Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
KADIN OLDUĞU İÇİN, ERKEK ZANNEDİLSİN DİYE BAŞINA UN ÇUVALI GEÇİRİLEREK TANINAMAYACAK KADAR DÖVÜLÜP ASILAN ERZURUM'LU ŞALCI BACI : Göstermelik muhakemede Şalcı Bacı’ya sorulur: “- Şapkaya ne dersin? Sen şapka giyer misin?” Şalcı Bacı : “- Şapka erkek kısmının işi! Kadın kısmı şapka mı giyer? Giymem elbet!” der... “- Madem öyle, hükmün
sosyal medya anlık
bir in­sanın nasıl olup da bir yabancıya bu şekilde hakaret edebileceğini aklım almıyordu.
Reklam
Lan! Bu nasıl hakaret, koptum sabah sabah..
Kadının gözyaşlarından tüm dünya gebe kalsa Bununkilerden timsah yavruları doğardı
Sayfa 167 - Antik Batı KlasikleriKitabı okudu
- Modernleşme zaruretine Kürt olarak yakalananların yakından bildiği Kürtçe bir kelime var: Gundî. Bir kelime iğdişçiliği ile bazı Türklerin kıro'ya yaptığı zulmü, bazı Kürtler gundî'ye yapmıştır. Bu kelimeler sırasıyla ya acımasız bir hakaret yahut bir modernist utandırma fişeği olarak kullanılır. Eskiden irtica izleniminden dindar adam nasıl kaçıyor idiyse, Kürt gundîlikten öyle kaçar. Kürdün bugün kendisine gelebilmesi ve sahici bir insan olabilmesi için gundî olma korkusunu yenmesi gerekir. Halbuki Kürdün dindarlık ve hatta modernliği hakiki manada yaşayabilmesi ancak gundîliğiyle barışması ile mümkündür. Fakat Kürt bu özgüvenden ve bu sahihlik imkanından bugün çok uzaktır. Kürtlerin ihtiyaç duyduğu şey gundîliktir. Gundî olamayan bir Kürdün medeniyeti, kendisine ait değildir. Kürtlüğüne varamayan Kürt hastadır..
Sayfa 53 - Avesta Yayıncılık
Hırsızın, katilin cezasını jüri, sıradan insanlar kesiyor... köylüler, esnaf. Tamam. Peki ama hükümete karşı olanların cezasını yine hükümet kesiyor. Nasıl oluyor bu? Sen bana hakaret edeceksin, ben senin suratının orta yerine patlatacağım ve sen de bunun için beni yargılayacaksın, elbette suçlu bulacaksın beni, oysa önce sen hakaret etmiştin bana.
Sayfa 385 - Can YayınlarıKitabı okudu
O kadar haklısın ki..
Satıcılar da gelişigüzel dizerler kitapları: isimlerini bile öğrenmeden. Onlar için en iyi kitap, en çok satılan kitaptır. Müşterinin ne biçim bir insan olduğuna bakmadan, yalnız en çok satılan kitapları överler onlara. Bu adamları bir imtihandan geçirerek yeterlik belgesi verilmeli Olric. Herkes kitap satamamalı. Cahil kitapçıların, iyi okuyucuları rahatsız etmelerine izin verilmemeli artık. İyi okuyucu az bulunan, ürkek bir kuş gibidir. Kapıdan girer girmez kaçırmamalı onları. Bu çeşit okuyucular, daha kapıdan içeri girer girmez sonsuz bir hürriyet havası duymalıdırlar. Kitapları serbestçe koklayarak başıboş dolaşabilmelidirler. Oysa, bu cahil kitapçılar hemen yanına yaklaşır, tüyler ürpertici kitap adları sayarlar. Kendi akıllarınca müşteriye yararlı olmak isterler. Ne gibi bir kitap istediğinizi sorarlar size: polisiye bir şey mi olsun, yoksa bir aşk romanı mı? Bazı kitapları insanın burnuna sokarak, bunların çok tutulduğunu, herkesin satın aldığını söyleyerek baskı yaparlar. Oysa bu okuyucular, kaçmak için küçük bir bahaneye bakarlar: uçup giderler hemen. Bu az bulunur kuşların çekingenliğini hep yanlış yorumlarlar aptal kitapçılar. İşte, derler, ne istediğini bilmeyen bir müşteri daha. “Aşkın Günahları”nı sattım gitti. Olmazsa, Gece Kokan Cinayet’i yuttururum. Bu “iyi” kitapları uzatmakla, zavallılara nasıl hakaret ettiklerini bilmezler.
