavuşmanın mutluluğunu yaşamıştım. Açık söylemek gerekirse teknolojinin sağladığı imkanlarla, internet aracılığı ile sahih ilişkiler kurabileceğimi ümit etmesem de düşünce dünyamda yalnız olmadığımı
Her şeyden önce aradığımız şeyin ne olduğunu biliyor muyuz? Mutluluk tam olarak nedir ki onu satın almaya çalışıyoruz? Huzur nasıl bir nesne ki ona maddeyle paha biçip neyse fiyatını vermeye kalkışıyoruz? Bizler peşine düştüğümüz bu şeyin tam olarak ne olduğu bilgisine erişebildik mi?
Biliyorum zor sorular bunlar.
Ancak tüm bu soruların zorluğu da yine bizden kaynaklanmaz mı? Soruyu soran da o soruya cevap verecek olan da yine bizler değil miyiz?
Peki ama biz kimiz?
"Nedir iyi insan olmanın ölçütleri? Kimdir iyi insan?"
Ben ki cennete inananların cehennemliğini, cennete en çok gitmek isteyenlerin bu dünyayı ve hayatlarımızı nasıl cehenneme çevirdiklerini görmüştüm."
Kitabı yorumladığım video yayında bağlantıya tıklayarak ulaşabilirsiniz youtube.com/watch?v=vaXV9Ct...
Aslında bugün çok ilginç bir kitabı yorumladım. Hem tarih, hem edebiyat hem de toplumumuzun aynasını tutan bir eser. Orhan Kemal Ekmek Kavgası.
Kitap çok kısa 150 sayfa civarı ve başlıktan da anlaşılacağı üzere bir günde
YouTube kitap kanalımdaki videodan Tolstoy'un hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/bsTzvrg-Pi4
Tolstoy'un bir başka gereksiz abartılan kitabından hepinize merhabalar... Tolstoy için çok yakın bir zamanda okuma rehberi hazırlamış olacağım ama ondan önce bu kitap hakkındaki
Bu kitaba imzalı ve içinde güzel bir not ile sahip olduğum için çok şanslıyım. Bu benim için her şeyden kıymetli. Kitaba watpadd kitabı diyenler orada bir dursun . Bir kere watpadd kitabı olduğunu düşünmek için watpadd batağına düşmüş olmak gerekir ki düşmüş ve böyle bir yorum yapmış olmalılar. Ben bilmiyorum watpadd kitabı , sanırım iki tane okudum onu da aldıktan sonra watpadd kitabı olduğunu öğrendim:) En azından kitabın içinde " tıslayarak" kelimesi geçmediğine göre bence bu bir watpadd kitabı değil:)))
Neyse gelelim kitaba , kitapta geçen o aşkı sayın yazar gayet güzel bir şekilde okuyucuya yansıtmış ( bu da kitapta kimimizin acemice dediği şeyleri yok saymamıza yetiyor)
Kurgu da olsa gerçek de olsa insan Efla'yı deli gibi merak ediyor , ben ettim en azından. Merakla okudum , okuma sürem uzun olsa da kitabı elime almaya fırsat bulamadığım bir döneme denk gelmesi ile alakalı yoksa iki saati bile bulmaz , hele ki meraklı biriyseniz. Kitabın sonuna doğru tüylerim diken diken oldu ve Efla'ya öfke doldum. Ne yapayım bende böyleyim , kitap olsun ya da olmasın bana hissettirdiği şeylere bakarak duygularım devreye giriyor Gerçek aşkı hissetmek istiyorsanız bence okumalısınız, herkes Ef'in Efla'sı olmak ister ama kimse Efla gibi olmasın umarım ;)
Ef'in Efla' sı...
Ef olmadan bir hiçsin Efla , seni Efla yapan Ef.
Nasıl öfkeliyim sana , yazarın da dediği gibi ellerinle böyle bir aşkı kirletmişsin. Senin için zor olmamalı , çünkü yüreği olmayan herkes böyle bir aşkı kirletmeyi başarmak da zorlanmaz.
Keyifli okumalar
Bu kadar duyguyu, pisikolajinin dibini nasıl yazdı veya nasıl bizi bu kadar kolay etkisi altına aldı bilemiyorum..
Stefan Zweig, sen tek kelimeyle muhteşemsin. Fikrimce bir psikolog...
Birkaç sayfa okuduktan sonra devam etmek istemedim çünkü eşini aldatan bir kadını okumaya gerek duymadım.
Ama merak ve Stefan'a duyduğum saygıdan devam etmeye karar verdim. Kitabı bitirince de 10/10 puan verdim. :))
Şimdi kitabı anlatayım. =)
Kahramanımız Bayan Irene sekiz yıllık evliliği boyunca elindeki hiç bir şeyin kıymetini bilmeden hayatını yaşamaya devam eder. Karşısına bir piyanist çıkar, bu adamın hayatına heyecan katacağını düşündüğü bir ilişki yaşayana kadar da hiç bir şeyin farkında değildir.
Lakin bu gizli ilişkinin bir tanığı vardır, bu tanık Bayan Irene' ye müthiş bir ders verir.
Aslında monoton olarak devam eden evliliğinin ne kadar değerli olduğunu o zaman idrak ediyor. ve yine bu idrakin temelinde yatan şeyin "KORKU" olduğunu görüyoruz.
Eşini aldatan bir kadının yaşadığı psikolojik yönü ağır olan bir eser.
Korku insana yapmayacağı şeyleri dahi bir çırpıda yaptırıverir. Ve yine aynı korku insanın elindeki şeylerin aslında ne kadar değerli olduğunun da farkına vardırır.
Irene'nin kocasından söz etmeden bitiremeyeceğim kitabı, avukat olduğundan herhalde bilemiyorum bence sağlam bir karektere sahip olduğundan,
Konuları her taraftan ele alıp ona göre hareket etmesi, herşeye rağmen adil, iyimser ve şefkat dolu davranışları beni etkilemedi değil..
Kısacık, akıcı ve müthiş tahlilleri ile sizi sürükleyecek bir eser...
KorkuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2022103,5bin okunma