Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gitme Ey Yolcu
Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım: Elemim bir yüreğin kârı değil paylaşalım: Ne yapıp ye'simi kahreyleyeyim bilmem ki? Öyle dehşetli muhîtimde dönen mâtem ki! Ah! Karşımda vatan nâmına bir kabristan Yatıyor şimdi Nasıl yerlere geçmez insan?
608 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Bollywood filmi gibi... Neler oluyor belli değil, haydi gelin biz dans edelim!!!
Jamaika kökenli İngiliz genç bir yazarın kaleminden rengarenk bir kolaj misali, birbirine benzemez onlarca karakterin, farklı köken ve kültürlerin, farklı değer yargılarının, kuşak çatışmalarının arasında geçen ilginç bir yeni-İngiliz romanı bu. Zamanda ileri-geri ilerleyen bu çok katmanlı hikaye ilgi çekici, yazarın genç yaşına kıyasla başarılı
İnci Gibi Dişler
İnci Gibi DişlerZadie Smith · Everest Yayınları · 20124 okunma
Reklam
Kurgu Sanatı
"Nietzsche "bir son vermenin", herhangi bir sanat eserinin sonuna o kaçınılmaz vuruşu yapmanın deha gerektirdiğini söylemiştir. Bu, kurgu sanatında bilhassa roman -her taşın kendine özgü bir ağırlığa ve taşıma gücüne sahip olduğu ve temellerinin en yüksek kulenin ölçülerine göre atılmasının gerektiği bu ağır ağır inşa edilen yapı- için doğrudur. Aksine, kısa öyküde yazarın ilk endişesi nasıl bir başlangıç yapacağını bilmek olmalıdır, denebilir." #kurgusanatı #edithwharton
“Sanatının zirvesindeki benim gibi bir hayalci ise, hayalin şu hayal olmasını, şöyle fantezileri barındırmasını ister sadece: Hayal derhal karşısında tam dilediği gibi, ama müthiş çabalar pahasına bile tasarlayamayacağı bir şekilde akmaya başlar. Diyelim ki kendimi kral olarak hayal etmek istiyorum. Ansızın buna karar veriyorum ve bir de bakıyorum ki, memleketin birine kral olmuşum. Hangi kral, nasıl bir kral, bunları bana hayal söylüyor... Bu bir yana, hayallerime egemenliğimi öyle bir kabul ettirdim ki, beklenmedik bir şekilde, daima ne arzuluyorsam onu veriyor düşlerim. Düzeni tam oturmamış bir fikri netleştirip mükemmel hale getirdiğim çok olur. Farklı çağlara, hayallerimde yaşadığım farklı ülkelere yayılan Ortaçağ’ı bilinçli olarak düşleyebilmem mümkün değil. Varlığından habersiz olduğum aşırı hayal gücüm karşısında gözlerim kamaşmış vaziyette, ben de bakmakla yetiniyorum. Hayallerimi kendi haline bıraktım... O kadar temizler ki, beklentilerimin hep üstüne çıkıyorlar. Arzuladığımdan hep daha güzel oluyorlar. Ne var ki, ancak mükemmelliğe ulaşmış bir hayalci böylesi sonuçlar ümit edebilir. Dalgınca bunu aramakla yıllarım geçti. Bugün ise, kolayca yapabiliyorum.”
25 Mart 1935
Benim Sevgili Aliye’m, Mektubunu aldım. “Ben fena kız değilim, senin meyus olmayıp saadetin için hayatımı şimdi fedaya hazırım!” diyorsun. Aliye, bana böyle şeyler yazma... Sonra ben sana deli gibi âşık olurum. Senin ne iyi kız olduğunu biliyorum. Muhakkak ki hayatımda yaptığım ve yapabileceğim en iyi iş seninle hayatımı birleştirmek oldu. Bundan
— Nasıl olmuş da vaktiile bu adamı sevmişim? O zamanki gönlümden şimdi kendim iğreniyorum. — Gönlünüzde yeni bir gül açtı. Tabiî eskisi sol­du. Döküldü. Sade diken kaldı...
Reklam
Aslında incitici olduğunu farketmeden defalarca tekrar ettiği bir söyleme artık eskisi gibi tepki vermediğimi farkettim. O an onun aslında bütün malzemeleri getirip yemeği nasıl yapacağını bilemediği için desteğe ihtiyacı olduğunu anladım... sonra içindeki o yaralı tarafını gördüm belkide şimdiye kadar kimsenin hiç dokunmadığı... gözümden yaş aktı... Çünkü o yara benim kendimde hep acıyan yanımdı. -Neden gözyaşın aktı? diye sordu. + O anda ona o kadar çok sarılmak istedim ki! Ama ağzımdan sadece: Öyle işte..hissetmiş olduğun şey içime battı. diyebildim.. Eğer bir ağacın dalıysa, köklerine itaat etmeli insan. diye düşündüm içimden. Öz'den Öz 'e bir yolculuk bu.. Ağacın gölgesi iyiki var demek gerek...
