Üniversiteli delikanlı Kolejli kıza bir voleybol maçında rastladı.Okul salonundaydı maç. Tribünsüz minik bir salon.. Seyircilerle oyuncular arasında sahanın çizgisi vardı sadece.. O kadar yakındılar..
Delikanlı bu tatlı bu güzel bu dünyalar şirini kızı ilk defa görüyordu takımda.. Hoşlandığını fena halde hoşlandığını hissetti. Az sonra bir şeyi
...
Bugün Pazar
Ve ben seni çok özledim..
Dışarı çıkmak istiyor canım
Tek başına haytalık etmek
Islanmak Pazar sabahında yağmurda
Boş caddelerde dolaşmak
Vitrinlerine bakmak mağazaların
Şairimiz bir şiirinde şöyle diyor“ Ne çok yaralı insan varmış, Ve bir o kadar da özlem dolu yürek...” İnsanı insan yapan duyguları değil mi? Ruh ve yürek... Bu ikisi olduğu için insan değil miyiz? Vefa, sadakat, vicdanlı olmak, merhamet etmek, yardım sever olmak, aşık olmak... Hepsi insana özgü değerler, duygular...Bazen bir şiirin mısrasında
Sene 1902. Jack London Londra’nın doğu yakasının sefalet içinde yaşayan insanlarını gözlemlemek ve dünyanın geri kalanına aktarmak için yola çıkar.
Her dört kişiden birinin devletin hayır kurumlarında aç biilaç öldüğü, her 1000 kişiden 939’unun sefalet içinde hayata veda ettiği, 8 milyon kişinin açlık sınırında çırpındığı o “büyük imparatorlukta”
Bugün pazar
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
Bu kadar benden uzak bu kadar geniş
Bu kadar mavi olduğuna şaşarak
Kımıldamadan durdum
Sonra saygıyla toprağa oturdum
Dayadım sırtımı duvara
Bu anda ne düşmek dalgalara
Bu anda ne kavga ne hürriyet
Bu anda ne düşmek dalgalara
Bu anda ne hürriyet ne karım
Toprak, güneş ve ben
Bahtiyarım
YASAKLI KİTAPLAR LİSTESİ
Farklı ülkelerde çeşitli zamanlarda iktidarda bulunanlar tarafından siyasi, toplumsal, dinî veya ahlaki motivasyonlarla süresiz olarak ya da belirli bir süre için satışına, dağıtımına veya erişimine engel olunmuş, basılıp dağıtılmış olanlarının da toplatılmış olduğu kitaplar dünya üzerinde hep olmuştur. Birçok durumda
Bugün pazar,
Daha uyanmadı komşular.
Damların üzerinde kuşlar,
Daha rahatlar.
Radyolarda eski şarkılar çalıyorlar bu saatlerde,
Gönül penceresinden ansızın bakıp geçenlere doğru.
Yağmur da var,
Çok sevdiğim rüzgar da.
Daha uyanmadı komşular.
Bugün pazar,
Ve ben seni çok özledim.
Bütün dünyanın virüsle boğuştuğu günlerde, dünyayı ne hale getirdiğini hiç umursamadan virüsün kendi halinde içine kapandığı gibi, Hikmet 1 masasında oturmuş çok ciddi bir konu hakkında düşünmektedir. Karmaşık bir kitabı yeni bitirmiş, kitabın heyecanıyla bir şeyler yazmak istese de devamını getirebileceğinden emin değildir. Her ne kadar oyunlarla
Yağmur da var
Çok sevdiğim rüzgar da
Bugün pazar
Daha uyanmadı komşular
Damların üzerinde kuşlar
Daha rahatlar
Radyolarda eski şarkılar çalıyorlar bu saatlerde
Gönül penceresinden ansızın bakıp geçenlere doğru
Bugün pazar
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
Bu kadar benden uzak bu kadar geniş
Bu kadar mavi olduğuna şaşarak
Kımıldamadan durdum
Sonra saygıyla toprağa oturdum
Dayadım sırtımı duvara
Bu anda ne düşmek dalgalara
Bu anda ne kavga ne hürriyet
Bu anda ne düşmek dalgalara
Bu anda ne hürriyet ne karım
Toprak, güneş ve ben
Bahtiyarım...
Nazım Hikmet
Pazar günü sahafta otururken elime Richard Burgin’in Borges ile Söyleşi kitabı geldi. Karıştırmaya başladım haliyle.(Borges’e ilgisi olanların edinmesi gereken bir kitap kesinlikle.) Bazılarınız kızabilir ama Borges şunları diyordu bir sayfada: “Size şunu söylemek istiyorum; insanlarda edebiyat duygusu hiç yok. Bu yüzden, bir edebiyat parçası