Sayfa 576
Reklam
Uzun biliyorum ama okuyup, yorumlarsanız sevinirim :)
Önüne iyileşme imkanı ve araçları (dürtünün yok edilmesi, değiştirilmesi, yüceltmesi) gayet açık bir şekilde konulmalı, işlerin kötü gitmesi durumunda bunun olanaksızlığı da gösterilmeli; canavarlaşmış, tedavi edilmez bir suçluya intihar olanağı verilmeli. Bunu en son kolaylaştırma çaresi olarak saklı tutarken, her şeyden önce suçluya gönül
O kadar haklı bir isyan ki!
"...arada bir yağmurlu bir sabah onları başka zevklerden mahrum bırakınca onlar yağmuru çamuru inkar ederek yine buluşmakta direttiler ve kapanıp birlikte roman okudular.Evet, roman; şahsen roman yazarları arasında yaygın olan ve kendilerinin de benzerlerini ürettikleri eserleri küçümseyici bakışlarıyla hor gördükleri, en büyük düşmanlarıyla
Biraz uzun ama okursanız sevinirim :)
"Bu nasıl bir iş yaa, senin cahil dediğin kadın bizi okutmak için babama yalvarıyor ve altı çocuğun hayatta başarılı olması için canını dişine takıp çalışıyor da, kendini okumuş bir aydın olarak gören sen bu kadının gözü gibi baktığı çocuklarını dövüyorsun. Bu kadının yüreğindeki muhteşem sevgiyle besleyip büyüttüğü, aman bir zarar görmesinler diye kendine ait her şeyden vazgeçtiği çiçeklerini, sen çirkin bakışlarınla eziyor, zehir gibi davranışlarınla solduruyor ve elindeki sopayla koparmaya kalkıyorsun. Sen çocuklara bağırıyor, çağırıyor ve hakaret ediyorsun ama o 'tatlım' diyerek senin açtığın yaraları iyileştiriyor. En acısı da ne biliyor musun? Sen bu kötülükleri yaparken maaş alıyorsun ama bu muhteşem kadın, çocuklarını senin kötülüklerinden korurken yoksulluk içinde kıvranıyor."
Sayfa 225 - Okulda kendisini döven öğretmenine ithafenKitabı okudu
Annesine Hakaret Eden Adamın Akıbeti Havşeb oğlu Avvam (ra) der ki: Günün birinde, bir yerde konaklamıştım. Orada bir kabir vardı. İkindi sularında birdenbire kabir açıldı. İçinden başı merkep, vücudu ise insan şeklinde olan bir adam çıkarak üç kez anırdı. Sonra kabir, adamın üzerine örtüldü. Yaşlı bir kadın, tiftik veya yün eğiriyordu. O sırada bir kadın: Şu ihtiyar kadını görüyor musun? diye seslendi. Ben de: Nesi var? dedim. O adamın anası! Bu nasıl oldu (meselenin aslı nedir)? Adam içki içiyordu. Gittikçe de artırdı. Anası ona, 'Yavrum Allah'tan kork! Daha ne zamana kadar içeceksin bunu! deyince, adam anasına, ' Sen ancak eşeğin anırması gibi anırıyorsun ' veya 'Sen eşek gibi anırınca bırakacağım. ' diye karşılık verirdi. Günün birinde, ikindiden sonra öldü. Öldüğü günden bu yana her gün ikindiden sonra bu kabir açılır. Adam da bu şekilde çıkarak üç kez bu şekilde eşek gibi anırır. Sonra kabir üzerine kapanır. dedi.
986 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.