“Reddedilmekten, aldatılmaktan, nefret uyandırmaktan korkmadan sevebilirim. Sevgili değiştirebilirim, nasıl olsa hep aynısı olacaktır. Beni aldatmasını, benden kaçmasını istersem, tek bir emrimle, canımın çektiği, zevkime zevk katacak şekilde olur bunlar. En büyük dertleri, en büyük işkenceleri, en büyük zaferleri yaşayabilirim. Sanki gerçekmiş gibi yaşayabilirim her şeyi: Yeter ki hayalleri canlandırmayı, berraklaştırmayı, gerçek kılmayı bileyim. Bu da için için çalışmayla, sabırla olur.”
Bizim dünyamız sanki takvim ve saat yokmuş gibi dakik değil. İbadetin bile zamana bağlı olduğu ve her şeyin saat ve dakika da tasvir edildiği bir dünya da bu nasıl olabildi?
Yazık ya gerçekten yazık yazık yazık !!! Kendine yaptığın bu haksızlık bana ve bize yaptığın bu zulüm kalbimi parçalıyor. Layık gördüğün bu sona bu zavallı haline ne diyeceğimi bile bilemiyorum. Hayatına aldığın kişilerin gölgesinde solmuş eski canlılığını ışığını kaybetmişsin. Bu halin ne? Kendinden memnun musun? Peki ya eski Mehmet? O nereye gitti? Sanki bir ruhtan farksızsın. Bana olan sevgin güzel gözlerindeki o canlılık nerede?ah Mehmet ah Bir zamanlar ne kadar neşeli umut dolu ve hayat doluydın. Gözlerindeki parıltı hayallerini anlatırkenki heyecanın içimi ısıtırdı. Seni tanıdığım o ilk günden beri kalbimde özel bir yere sahip oldun. Seninleyken kendimi güvende ve mutlu hissediyordum. Birlikteyken her şey mümkünmüş gibi gelird şimdi görüyorsun ne kaldı geriye ? Sadece kırık bir kalp solmuş hayaller ve yitip gitmiş bir sevgi... Seni tanıdığım o güzel insana ne oldu? Bu karanlığa nasıl sürüklendiğini anlamıyorum. Kendini kaybetmişsin Mehmet. Lütfen bu girdaptan çıkmanın bir yolunu bul. Eski haline dön, o ışıltılı Mehmet'e.. unutmaki ben hep yanındayım sen yeter ki iste .. Seni seven ve sana inanan insanlar var. Yeter ki sen de kendine inan ve pes etme. Hayatı geri kazanmak için hala bir şansın var. Bu karanlığın ötesinde aydınlık bir gelecek seni bekliyor lütfen Mehmet lütfen kendine gel Eski gücünü ve cesaretini bul. Hayallerinden vazgeçme ve savaşmaya devam et. Biliyorum zor olacak, ama yapabileceğine inanıyorum. Ben de sana inanıyorum.
Reklam
Yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için bu yağmur içimi ıslatıyor dediğimi nasıl anlamaz? Düpedüz sarıl bana dedikten sonra, sarılmanın ne anlamı kalır?
İnsan nasıl olur da bu sakin toprağın altında yatanların huzursuz bir uykuda olduklarına inanabilir, şaşırdım.
''Yeryüzünde, serüven duygusu kadar bağlı olduğum başka bir şey yok belki. Ama bu duygu istediği zaman geliyor, sonra hemen kaçıp gidiyor. Gittiği zaman nasıl bomboş kalıyorum! Yoksa hayatımı yok yere harcadığımı anlatmak için mi bana bu kısa ve alaycı ziyaretlerde bulunuyor?''
Sayfa 88
Şakik b. İbrahim şöyle demiştir: İnsanlara tevfik kapısı şu altı şeyden ötürü kapanır: • Nimete şükür yerine nimetin kendisiyle meşguliyet. • İlme rağbet edip ameli terketmeleri. • Günaha koşmaları ve tevbeyi geciktirmeleri. • Salihlerin sohbetinde bulunmaya aldanıp onları yaptıklarında örnek almamak. • Dünya kendilerinden kaçmasına rağmen dünyanın peşinden gitmeleri. • Ahiret kendilerine yaklaşmasına rağmen ahiretten yüz çevirmeleri. İbn Kayyım (rahimehullah) bu söze yorumunda şöyle demiştir: "Bunun kaynağı rağbet ve korkunun olmamasıdır. Yakînin zayıflığıdır. Basiretin azlığıdır. Bunun kaynağı nefsin alçaklığı, kepazeliği, en hayırlı olanın değersizle değiştirilmesidir. Zira nefis onurlu, üstün olsa alçak olana razı gelmezdi."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.